1922’de Maraş’ta doğan Mustafa Hilmi Ramazanoğlu, Risale-i Nurlar’ı meslek edinen, Bediüzzaman’ın Maraş’taki ilk talebesi olan ve Bediüzzaman Hazretleri’nin iltifatına mazhar olan, öte yandan MİT’in listesinde adı ilk sırada ‘Anarşist Nurcu’ olarak geçen şahsiyetlerden biridir.
Risâle-i Nur’da bu isimlerle, ama en çok da “Mustafa Oruç” ismiyle geçen, Üstadın “Benim için bir Abdurrahman” dediği, Safranbolulu Nurun yüksek bir talebesidir. Mustafa Oruç, Kastamonu’da Üstadın yanına gelen ve “Bize Hâlıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar” diyen lise talebelerinden birisidir. Onun “fenlerden Hâlıkını tanımak” iştiyakı, daha sonraki yıllarda da artarak devam etmiş olmalı ki, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girmiş ve Hâlıkını hususiyetle “fenn-i tıb” mikyasıyla “dünya eczahanesi”nden tanımaya başlamıştır.
Onun Risâle-i Nur’la ilgili olarak yazdığı bir mektup, Üstadının “Üniversitedeki Nur şakirtlerinin, Nur hakikatinin fen dairesinde fevkalâde kıymetini takdir ettiklerine bir nümunedir” notuyla Risâle-i Nur Külliyatı’na da girmiştir. 1947 Yılından itibaren çeşitli gazete ve mecmualarda yayınlanan yazıları, o sıkıntılı günlerde intibaha vesile olmuştur. 10 Şubat 2009’da vefat eden Mustafa Oruç’u rahmetle anıyoruz.
İstanbul – Yeni Asya