İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, “Hukuk 12 Eylül döneminden ve FETÖ’nün açtığı davalardan bile daha kötü, kimse güvende değil” diye konuştu.
İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Cumhurbaşkanı’nın sert sözlerinin ardından Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin gözaltına alınmasını değerlendirdi. Kazan, “Hukuk 12 Eylül döneminden ve FETÖ’nün açtığı dâvâlardan bile daha kötü, kimse güvende değil” diye konuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Afrin’e girmesi üzerine Boğaziçi Üniversitesi’nde 19 Mart’ta lokum dağıtan öğrencileri, bir başka öğrenci grubu protesto etti. “İşgalin, katliâmın lokumu olmaz” pankartıyla yapılan protesto, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da gündemindeydi. Erdoğan’ın, “O komünist, o vatan haini, terörist gençler onların masalarını dağıtıyor. O terörist gençlerle ilgili her türlü çalışmayı yapıyoruz. Bu gençlere üniversitede okuma hakkı vermeyeceğiz” sözlerinin ardından, güvenlik güçleri, protestocu öğrencilere yönelik operasyon başlattı. Lokum dağıtan grubu protesto eden öğrencileri videodan tespit eden polis, Boğaziçi Üniversitesi’nin yurtlarında operasyon yaptı ve toplan 15 öğrenci gözaltına alındı.
“Bu, içinde yaşadığımız koşulların fotoğrafı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu gençlere üniversitede okuma hakkı vermeyeceğiz.” sözlerinin ardından başlatılan operasyon “Yargı talimatla hareket ediyor” tartışmalarına neden oldu. RS FM’de yayınlanan programa konuk olan eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Cumhurbaşkanı’nın sözlerinin ardından Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin gözaltına alın- masını değerlendirdi. “Ne yazık ki bu Türkiye’nin içinde yaşadığımız koşullarda fotoğrafıdır.” diyerek sözlerine başlayan Kazan, “Gözaltına alınan öğrencilerin müdafiliğini üstlenen meslektaşımın söylediği gibi Türkiye’de zaten bağımsız yargı yoktur. O nedenle olayı doğru değerlendirmek gerekir. Bu aslında doğrudan o olaya yönelik bir açıklama değil yani olayın boyutlarını aşan ve iyi bir üniversiteyi hedef alan bir açıklamadır” dedi.
12 Eylül’den beter
Turgut Kazan, şunları söyledi; “Ben 15 — 16 Haziran 1970’den beri çeşitli sıkıyönetimlerde görev yapmış bir avukatım. 12 Mart 12 Eylül’de büyük davaları yaşamış bir avukatım. Sonra özel yetkili yani FETÖ elindeki mahkemelerde hem müdafilik yapmaya çalışmış hem sanık olmuş bir avukatım. Onların hepsi derece derece birbirinden kötü, tehlikeli ve korku vericiydi. Ben FETÖ mahkemeleri için 12 Eylül’den kötü demiştim. Bana Meclis Araştırma Komisyonu’nda sorulmuştu. Ben 12 Eylül sürecinde daha kötüsünün yaşanamayacağını düşünüyordum meğer kötünün kötüsü olabilirmiş diyordum ama şimdi yaşadığımız daha kötüdür. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, hiç kimse güvenlik içinde değildir.”
***
Yargılama süreci olmadan nasıl terörist diyebiliyor?
Boğaziçi Üniversitesi’nde gözaltılar devam ediyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının ardından gözaltı sayısı 17’ye yükseldi. Muhalif öğrenciler her an gözaltına alınma tedirginliği yaşadıklarını belirtirken, çoğu öğrenci de eğitimine ara vermek zorunda kaldı. Üniversitedeki son gelişmelere ilişkin konuştuğumuz öğrenciler ise isimlerini vermek istemedi. “Artık söyleyecek her kelimemiz bir gözaltı gerekçesi oluşturabiliyor” diyen üniversite öğrencisi Z. M. ve S.B., üniversite ‘muhbirlik’ yapıldığını söylüyor. Duvar’da ere alan habere göre, Z.M. üniversite içinde farklı düşünceye sahip birçok öğrencinin savaş karşıtı açıklama yaptığını söylüyor. “Yargılama süreci olmadan nasıl terörist diyebiliyor?” sorusunu soran Z.M. şöyle devam ediyor; “Şu an okul içine baktığımızda bir grup Müslüman öğrenci de savaşa karşı açıklama yaptı. Boğaziçili öğrenciler olarak sanki teröristmiş gibi hedef gösteriliyoruz. Bir yargılanma süreci olmadan, kime nasıl ‘terörist’ diyorlar bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Zaten yargılama süreci başladığı takdirde bu yargılama adil olur mu onu da bilmiyoruz. Çünkü bir hedef gösterilme durumu var. Yapılan bu baskılar gözaltılar okulumuzun marka değerini de düşürüyor. Bu yapılanlar kabul edilemez. Bunu kabul etmeyeceğiz.”