TESEV Demokratikleşme Programı’nın polise güven araştırmasına göre, Türkiye'de polise güven ortalaması genel olarak yüksek. Sünni, Türk, AKP’li, MHP'li kesimlerde polise duyulan güven yüksekken, Aleviler, Kürtler, HDP'liler arasında polise duyulan güven düşük.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Demokratikleşme Programı’nın, “Toplum ve Polis: Türkiye’de Polise Güven Araştırması” başlıklı raporu bugün Conrad İstanbul Hotel’deki basın toplantısıyla açıklandı.
Rapor, Türkiye'de vatandaşların polise ne kadar güvendiğini ve polise güvenin polis ile işbirliği, polise itaat ve polis ihlallerine toleransı nasıl etkilediğini konu ediniyor.
TESEV Demokratikleşme Programından Direktör Özge Genç’in moderatörlüğündeki toplantıda raporun yazarı Johns Hopkins Üniversitesinden araştırmacı Nur Kırmızıdağ ile birlikte Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Erkan Koca ve İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Kentel değerlendirmelerde bulundu.
Genç açılış konuşmasında, çözüm sürecinden geçtiğimiz bu günlerde sürecin güvenlik bürokrasisine yansımasının önemine dikkat çekti ve raporun yayımlanmasında ve etkinliğin gerçekleştirilmesinde katkıları bulunan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Yüksek Danışma Kurulu’na, İsveç Uluslararası Kalkınma Ajansı’na (SIDA) ve CHREST Vakfı’na teşekkür etti.
Kırmızıdağ: Demokrasinin göstergesi
Araştırmacı Kırmızıdağ, raporun hangi sorulara yanıt aradığını, polise karşı toplumdaki güven ve meşruiyet algısı ilişkisini, rapordaki dikkat çeken başlıkları anlattı.
“Merkezi siyasetten ve egemen kimlikten uzaklaştıkça polise güven ve işbirliği azalıyor. Polisin meşruiyetine olan inanç arttıkça da ihlallere gösterilen tolerans azalıyor.”
Kırmızıdağ, toplumun polis algısının, demokratik toplumun bir göstergesi olduğunu söyledi.
“Üçüncü dalga demokratikleşmeyle polis algısı da değişti. Toplumun rızasını alarak demokratik düzen sağlama fikri ortaya çıktı.”
“Türkiye’de polise beyan edilen güven beş üzerinden 3.89. ama polisin meşruiyet ve etkinliği algısı beyan edilen güvene oranla daha düşük.”
“Polise güvenin en düşük olduğu kesim, parti ve din aidiyeti hissetmeyen grup.”
Rapordaki demografik faktörler, coğrafi bölge, siyasi, dini, etnik aidiyet olarak belirleniyor.
Kırmızıdağ, kategorizasyon sırasında ekonomik durum, eğitim durumu, yaş ve cinsiyetle ilgili de istatistikler hazırladıklarını ancak bu faktörlerin farklılık meydana getirecek derecede değişim göstermemesinden dolayı raporda kriter olarak alınmadığını ifade etti.
Ferhat Kentel: Şikayet hattı kurulmalı
Prof. Dr. Kentel de polisin, devletin “makbul vatandaş” inşasında kullandığı unsurlardan biri olduğunu ifade etti.
“TSK’yla ilgili daha yaygın bir devlet algısı varken, polisin toplumla ilişkisi daha yakın. Polisin bizim polisimiz olma ihtimali daha yüksek. Polis, halkın polisi olabilir. Bununla ilgili atılacak en önemli adımlardan biri, şikayet hattı kurulması.”
Koca: Polisin alternatifi yok
Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koca da polisliğin zor bir meslek olduğunu belirterek söze başladı.
“Meslek kendi içinde çelişkileri ve çatışmaları barındırıyor. Toplumu korumakla görevliler ancak aynı zamanda o toplumun bireylerinden de şüphe duymak durumundalar. Şüphe ve güven ilişkisi birlikte yürüyor.”
“Polis, halkın güven duymak istediği bir kurum çünkü alternatifi yok.”
“Düzeni sağlama ve yasaları uygulama arasında kalan polis her zaman düzeni koruma yolunu seçiyor. Polis sokakta yasaların uygulayıcısı değil uyarlayıcısı.”
“Cezasızlık siyasal karakterdeki olaylarda geçerli. Onun dışında bürokratik yapı polisi cezalandırmaya yönelik işliyor.” (AS)
Kaynak: Bianet