ADALET BAKANI ABDÜLHAMİT GÜL, ifade özgürlüğünün sınırlandırılamayacağını söyleyerek eleştirilerin ceza konusu olmaması gerektiğinin altını çizdi.
Adalet Bakanlığı hazırlığını tamamladı, yeni yargı reformu parlamento yolunda. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Gül öncelikli olarak ifade özgürlüğünün sınırlarını çizeceklerini söyleyerek, “Esasen insan olmanın doğuştan getirdiği haklar kişinin düşünme, ifade ve bunu yaşama hakkıdır. İnsan olmanın doğal sonucudur. İnsana niçin böyle yaşıyorsun, böyle düşünüyorsun diyemezsin. Nasıl istiyorsa öyle ifade eder, öyle yaşar. Hukuk devleti de bu hakkı korumakla yükümlüdür. Bu konuda engel varsa da devlet kaldırır. Ancak evrensel hukuka göre şiddeti öven, teşvik eden, yaygınlaştıran, insan onuruna yönelik hakaret elbette ki özgürlük değildir. Bunların dışında ifade özgürlüğü sınırlandırılamaz. Eleştirilerin de hiçbir zaman cezaya konu olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Mevzuatta böyle. Ama uygulamada bakıyorsunuz, üç hâkimli heyette bir hâkim farklı bakıyor. Yorum farklılığını üst mahkemeler değerlendiriyor. Reform paketinde ifade özgürlüğünün önünde uygulamalardan kaynaklanan engellemeleri kaldırmak için çalışma yaptık” dedi.
AYM ve AİHM kararları performans kriteri olacak
Hürriyet’in haberine göre, yargı mensuplarının insan haklarına ilişkin duyarlılık ve farkındalığını nasıl arttıracaklarını anlatan Gül, “Hukuk devleti, bütün işlem ve eylemlerin yargı denetimine açık olduğu ve hukuk çerçevesinde gerçekleştiği devlettir. En önce kamu görevlileri bu hukuk çerçevesine uymakla mükelleftir. Yargı mensuplarımızın büyük bir gayreti söz konusu. Ancak insan hakları ve özgürlükler konusundaki içtihatlar hem Türkiye’deki iç hukukta hem de AİHM’de sürekli değişiklik göstermekte ve oradaki gerekçeler insan hakları perspektifini ortaya koymakta. Bu nedenle hâkim ve savcılarımızla insan hakları dersleri, insan hakları uygulaması, AİHM, yüksek mahkeme içtihatlarının paylaşımı gibi çalışmalarımız oluyor. AYM, AİHM kararlarının da hâkim ve savcıların performanslarında bir kriter olacağını söyleyebilirim. Biz bir farkındalık oluşturmayı hedef bildik. Aslolan özgürlüktür, kısıtlama istisnadır. Bu yaklaşımla esasen yargılama süreçlerinde de özgürlüğün asıl olduğu dikkate alınmalı ve temel bir özgürlük alanı olmalı, bu çerçevede düzenlemelerimiz var. Özgürlüğü güvenliğe, güvenliği özgürlüğe feda edecek bir durum söz konusu değil. Özgürlük ile güvenlik, uyum ve denge içinde olduğunda hukuk üstün ve galip gelir. Takipçisi olduğumuz farkındalık düzeyi budur.”