Erdoğan’ın ilk müsteşarı olan Ömer Dinçer, ‘Kuvvetler ayrılığı güçlendi mi?’ başlığıyla bir yazı yazarak, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün “Anayasa’mızda var olan kuvvetler ayrılığı ilkesi daha belirgin hale getirilmiştir” sözünü değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık görevini üstlendiği dönemdeki ilk Başbakanlık Müsteşarı olan ve daha sonra Milli Eğitim ile Çalışma bakanlıkları görevini üstlenen Ömer Dinçer, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün “16 Nisan’da kabul edilen değişiklikle Anayasa’mızda var olan kuvvetler ayrılığı ilkesi daha belirgin hale getirilmiştir” ifadesiyle ilgili olarak “Değerlendirmeyi yapan kişi bir yargı kurumunun başkanı olunca, kendi bilgilerimden şüphe ettim” dedi. Ömer Dinçer’in “Kuvvetler ayrılığı güçlendi mi?” başlığıyla yayımlanan (15 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
Kendi bilgilerimden şüphe ettim
Başkan Sayın Zerrin Güngör, Danıştay’ın 149. kuruluş yıldönümü töreninde, “16 Nisan’da kabul edilen değişiklikle Anayasa’mızda var olan kuvvetler ayrılığı ilkesi daha belirgin hale getirilmiştir” dedi. Akademik çalışma alanım “yönetim ve organizasyon” bilimi. Bu bilim dalı aynı zamanda görev tanımı, görev ve yetkilerin tasnifi, iş yükü dağılımı ve dengesi gibi konularla da ilgilenir. Bakış açımın hukuk olmadığının farkındayım. Kamu Yönetimi Reformu sürecinde hukukçu olmadığım için eleştirenler olmuştu. Ancak yaptığım görevler nedeniyle pek çok kanunu yazma tecrübesi yaşadım, mevzuat dilini öğrendim. Yukarıdaki değerlendirmeyi yapan kişi bir yargı kurumunun başkanı olunca, kendi bilgilerimden şüphe ettim. Değişiklikleri yeniden gözden geçirdim. Konuyla ilgili kritik düzenlemeleri hem güçlendiren hem de zayıflatan yönleriyle sunarak “kuvvetler ayrılığı” hakkındaki kararı, size bırakıyorum.
Yürütme ve yasama ilişkisi
Parlamenter sistemde hükümet Meclis içinden çıkıyor ve Meclis denetimine tabiydi. Değişiklikle hükümet Meclis’in dışına çıkmış ve hükümet üzerindeki denetim gücü ve araçları azalmıştır. Yeni durumda, yasama ve yürütme güçleri aynı seçimle göreve gelecek. Ancak seçimlerin yenilenmesi halinde Meclis üyelerinin nitelikli çoğunluğu aranırken, yürütme tek başına her iki güç için de seçim kararı alabilecek.
Yasama ile yürütme arasında paylaştırıldı
İdari Yapıyı Kurma Açısından: Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği hariç, tüm idare Meclis tarafından yasa ile belirleniyordu. Değişiklikten sonra idarenin belirlenmesi, yasama ile yürütme arasında paylaştırıldı. Buna göre bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatını kurma yetkisi tamamıyla yürütmeye bırakılırken, yurtdışı teşkilatı kurma yetkisi Meclis’e, kamu tüzel kişiliğini kurma yetkisi ise her iki güce tanındı.
Yürütme ve yargı ilişkisi
HSK seçiminde TBMM’ye üye seçme yetkisi verildi. Cumhurbaşkanı ve Meclis haricinde diğer kurumlardan seçilen 16 üye kuruldan çıkarıldı. Toplam 13 kişiden oluşan HSK’nın 7 üyesini Meclis seçecek. Ancak, Cumhurbaşkanı tarafından seçilen 2+4 üye ile birlikte iktidar partisinin seçtiği üye sayısı en az 9 kişi olacak. Diğer yargı kurumları açısından fazla bir değişiklik olmadı. Sadece Anayasa Mahkemesi üye sayısı 17’den 15’e düştü.
Bütçe yapma ve malî denetim
Önceki durumda Bütçe Kanunu teklif etme yetkisi yalnızca milletvekillerine ait iken, değişiklikle Cumhurbaşkanı da Bütçe Kanunu teklifi yapabilecek. Yine, eskiden Bütçe Kanunu’nun Meclis tarafından kabul edilmemesi halinde teamül gereği hükümet istifa ediyordu. Değişiklik sonrası bu durum ortadan kalkmış oldu. Bütçe teklifinin herhangi bir nedenle yasalaşmaması halinde, geçici bütçe oluşturulacak ya da mevcut bütçedeki hükümler yeniden değerlendirme oranında artırılacak. Böylece Meclis’in en temel haklarından olan kamu kaynaklarını tahsis ve denetim yetkisi, belirli şartlarda yürütmeye devredildi.