Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, “Bir hukuk devletinde muhalif olmak, aykırı ve karşı düşünmek, itiraz etmek, eleştirmek suç olamaz” dedi.
“Bir hukuk devletinde muhalif olmak, aykırı ve karşı düşünmek, itiraz etmek, eleştirmek suç olamaz” diyen Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, “Bunları suç sayarsanız hukuk devleti olmaktan çıkar, o zaman da en haklı yargısal talep ve kararlarınızı dünyaya kabul ettirmekte zorlanırsınız, ettiremezsiniz” ifadelerini kullandı. Günay, Ahval News’te 3 Nisan’da yayınlanan ‘Darbeciler yargılansın, darbe karşıtları değil’ başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı; “Türkiye ilk kez bir darbe girişimini suç üstü yaptı, yargılıyor. Türkiye, bu haklı yargılamaların dünyada da hak ettiği ilgiyi sağlamasını istiyorsa, darbe ile hiç ilgisi olmayan insanların, yazarların, politikacıların, muhalif düşüncenin suçlanmasına son verilmeli. (…) Bu anlamda, 15 Temmuz darbe girişimcilerinin dâvâları Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Bu dâvâların bütünüyle TSK’yı yıpratma sürecine dönmeden, iç sürtüşme ve hesaplaşmaların aracı yapılmasına fırsat verilmeden, savunma hakkına ve kişilerin onuruna saygı gösterilerek adaletli sonuca bağlanması ülkemiz ve toplumumuz için çok önemli bir olgunluk sınavıdır.
Toptancı tavırlar zarar veriyor
Türkiye’de her darbe (veya darbe girişimi) döneminde yaşanan bir başka ibret verici gerçek, böyle dönemlerde suçlamaların somut iddialarla sınırlı kalmak yerine, siyasî hesaplaşmalara dönüşmesidir. Bu tür siyasî hasımlıklar dolayısıyla söz ve yazıları bazı çevreleri tedirgin eden birçok bilim/ sanat/ düşünce insanı her dönem mağdur edilmiştir. (…) Şimdi Türkiye, kanlı ve meş’um bir darbe girişimini haklı olarak yargılarken, ülke ve dünya çapında siyasi hesaplaşma izlenimi oluşturan bu tür görüntülerden artık sakınmalıdır. Darbe girişimine duyulan tepkilerin oluşturduğu toptancı tavırlarla, ilk günlerde göz altına alınan, sonra tutuklananlar arasında darbeyle uzak-yakın ilişkilerinin olmayacağı bütün hayatlarıyla ispatlanmış, tanınan, bilinen insanlar var.
Bu insanların görüşlerine katılmayabilirsiniz
Bunlardan bir kısmı, önceki dönemlerde darbecilik ve militarizm karşısındaki radikal tutumları dolayısıyla kendi çevreleriyle tartışmış, bu sebeple hükümet yanlısı olmakla eleştirilmiş kişiler. Örneğin Ali Bulaç’ın, Ahmet Turan Alkan’ın, Akın Atalay’ın, Osman Kavala’nın -Şahin Alpay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık daha yeni tahliye oldu- uzun tutuklulukları, Ahmet Altan’ın, Mehmet Altan’ın, Nazlı Ilıcak’ın ağırdan da ağır cezaları, dünyada ve bu ülkede biraz hukuk bilgisi ve biraz da iz’an ve vicdanı olan birilerine açıklanabilir mi, nasıl açıklanabilir? (…) Bu insanların görüşlerine katılmaz, tam karşı da olabilirsiniz. Ancak düşüncenin cezalandırıldığı yerde kimse demokrasiden söz edemez.
Demokrasimizin öncelikli ihtiyacı
Bir hukuk devletinde muhalif olmak, aykırı ve karşı düşünmek, itiraz etmek, eleştirmek suç olamaz. Bunları suç sayarsanız hukuk devleti olmaktan çıkar, o zaman da en haklı yargısal talep ve kararlarınızı dünyaya kabul ettirmekte zorlanırsınız, ettiremezsiniz. Bu tür dâvâlar, yargılamalar, tutukluluklar ve hele cezalar, Türkiye’nin ilk kez suç üstü yaptığı darbecilerin yargılamalarını kamuoyu gözünde ikinci plana düşürüyor. Aydınların ve siyasilerin dâvâlarıyla ilgili haklı tartışmalar bütünüyle yargı sürecini gölgeliyor. O nedenle, darbe ile hiçbir ilişkisi olamayan muhaliflerin özgür kalması ve Türkiye’nin düşünceyi suç sayan ülke konumundan çıkarılması, devletimizin de, demokrasimizin de öncelikli ihtiyacıdır. Siyasetten önce adaletin bu gerçekleri gözeteceğini umuyorum. Çünkü devletin temeli siyaset değil, adalettir!”