Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez, yarın Türkiye ziyaretine başlayacak Papa Franciscus ile dünyanın barış içerisinde yaşaması için ortak söz söylemenin, gelecek açısından önemli olduğunu belirtti.
İtalya’nın La Stampa gazetesine demeç veren Görmez, Papa’nın biri devlet başkanlığı, diğeri Katolik dünyasının ruhani liderliği olmak üzere iki ayrı şapkası olduğunu belirterek, “Siyasi anlamda ziyaretin ne ifade ettiği siyasi analizciler tarafından yapılmaktadır. Bizim için bu ziyaretin anlamı, dünyada belli gücü ve temsiliyeti olan Katoliklerin dini liderinin ülkemize gelmiş olmasıdır. Elbette Vatikan’ın ülkemize ziyareti ilk değildir. Papalık vazifesini yapan son iki şahsiyet de ülkemizi ziyaret etmişlerdir. Karşılıklı iyi niyet dileklerimizin yanında dünyanın barış içerisinde yaşaması için ortak söz söylemek, geleceğimiz açısından önemlidir” ifadesini kullandı.
Türkiye’de, son Papa ziyaretinin yapıldığı 2006’dan beri nelerin değiştiğiyle ilgili soru üzerine Görmez, “Dinlerarası diyalog, İslam ile Hıristiyanlık arasında kullanılan bir tabir değildir. Vatikan’ın kullandığı dinlerarası diyalog tanımlaması daha ziyade Hristiyan kiliselerinin birbirleri arasındaki diyaloğu içermektedir. Elbette dini yapıların, dünyanın ahlaki sorunlarıyla ilgili olarak birbiriyle konuşmaları mümkündür. Bu tür ziyaret ve ilişkileri, mütevazı ve beşeri ilişkilerin ötesine taşımak bizi hakikatten uzaklaştırır” değerlendirmesinde bulundu.
DEAŞ terör örgütüne ilişkin soru üzerine de Görmez, “Biz vicdani sorumluluğumuz gereğince hareket ediyoruz. İslam dünyasında yaşanan gelişmeler neticesinde, sağduyu çağrısında bulunduk. Bu çağrıya bölgemizdeki birçok dini yapı katkı verdi. Büyük çalışma sonucunda İslam alimlerinden müteşekkil bir inisiyatif oluşturarak deklarasyon yayınlamış olduk. İslam’ın barış ve adaleti tesis etmek istediğini hatırlatarak her türlü şiddet ve çatışmanın İslami referansının olamayacağını netlikle ifade ettik” dedi.
Görmez, Kobani'deki gelişmelere yönelik soru üzerine “Konuyu Suriye’den, Irak’tan bağımsız değerlendiremeyiz. Yaşananlar bir bütündür. Bölgedeki istikrarsızlık örgütlerin birbiriyle çatışmasına dönüşmüştür. Şiddeti, terörü ve vahşeti kabul etmek asla mümkün değildir. Bütün bu bölgelerde bir insanlık trajedisi yaşanmaktadır. Biz İslam’ın kesinlikle şiddeti ve vahşeti önermediğini vurgulamaktayız” yanıtını verdi.
Türkiye’de son yıllarda hükümet ile dini azınlıklar arasındaki diyaloğun geliştiğine dikkat çekilerek, Hristiyanların, bölgedeki yüksek tansiyonun olumsuz sonucundan etkilenip etkilenmeyeceği sorusu yöneltilen Görmez, şunları ifade etti:
“Türkiye’de demokratikleşme çerçevesinde yapılan reformlar sonucunda dini yapıların mağduriyetleri giderilmeye çalışılmaktadır. Bizim tavrımız her zaman dini özgürlüklerin önündeki engellerin kalkmasından yanadır. Hiç kimsenin ve hiçbir yapının dinden ve dini anlayışından dolayı mağduriyet yaşaması kabul edilemez. Türkiye’deki toplumsal ve siyasi olgunluk, bölgemizde yaşanan sıcak hadiselerin ülkemize yansımasına fırsat vermeyecektir. Bu açıdan oluşacak her türlü tehdit karşısında toplumun tüm kesimleriyle beraber bizler sağduyuyla karşılık veririz.”
Görmez, İsrailli askerlerin, Mescid-i Aksa’ya postallarıyla girmesi ve Sinagog’a yapılan saldırı gibi hassas olaylara, Vatikan’ın da tepki vermesi gerektiğini belirtti.