İktidarın kendisi gibi düşünmeyeni ötekileştirme ve sesini kısma çabasının siyasal ve sosyolojik olarak halkı kutuplaştırdığını belirten Ömer Dinçer, birlik isteniyorsa kutuplaştırmak yerine ortak değerleri ve fikirleri olgunlaştırmak gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık görevini üstlendiği dönemdeki ilk Başbakanlık Müsteşarı olan ve daha sonra Milli Eğitim ile Çalışma bakanlıkları görevlerini üstlenen Ömer Dinçer, iktidarın kendisi gibi düşünmeyeni ötekileştirme ve sesini kısma çabasının siyasal ve sosyolojik olarak halkı kutuplaştırdığını söyledi. Ömer Dinçer’in Habertürk’te “Siyaseti fikirler, ortak değerler ve projeler üzerinden tartışmak” başlığıyla yayımlanan (28 Ağustos 2017) yazısının bir bölümünde şu ifadeler yer alıyor;
Güçlü bir millet olmak ortak fikirler geliştirmekle mümkün
“Hâlbuki siyasete kalite getirmenin en bilinen yolu fikirleri tartışmak, ortak değerler oluşturmak ve toplumsal sorunların çözümüne uygun projeler geliştirmektir. Güçlü bir millet olmak bir insan soyuna veya bir inanç sistemine dayanmaktan çok, ortak fikirler ve değerler geliştirmekle mümkündür. “Tek millet, tek vatan, tek devlet ve tek bayrak” gerçekleşsin isteniyorsa, kutuplaştırmak ve ötekileştirmek yerine ortak değerleri ve fikirleri olgunlaştırmak gerekir. Çünkü fikirler insanlar gibi ölümlü değildir, somut ve birleştirici bir nitelikte inşa edildikleri zaman, kendi ölümsüzlüklerini bütüne de taşırlar. Böyle bir durumda fikirler tek başına ya da kitleler halinde çeşitli ırkları ve farklı inançları kucaklayacak güce ulaşır.
AKP eskiden tipleştirme olgusuna karşı çıkıyordu
Geçmiş bütün tecrübeler, iktidarın kendisi gibi düşünmeyeni ötekileştirme ve sesini kısma çabasının siyasal ve sosyolojik olarak halkı kutuplaştırdığını gösteriyor. Buna karşın demokrasi, çoğunluk değil çoğulculuk, insan hak ve özgürlükleri, popülizmden uzak politikalar diyerek yola çıkan AK Parti’den bu paradigmayı değiştirmesi beklenir. 2004 yılında, çok doğru bir şekilde, “Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma” projesinin ana teması zihniyet değişimi olarak belirlenmişti. Kamu yönetiminde paradigma değişimi tek tipleştirme olgusuna karşı çıkıyor ve eski Türkiye’nin alışkanlıklarını değiştirmeye çalışıyordu. Hiç şüphesiz ülke sorunlarını farklı şekillerde önceliklendirmek mümkün. Bazıları için farklı sorunlar daha öncelikli olabilir. Ama gerçekten tek bir millet olmak isteniyorsa önce zihniyetimizi ve siyasete yaklaşımımızı değiştirmek gerekiyor. Sonra da ekonomi için yeni gelecek projeleri hazırlamak...”