Savunma mekanizmasında köklü değişiklik meydana getirecek Avukatlık Kanunu ve baro sisteminde öngörülen değişikliğe dair hukuk fakülteleri ve uzmanlar devre dışı kaldı.
Avukatlık Kanunu ve baro sisteminde öngörülen değişikliğe dair konuşan hukukçu ve akademisyenlere göre, köklü değişiklik oluşturacak bu konuda, fakültelerde bilimsel bir tartışma yapılmıyor. Akademik özgürlüğün “iktidarın kontrolünde” olduğu savunuluyor.
DW Türkçe’nin haberine göre, Türkiye’de kamuoyunda çoklu baro olarak bilinen ve üye sayısı beş bini aşan baroların bulundukları yerlerde iki bin üye ile yeni baro kurulmasının önüne açan 28 maddelik Avukatlık Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne dair tartışmalar sürüyor. Savunma meka- nizmasında köklü değişiklik meydana getirecek Avukatlık Kanunu ve baro sisteminde öngörülen değişikliğe dair hukuk fakülteleri ne düşündüğüne dair uzmanlar nediyor?
BU ŞEKİLDE HAZIRLANMAZDI
Kanun çıkarılırken ya da mevcut bir kanun değiştirilirken ihtiyaçlar doğrultusunda hareket edildiğini belirten İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahadır Erdem’e göre, çıkarılmak ya da değiştirilmek istenen kanunun, uygulamada ortaya çıkaracağı sorunları en aza indirmek amacıyla tüm paydaşların görüşlerinin alınmasını gerektiğinin altını çizerek, yasa tasarısı hazırlanırken hiçbir hukuk fakültesinin görüşüne başvurulmadığına dikkat çekti ve ekledi: “Eğer hukuk fakültesi hocalarının görüşleri alınsaydı, hiçbir hukuk fakültesi hocası kanun metninin bu şekilde hazırlanmasını istemezdi.”
CHS’nin kanun yapma tekniği sorgulanmalı
Avukat ve akademisyen Dr. Neval Oğan Balkız, 16 Nisan 2017 referandumuyla geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin (CHS) kanun yapma tekniğinde; konunun taraflarını, meslek odaları dahil ilgili kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, kamuoyu ve üniversiteleri sürece kat- ma konusunda imkân oluşturup oluşturmadığının sorgulanması gerektiği görüşünde.
YANLIŞ TUTUM
Avukat Benan Molu da, hukuk fakültelerinin, araştırma yapan kurum kimliğinden, ifade hürriyeti ve akademik hürriyete yönelik saldırılar sebebiyle uzaklaştığını savunuyor. Çoklu baroyu savunanların, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki örgütlenme hürriyetine atıfta bulunduğu kaydeden Molu, “Eğer üniversitelerde bilimsel bir tartışma başlasaydı bunun yanlış bir tutum olduğu ortaya çıkacaktı. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına göre tek baroya üye olmak örgütlenme özgürlüğüne yönelik bir müdahale değil, doğru bilgi aktarılmıyor” diye konuşuyor.