Ermenek'te 28 Ekim 2014'te meydana gelen göçükte mahsur kalan yakınlarının çıkarılmasını bekleyen ancak günler sonra cenazelerine ulaşılabilen madenci aileleri sanık avukatlarının açtığı hakaret, yaralama davalarının şokunu yaşıyor.
Bu davalardan birinde ağabeyini faciada kaybeden engelli Abdurrahman Cansu'nun sanık avukatı Abdullah Özbey'e salon çıkışı koltuk değneğini attığı iddia edilerek, değneğin silah sayılmasıyla istenen cezanın yarı oranında arttırılması talep edildi.
FERYATLAR DURUŞMADA DA SÜRDÜ
18 madencinin vefat ettiği facia sonrası maden ağzında günlerce bekleyen ailelerin feryatları yükselmişti. O feryatlar hiç bitmedi, hatta 15 Haziran 2015'te başlayan duruşmalarda da sürdü. Tıpkı Soma davasında olduğu gibi kimi zaman da duruşma salonunda sesler yükseldi. Ancak Ermenek davası sırasında yaşanan bu tansiyon yüksekliğini sanık avukatlarından bazıları şikayete vardırdı. Hürriyet'ten Banu Şen'in haberine göre bazı madenci yakınları hakkında savcılığa hakaret ve yaralamadan şikayette bulundu. Oğlu madenden haftalar sonra çıkarılan ve ancak DNA testiyle kimlik tespiti yapılan Pakize Cansu'nun 30 Eylül 2015'te Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada konuşması sırasında kendisine "Bayram oldu herkesin çocukları geldi bir benimki gelmedi" demesi üzerine mahkeme başkanının duruşma salonundan çıkartması sırasında yüksek sesle hakaret ettiği, mağdur yakınlarının bulunduğu bölümde oturan faciada eşi Mehmet'i kaybeden Zeynep Tokat'ın da diğer dinleyicilere dönerek "Haydi çıkın hep beraber boşaltalım burayı" sözlerini söylediği iddiasıyla avukat Battal Özer, Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunarak soruşturma açılmasını talep etti.
Savcılık Zeynep Tokat'ın eyleminin tepki niteliğinde olduğu, soruşturma konusu yapmayı içeren hakaret ya da eylem içermediğini belirterek kovuşturmaya yer olmadığına kanaat getirdi. Ancak Pakize Cansu hakkında hakaretten dava açıldı. Cansu'nun hayatta tek kalan engelli oğlu Abdurrahman Cansu hakkında da engelli değneği silah sayılarak dava açıldı. Avukat Abdullah Özbey, mahkeme çıkışı koltuk değneğini üzerine fırlattığı gerekçesiyle Cansu hakkında şikayetçi oldu. Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığı yürüme engelli Cansu'nun TCK'nın 86'ıncı maddesi gereği kamu görevlisine saldırıda bulunmaktan cezalandırılmasına bu cezanın değneğin silah kabul ederek TCK 86/3 gereği yarı oranında arttırılması talebinde bulundu.
AVUKATLAR TEPKİLİ
Daha sonradan avukat Özbey'in şikayetini geri alsa da kamu görevlisine karşı işlenen suç olduğu için davanın açıldığını kaydeden Cansu ailesinin avukatı Emin Bahçeevli mağdur durumdayken, evlatlarını kaybetmişken madenci yakınlarının sanık durumuna düşmesinin üzücü olduğunu söyledi. Bu durumun aslında kasıt değil acı taşıdığını kaydetti.
Zeynep Tokat'ın avukatı Hakan Kahraman ise, "Mahkeme başkanı duruşma düzenini bozan kişilerin dışarı çıkarılmasını emredebilir Ancak bu durumun savunma hakkının kullanılmasına engel olmaması şarttır. Şayet dışarı çıkarılması istenen kişi dışarı çıkmamak için karışıklık çıkarırsa bu kişi hakkında mahkeme (veya hakim) tarafından 4 güne kadar disiplin hapsi cezası verilebilir. Hükmolununan disiplin hapsi, hapis cezasına seçenek yaptırımlara çevrilemez, ön ödemeye, şartla salıvermeye, tekerrüre esas olamaz, ertelenemez ve adli sicile de geçirilemez. Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi'nde yaşanan olay dolayısıyla mağdur katılan duruşma salonundan çıkartılmasına rağmen ayrıca dava açılması çok ağır olmuş. Benim müvekkilim için de zaten salondan çıkartılmasına rağmen şikayetçi olunması bir gözdağı, yıldırma, ailelerin davayı daha az takip ederek kamuoyundan kaçırılması amacına matuf olduğunu düşünüyorum. Aileler alınmasa da biz duruşmalara katılacağız bu facianın sorumluların bulunması ve cezalandırılması için gayret göstereceğiz" diye konuştu.
ENGELLİ KARDEŞİNE MADENDE ÇALIŞIP BAKIYORDU
Ermenek faciasında yapılan kurtarma çalışmalarında 6 Kasım’da 2, 17 Kasım’da 2, 18 Kasım’da 6, 29 Kasım’da ise 2 işçinin cansız bedenleri çıkartıldı. 2 Aralık 2014'te saat 02.00 sıralarında 1 işçinin daha cesedi bulundu. Yapılan DNA testi sonucunda cesedin Ömer Cansu’ya ait olduğu belirlendi. Ömer Cansu, balkondan düşüp bedensel engelli kalan 25 yaşındaki ağabeyi Abdurrahman Cansu ile anne ve babasına bakmak için maden ocağında çalışıyordu. ”Kardeşim beni evimizin önündeki yokuştan omuzumdan destek vererek indirip çıkarıp egzersiz yaptırıyordu. O benim ayaklarımdı” diyen ağabeyi Abdurrahman Cansu, kardeşinin çalışacak başka bir iş bulamadığı ve maddi imkansızlıktan dolayı madende çalıştığını dile getirmişti. Son çıkarılan işçilerden biriydi Ömer Cansu ailesi acı haberi alır almaz günlerce feryat etmişti.