Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "Hac, adeta Müslümanların her yıl iman ve tevhid ekseninde buluştuğu, kardeşlik kongresi ve evrensel bir şuurun yaşanmasıdır." dedi.
İslâm’ın kudsî ve semavî kongresi: Hac
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Hac Organizasyonu Bilgilendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, haccın İslam'ın en kapsamlı ibadeti olduğunu belirtti.
Yeryüzünün ilk mabedinin Mekke'de inşa edildiğine, ilk peygamber ve son peygamberin bu şehre gönderildiğine işaret eden Erbaş, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed -Aleyhissalatu Vesselam- ile insanlık tarihinin en büyük ahlak ve hukuk dönüşümünün bu şehirde gerçekleştiğini hatırlattı.
Hacı adaylarının Mekke'de bulunduğu süre boyunca bedevi, cahil ve kabilevi bir toplumdan kısa bir süre içinde nasıl yeryüzünün en erdemli, en adil ve güzel toplumunun inşa edildiğini düşünmesi gerektiğini ifade eden Erbaş, şöyle konuştu:
"Bunu anladığımızda bugün devasa krizlerin, bunalımların girdabında kaybolan insanlığın çıkış yolunu da bulmuş olacağız. Zira cahiliye, sadece tarihte bir dönemin adı değil, iflas eden bir çağın, tükenen insanlığın, değerlerini kaybeden bir mantığın, kaybolan insanlığın adıdır. Bu manada hac, insanlığın adeta fabrika ayarlarına dönüş imkanıdır, öze dönüş fırsatıdır."
"İrşat için fırsat olarak görüyoruz"
Hac yolculuğunun bir müminin hayatına değer katması için anlamak, arınmak ve adanmak gibi esasları olduğunu anlatan Erbaş, bu anlamda haccın İslam'ın temel ilke ve değerlerini hem teorik hem de pratik olarak öğreten bir mektep olduğunu söyledi.
Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının haccı irşat için önemli bir fırsat olarak gördüğünü vurgulayarak, "Başkanlığımız üst düzey görevlilerinden ve ilahiyat fakültelerimizden 48 kişilik özel bir irşat ekibimiz var. 422 kadın irşat görevlimiz var. Yine 362 kafile başkanı ve bin 746 din görevlisi hocamızla irşat faaliyeti yürütmekteyiz." bilgisini verdi.
"Kardeşlerimizle bir ailenin fertleri gibiyiz"
Haccın, müminin kendi hayatı, hayalleri, ve hataları ile yüzleşerek kötülük adına ne varsa, aklından, kalbinden ve hayatından çıkarması anlamına da geldiğini kaydeden Erbaş, Peygamber Efendimiz -Aleyhissalatu Vesselam- Hazreti Muhammed'in makbul bir hac ile insanın bütün günahlardan arınarak annesinden doğduğu gibi tertemiz olacağını müjdelediğini hatırlattı.
Erbaş, haccın kardeşlik, dayanışma, paylaşma gibi değerlerin ve güzel ahlakın sağlandığı bir ibadet olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nitekim hac, adeta Müslümanların her yıl iman ve tevhid ekseninde buluştuğu, kardeşlik kongresi ve evrensel bir şuurun yaşanmasıdır. Burada yeryüzünün her yerinden gelen kardeşlerimizle bir ailenin fertleri gibiyiz. Burada daha yakından müşahede ediyoruz ki dillerin ve renklerin farklılığı Allah'ın ayetlerindendir."
Haccın, nefsini arındıran müminin hayatını iyilik ve ibadet yoluna adaması olduğuna işaret eden Erbaş, Allah'ın hac nasip ederek misafirliğine kabul ettiği müminlere, yeryüzünü imar etme adına büyük görevler düştüğünü vurguladı.
"Çevre bilinci konusuna dikkati çektik"
Erbaş, haccın hayatın tamamını kuşatan ilkeler ile güzel ahlakı birleştiren bir ibadet olduğunun altını çizerek, bu yıl çevre bilinci konusundaki hassasiyete dikkati çekmeye çalıştıklarını anımsattı.
Hac ibadetinin yapıldığı mekanlarda zaman zaman atık ve çöpler açısından hoş olmayan görüntülerle karşılaşıldığına işaret eden Erbaş, şunları kaydetti:
"Çevre bize Allah'ın emanetidir. Çevreye kötülük ederek Allah'a hakkıyla kulluk edilemez. 'Sıfır Atık Sıfır İsraf' projesi ve 'İslam'da Çevre Ahlakı' isimli 40 sayfalık broşür hazırlayarak yaklaşık 2 bin 500 görevlilerimize dağıttık. 85 bin hacımıza ise '2019 Hac Organizasyonu Hac yolculuğu ve Çevre Ahlakı' isimli broşürle onları bilinçlendirmeye ve çevre bilinci noktasında farkındalık oluşturmaya çalıştık."
"Sigaranın bırakılması için bir fırsat"
Erbaş, bu yıl hac ve umre organizasyonlarında sigara içmeyen din görevlilerinin tercih edildiğini, hac ibadetinin vatandaşların sigarayı bırakabilmesi adına önemli bir imkan olduğunu söyledi.
Diyanet İşleri Başkanlığınca bu yıl da 85 bin civarında vatandaşın hac ibadetini en güzel şekilde yerine getirmesi ve evlerine dönebilmeleri için azami gayret gösterildiğini belirten Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfınca 149 ülkede yapılan vekaletle kurban kesim organizasyonu kapsamında milletin emanetlerinin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacağını ifade etti.
***
Konuyla ilgili içerikler:
Hac İbadeti Müslümanların Kongresidir
“Hacda şeytan taşlamanın hükmü nedir? Terk edildiğinde hac sahih olur mu?”
Hacda şeytan taşlamak, haccın aslî vâciplerindendir. Mâzeretsiz olarak terk edilmesi tahrîmen mekruhtur. Tamamen terk edilmesi, bir koyun veya keçi kurban etmek gibi bir cezâyı gerektiren bir cinâyettir. Eğer bir günde atılması gereken taşların yarıdan fazlası atılmış ve azı atılmamışsa, atılmayan her bir taş için sadaka vermek gerekir.
Ancak hastalık, ihtiyarlık, aşırı zayıflık, bayılma, kadınların hayız hâli… vs. gibi mâzeretlere binâen şeytan taşlama terk edilmişse veya yapılamamışsa, hiçbir cezâyı gerektirmez, haccın sıhhatine zarar vermez.
Bununla berâber, şeytan taşlamak haccın farzlarından olmadığından, mazeretsiz olarak terk edilmesi haccın sahih olmasını engellemez. Yani haccın farzları îfâ edilmişse, hac sahihtir.
Haccın farzları ve vacipleri
“Haccın farzları ve vacipleri nelerdir? İhram nedir? İhram ile niyet arasında bir fark var mıdır? İhram yasakları nelerdir?”
HACCIN farzı üçtür:
1-İhram,
2-Arafat’ta vakfe yapmak,
3-Kâbe’yi tavaf etmek.
Haccın vacipleri ise şunlardır:
1-Müzdelife’de vakfe yapmak.
2-Şeytan taşlamak.
3-Saçı tamamen kestirmek ya da kısaltmak.
4-Safa ile Merve arasında sa’y etmek.
5-Veda tavafı yapmak.
İhram, sözlükte, kendini mahrum etmek, haram kılmak, hürmet edilen zamana ve mekâna girmek, saygı duymak manalarına gelir. Terim olarak ise ihram, hac veya umre yapmaya niyet eden kişinin, normal zamanlarda mübah olan fiil ve davranışları hac ve umre süresince kendi nefsine haram kılmak demektir. Hacda ihram, namazda başlama tekbiri mesabesindedir. Bilindiği gibi, namazda başlama tekbiri farzdır.
Niyet ve telbiye, ihramın rükünleridir. Bir kimse niyet etmeden ve telbiye getirmeden yalnız beyaz giysi giymekle ihrama girmiş olmaz.
Niyet, ihram giyilirken hac veya umre yapmaya karar vermekten ibarettir. Niyeti dil ile teyid etmek müstehaptır.
Telbiye ise, namazdaki başlama tekbirine denk olarak söylenilen şu sözlerdir: “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk. Lebbeyke lâ şerike leke Lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülke. Lâ şerike lek.” (Manası: Allah’ım! Davetine sözümle ve özümle koşup geldim! Emrin başımın tacı! Emret Allah’ım! Senin emrine başımı ve gönlümü koydum! Davetine tekrar tekrar icabet ettim! Senin benzerin, şerikin ve ortağın yoktur! Allah’ım, bütün varlığımla sana yöneldim! Muhakkak ki hamd de, nimet de, mülk de yalnız Sana mahsustur! Senin ortağın ve şerikin yoktur!)
Mîkat sınırında hac veya umreye niyet esnasında erkekler yün, keten veya pamuktan beyaz renkli giysi (ihramlık) giyerler. Bu giysi, birisi belden aşağıya sarılan izar, diğeri omuzlardan itibaren vücudun üst kısmını örten ridâdan ibarettir ki, hac ibadetinin başladığının alâmetidir. Kadınlar normal giysileriyle hac yaparlar. Ancak kadınların elbiselerinin de, erkeklerinki gibi beyaz olması daha efdaldir.
İbn-i Ömer (ra) bildirmiştir: Bir kimse Resûlullah’a (asm) sordu:
“İhrama giren kişi giyecek cinsinden ne giyer?”
Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm):
“Gömlekleri, başlıkları, şalvarları (pantolonları veya dikişli uzun donları), bornozları, ayağı kapatan ayakkabıları giymeyiniz. Ancak nalın bulamayan kişi, ayakkabıların üst kısımlarını kesmek şartıyla ayakkabı giyebilir” buyurdu.1
Ya’la ibn-i Ümeyye (ra) bildirmiştir: Peygamber Efendimiz (asm) Ci’râne’de iken huzuruna bir kimse geldi. Ben de Hz. Peygamber’in (asm) yanında idim. O kimsenin üzerinde vücuduna göre biçilip parçalardan dikilmiş bir cübbe vardı. Kendisi de bol koku sürünmüştü. Peygamber Efendimiz’e (asm) dedi ki:
“Ben üzerimde bu elbise bulunduğu ve vücudumda da güzel koku süründüğüm halde umre niyetiyle ihrama girdim.”
Peygamber Efendimiz (asm) ona:
“Sen hac ederken ne yapardın?” buyurdu. Adam:
“Kendimden bu elbiseleri çıkarır ve vücudumdaki bu kokuyu da yıkardım” dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (asm):
“Haccında yapmakta olduğun aynı şeyleri umrende de yap!”2
İhrama giren kişi için normal zamanlarda haram olmayan giyim-kuşam, cinsel hayat ve avlanmayla ilgili haramlar söz konusudur. Bu yasakların çiğnenmesi, yasağın çeşidine göre değişen şekillerde cezayı gerektirir.
İhramlı bir erkek diğer zamanlarda giyilmesi olağan olan dikişli ve örgülü biçimde gömlek, pardesü, palto, pantolon, başa örtü… vs. gibi elbiseleri bir gün süresince giyerse, bu giyime ceza olarak bir koyun veya keçi kurban etmesi kendisine vacip olur. Eğer bir günden az bir zaman içinde giyerse, bir fitre miktarı sadaka vermesi gerekir.
Dipnotlar:
1- Müslim, Hac, 1
2- Müslim, Hac, 7
AA