Ramazan ayına girerken, devam eden haksızlık ve adaletsizliklerin son bulması gerektiğinin altını çizen Kâzım Güleçyüz, yetkilileri vicdanlı olmaya çağırdı.
Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz Başbakan Binali Yıldırım’ın partililere verdiği ‘iftar sofralarını iyi değerlendirin’ talimatını hatırlatarak, “Ağaç kökü yesinler dediklerinizin sofralarına da gidecek misiniz?” diye sordu.
Güleçyüz, dünkü scope yayınında şu ifadeleri kullandı: “İftar sofralarını dahi seçimi garantiye alma hesabı için hatırlıyorsunuz da öbür tarafta darmadağın olmuş aileler var, gözü yaşlı anneler, evlâtlar var. Cezaevindeki gencecik anneler, Nur gibi nikâhını orada yapmak zorunda bırakılmış kızlarımız var. Öyleleri var ki sofralarına bir şey koyamaz hale getirilmiş. Kamudan atılmış, özel sektör de iş vermiyor. Ne yapacak bu insanlar? Öbür taraftan sofraya bir şey koyabilenlerin de annesi, babası, eşi içeride. O insanların halet-i ruhiyesini hissetmeye çalışın. Lokmalar boğazına dizilir. Böyle bir ortamda bu iftar ve sahur sofrasının ne anlam ifade ettiğini düşünmek lâzım. Vicdan sahibi isen düşünmek mecburiyetindesin.”
Şimdi kendileri zekât ve fitre toplar hale geldiler
“Öbür taraftan geçen sene işler bu noktaya gelmezden evvel içerideki insanların bir kısmı ihtiyaç sahibi olanlara zekât ve fitre toplamak için seferber olan insanlardı. Şimdi kendileri zekat ve fitreye muhtaç hale geldiler. İşin bir tarafı da bu. yardım kuruluşlarında, hepsi için geçerli, denetim olmazsa birtakım suiistimaller olabilir. Bunları önlemenin yolu sıkı denetimdir. Ama sen toplan bir camiaya bağlı diye o yardım derneğinde çalışan gönüllü insanları “Silâhlı Terör Örgütü Üyesi” diye suçlayıp içeriye atarsan bunun izahı yok.”
Mukabelelere bile fitne sokmuşsunuz
“İnsanları itham edebilirsiniz, ama bu ithamları sağlam delillerle kanıtlamak mecburiyetindesiniz. Mahkemenin görevi bu, ama iş o hale getirildi ki mahkemeler de baskı altında. Ve toplumun içine öyle bir fitne atıldı ki tarihte benzeri yok her halde. ‘FETÖ’ lafı geçince artık insanlar birbirine giriyor. Mecliste de bunun örnekleri yaşanıyor, toplumda da. Dün bir tweet vardı, her sene hanımlar mukabele okuyor. Bu sene bu hanım terörist, onun okuduğu mukabeleye katılmayız diye boykot etmişler. Mukabelelere bile fitne sokmuşsunuz. Bu olacak şey mi?”
Ramazan bir fırsat
“Ramazan bütün bunların gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi için bir fırsattır. Bu insanlar merhamet beklemiyor, adalet bekliyor. Öbür taraftan da deniyor ki ‘Acırsak acınacak duruma düşeriz.’ Bu lâfı darbeyle, silâhlı örgütle hiçbir alâkası olmayan masum insanlara söylüyorsanız ona Peygamber Efendimiz’in (asm) hadisi ile cevap vermek lâzım: ‘İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.’ Bunun için de merhamet-şefkat-adalet çok çok önemli. Bunlara sırt çevirmiş bir iktidar anlayışıyla toplumda ne birlik-beraberlik olur, ne hukuk-adalet ve vicdan olur. Tekrar başa dönelim: Ramazan bütün güzelliği ile geliyor. Gelin bu Ramazan’ın güzelliklerini bu insanlara da yaşatalım ve iftar sofraları, sahur sofraları bahsettiğim buruk halet-i ruhiyeler içerisinde kurulmasın, hasretler ve mağduriyetler sona ersin, gasp edilen özgürlükler sahiplerine iade edilsin.’
Milyonlarca insan bu psikoloji içinde
“Buruk bir atmosferde Ramazan’ı karşılıyoruz. Aileleri ile milyonları bulan insanlar bu psikoloji içinde. Annesine, babasına, yavrusuna hasret… 86 yaşındaki Topal Hafız’ı hatırlayalım, hâlâ içeride. Bu insan nasıl darbeci olabilir, terör örgütü üyesi olarak suçlanabilir? Ve buna benzer birçok kişi var. Bu ülkede eğer hukukun, adaletin, vicdanın, sağduyunun varlığından söz edilecekse bunların hiçbirinin olmaması lâzım.”
Haber Merkezi
Yayının tamamına şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz; http://www.yeniasya.com.tr/video/adalet-ve-huzur-icin-ramazan-firsati_433201