Emekli Tümgeneral Ali Erdinç, Aydınlık gazetesinde dün yayınlanan yazısında Üstad Bediüzzaman Said Nursi'ye akıl almaz iftiralar attı.
31 Mart vakası için "Kalkışmanın ele başları İngilizler için çalışan Derviş Vahdeti ve Said-i Nursi’ydi" diyen Erdinç, Üstad için "Said-i Kürdi (daha sonra Said-i Nursi adıyla Nurculuk tarikatını kuracaktır)" cümlesini sarf ederek Nurculuğu tarikat mesleğiyle karıştırdı.
Oysa Üstad Bediüzzaman "Zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır. Tarikatsız Cennete giden pek çok, fakat imansız Cennete giden yoktur." diyerek Nurculuğun bir tarikat olmadığını Emirdağ Lahikası II'de belirtiyor.
Keza yine aynı kitapta geçen "Efendiler, ben şeyh değilim. Ben hocayım. Buna delil: Dört senedir buradayım. Birtek adama tarîkat verseydim, şüpheye hakkınız olurdu. Belki yanıma gelen herkese demişim: 'İman lâzım, İslâmiyet lâzım. Tarîkat zamanı değil.'" ifadeleri de cabası.
Ali Erdinç'in asıl çirkin iftirası ise Üstad Bediüzzaman'ın 31 Mart kalkışmasının "ele başı" olarak lanse edilmesi. Bu iftiranın hiçbir şekilde gerçeklik payı yok.
ASKERLERE "İTAAT EDİN" ÇAĞRISI
Üstad Bediüzzaman Said Nursi; 31 Mart kalkışmasının başlamasıyla birlikte İkdam, Mizan, Volkan ve Serbesti gazetelerinde çıkan yazılarında askerlere, "şanlı asakir-i muvahhidin" şeklinde hitap ederek ve itaat etmelerini istemiştir.
İstanbul'da bütün bu gelişmeler olurken, Bediüzzaman olayın mahiyetini anlamaya çalışmış, bir süre dışarıdan izlemiştir. İsyanı nasihatla önlemek istemiş, ancak olayın boyutları çok büyük olduğu için nasihatin tesirsiz kalacağından dolayı, oradan uzaklaşarak Bakırköy'e gitmiş ve rastladığı tanıdıklarına da karışmamalarını tavsiye etmiştir. Kalkışmanın arkasında olması veya desteklemesi gibi bir durum söz konusu olmadığı gibi, aksine kalkışmayı teskin etmeye çalışmıştır.
Bakınız, Divan-ı Harbi Örfi eserinde yer alan Dokuzuncu Cinayet'te Üstad Bediüzzaman o günleri nasıl anlatıyor:
Mart'ın otuzbirinci günündeki dehşetli hareketi, iki-üç dakika uzaktan temaşa ettim. Müteaddid metalibi işittim. Fakat yedi renk sür'atle çevrilirse yalnız beyaz göründüğü gibi; o ayrı ayrı matlablardaki fesadâtı binden bire indiren ve avâmı anarşilikten kurtaran ve efrad elinde kalan umum siyaseti, mu'cize gibi muhafaza eden lâfz-ı şeriat yalnız göründü. Anladım iş fena, itaat muhtel, nasihat te'sirsizdir. Yoksa her vakit gibi, yine o ateşin söndürülmesine teşebbüs edecektim. Fakat avâm çok, bizim hemşehriler gafil ve safdil; ben de bir şöhret-i kâzibe ile görünüyorum. Üç dakikadan sonra çekildim. Bakırköyü'ne gittim. Tâ beni tanıyanlar karışmasınlar. Rast gelenlere de karışmamak tavsiye ettim. Eğer zerre mikdar dahlim olsa idi, zâten elbisem beni ilân ediyor, istemediğim bir şöhret de beni herkese gösteriyordu. Bu işde pek büyük görünecektim. Belki Ayastafanos'a kadar tek başıma olsun Hareket Ordusuna karşı, mukabele ederek isbât-ı vücud edecektim, merdane ölecektim. O vakit dahlim bedîhî olurdu. Tahkike lüzum kalmazdı.
GÜLEÇYÜZ DE TEPKİ GÖSTERDİ
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz de Erdinç'in iftiralarına Twitter hesabından cevap vererek şunları söyledi:
E. General Ali Erdinç Aydınlık'ta “31 Mart sonrası yargılandı ve beraat etti” dediği Said Nursî'ye hâlâ tahrikçilik iftirasında bulunuyor...
Mahkeme kararıyla aklanan insana hâlâ suçlu gözüyle bakıp iftira etmek, ancak hukuk tanımaz bir fanatizme yakışır. Şekilde görüldüğü gibi.
Said Nursî'nin 31 Mart'ta kışkırtıcı değil, tersine yatıştırıcı olduğu, hem kendi beyanlarıyla, hem tarafsız tarihçilerin tesbitiyle sabit.
Haber: Mücahit Çakır / [email protected]
Konuyla ilgili önemli makaleler:
Bediüzzaman, 31 Mart’ta askerleri isyandan vazgeçirdi
Genel Yayın Yönetmenimiz Kâzım Güleçyüz, Bediüzzaman Said Nursi’nin 31 Mart Hadisesi’nde isyancılara çağrıda bulunarak onları isyandan vazgeçirmeye çalıştığını söyledi.
Devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/bediuzzaman-31-mart-ta-askerleri-isyandan-vazgecirdi_404332
Darbe karşısında Bediüzzaman’ın duruşu
Bediüzzaman, 31 Mart olayını, ilk gününde uzaktan uzağa izlemesi dikkat çekicidir.
Diğer taraftan Şeyh Said’in isyan dâvetini reddederken de. İsyan eden askerlere ve teşvik eden basına ikaz muhtevalı makaleler neşreder. İdarecilerin işledikleri günah ile kendilerine zulüm etmelerinin yanında itaatsizlik ve isyan ile kalkışanların bütün millete haksızlık ve zulüm edildiğini ihtar eder.
Devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/mehmet-cetin/darbe-karsisinda-bediuzzaman-in-durusu_404572
Bediüzzaman’ın insaniyet müdafaası
Çağımızın müceddidi Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin çok mühim icraat ve hizmetlerinden birisi, 31 Mart 1909 hadisesinde Divan-ı Harb-i Örfî’deki yani sıkı yönetim askeri mahkemesinde yaptığı emsalsiz müdafaadır.
Devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/ahmet-demirdogmez/bediuzzaman-in-insaniyet-mudafaasi_339290
Millî Mücadele’de Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursî...
Memleketin işgâli üzerine halkın düşmana karşı bilinçlendirilmesi ve teşkilâtlı bir biçimde yönlendirilmesi hareketi de yine ilk önce ulema tarafından başlatılmıştır.
Millî Mücadele dâvâsı için büyük hizmetleri görülen gönüllü irşatçılardan biri de kuşkusuz Bediüzzaman Said Nursî’dir. 1 Bir asra yakın ömrünün önemli bir kısmını inandığı dâvânın mücadelesine adayan Bediüzzaman’ın kimliği ve taşıdığı misyon dikkate alındığında, Millî Mücadele’deki belirleyici rolü ve bu hareketin seyrine olan etkisi açık bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Bediüzzaman da diğer ulema gibi, devrinin olaylarıyla yakından ilgilenmiştir. İttihad ve Terakkî Cemiyeti ileri gelenleriyle görüşmüştür. Hürriyet taraftarlığı konusunda onlarla mutabık kalmıştır. II. Meşrûtiyet ilân edildiği zaman Selanik Hürriyet Meydanı’nda “Hürriyete Hitap” adıyla bilinen konuşmasını yapmıştır. İstibdadı kötülemiş, buna mukabil Meşrûtiyet’i savunmuştur.
Devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/milli-mucadele-de-buyuk-islam-alimi-bediuzzaman-said-nursi_408464
Haber Merkezi