Son zamanlarda çıkarılan KHK’lar sonrası yapılan gözaltı ve tutuklamaları değerlendiren Prof. Dr. Süheyl Batum, bu konuyla ilgili yapılanların adalet ve hukuk ve insan haklarına uygun olması gerektiğine dikkati çekti.
DW Türkçe’ye konuşan Prof. Batum, “15 Temmuz sonrası ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yapılan gözaltıları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şöye cevap verdi: “Vaka-i adliye haline geldi. Gözaltı ve Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan işlemler her ülkede olabilir. Her zaman bütün işlemlerin üç ilkeye uygun olması gerekir.
Birinci olarak yasalara, ikinci olarak hukukun genel ilkelerine, üçüncü olarak da insan haklarına ve özgürlüklerine. Tutuklamalar dâhil bütün işlemler hukuka uygun olmalıdır. Adalet Bakanı bizzat tutukluluk süresi 10 yıl olsun diye teklif veriyor. Bunu 5 yıl içerisinde bir tek basın mensubuna anlatma imkânı bulamadım. Gösterdiğimde de bir tek kişi yazamadı.”
AİHM’e gidilecek, göreceksiniz
Prof. Dr. Batum şöyle devam etti: Gözaltıların yanı sıra bazı insanlar mesleklerinden ihraç edildi. Bu insan dünyanın en kötü teröristi de olabilir. Ancak gerekçe olarak “toplumdaki kanaat suçlu oldukları yönünde” denildi. Tekrar bir engizisyon dönemine dönüyoruz. Yani “Toplumdaki kanaat, onun şeytanla işbirliği yaptığı yönündedir” deniyor.
KHK’larla ilgili iç hukukun bitmesi halini de değerlendiren Batum, “KHK’lar için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilecek, göreceksiniz. Her türlü kararı alabilirsiniz, ama hukuka uygun olmalıdır. Türkiye’de inanılmaz bir hukuk dışılık var” dedi.