İKTİDARIN, ÖZELLİKLE İSTANBUL VE ANKARA’DA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIKLARINI KAYBETMESİ İLE İLGİLİ YAPILAN YORUMLARDA, SON YILLARDA ARTAN OTORİTERLİK VE EKONOMİNİN KÖTÜ GİDİŞİ ÖN PLANA ÇIKARILIYOR.
AKP BİRİNCİ, AMA EN ÇOK O KAYBETTİ
YEREL seçimlerde, birçok yerde MHP ile ittifak yapan AKP, oy oranı olarak yine birinci parti çıkmasına rağmen, en fazla belediye başkanlığı kaybeden parti oldu. Süreci yorumlayan siyasî uzmanlar, son yıllarda iktidarın söylem ve eylemlerindeki otoriterleşmeye dikkati çekiyor.
TEHDİT DİLİ TOPLUMU TEDİRGİN ETTİ
MUHALEFET parti ve liderlerine, muhalif düşünenlere, muhalif medyaya karşı takını-lan sert, ötekileştirici ve kutuplaştırıcı tutumun, toplumun geniş kesiminde, özellikle şehirli gençlerde, endişe ve tepkiye sebep olduğuna ve sandıkta memnuniyetsizlikle-rini ifade ettiklerine vurgu yapılıyor.
***
Otorite kaybettirdi
31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerin AKP tarafından kaybedilmesi “otoriterliğin kaybettirdiği, demokrasinin kazandığı” yorumlarını beraberinde getirdi.
Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı ve Karar yazarı D. Mehmet Doğan, “Başkanları kibir mahvetti” başlıklı dünkü (2 Nisan 2019) yazısında, iktidarın durumunu değerlendirdi. “AK Parti’nin bu tümseği aşması mümkün değildir. Bu bir dost sözüdür!” diyen Doğan’ın yazısının bir bölümü şöyle: AKP siyasetinde, siyasetçilerinde geçen zaman içinde büyük değişiklikler müşahede edildi. Yola halis niyetle çıkan bazı yöneticiler sürecin esiri oldu. Kibirleri tavana vurdu. Onların hataları, yanlışları resmî kayıtlara geçmese bile, ma’şeri vicdana yazıldı. Bu kayıt silinmez ve bir gün bir yerde kendini ortaya koyar. AKP Yöneticileri bir süre sonra kendilerini çevrelerinden soyutladılar. Bir “vesile” olmazsa selâm bile almaz oldular! Çevre onları denetleyemezdi, eleştiremezdi. Hatta haklarında konuşamazdı; onlara yapılan eleştiri esasında lidere yapılmış sayılırdı! Liderin gölgesinde nice aslanlar(!) türedi! Bütün dost sözlerine, eleştirilere kulak tıkadılar. Seçmeni, vatandaşı değil, Tayyip Beyi memnun etmeyi esas aldılar.”
AKP’nin bu tümseği aşması mümkün değil
Yazının devamında Doğan şunları söyledi: “Basın AK Parti hükümetlerini eleştirme konusunda vazifesine yapmadı. (Bu cümle “yapamadı” şeklinde de kurulabilir.) Muhalif basın, muhalif parti, muhalif fikir olmaksızın doğru hedeflere varılamaz. Türkiye’de güçlü bir siyasi muhalefet oluşmadı, bundan sonra oluşabilir. Muhalif fikir dikkate, hatta ciddiye alınmadı. Basın iktidarın kuzusu haline geldi. Hele iktidara yakın basın tek parti dönemindeki yalakalığı seksen yıl sonra ihya etti. Bir zamanlar öyle yazarlar tanırdık ki, hiç yoktular! Muhalefeti, eleştiriyi, halkın kanaatini hiçe sayma alışkanlık haline gelince millete bir tek yol bırakılmış oldu: Seçim! Bu seçim gerçek anlamda bir “ders verme” seçimi değildi. Eğer öyle olsa idi, sandığın rengi böyle olmazdı. Millet istikrar uğruna kan yuttu, kızılcık şerbeti içmiş gibi yaptı. Yeni bir başlangıç için geç değil, fakat hayli güç! Fabrika ayarlarına dönmek, daha doğrusu asli kimliğe avdet etmek, istişareyi esas almak, liyakati öncelemek, emaneti ehline vermek, israftan kaçınmak, eş dost yakın, akraba taallukat değil, adaleti gözetmek… Bunlar görünür hâle gelmeden, millet bu hususlarda ikna olmadan AK Parti’nin bu tümseği aşması mümkün değildir. Bu bir dost sözüdür!”