03 Kasım 2018, Cumartesi 17:59
Türkiye’de denetimli serbestlik ve adlî kontrol uygulamalarının sayısında baş döndürücü bir artış yaşanıyor.
Af tartışmaları ve siyasî soruşturmaların gündemde olduğu bir dönemde bu artışın arkasında yatan ne?İstanbul’da yaşayan A.T. özel sektör çalışanı. Adının bilinmesini istemiyor. “Adam yaralamaya azmettirme” suçundan yargılanarak 2 yıl 8 ay cezaya çarptırıldığını anlatıyor. Cezası 2017 Aralık ayında onaylanmış. Normal şartlar altında cezaevinde yatması gerekiyor ancak suçu 1 Temmuz 2016 tarihinden önce işlediği için 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çerçevesinde denetimli serbestlik süresi uzatıldığından cezaevine bile girmiyor. Bu yıl Mayıs ayında örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılanmaya başlayan genç bir kadın olan B.B. ise altı ay cezaevinde kaldıktan sonra adli kontrol şartı ile tahliye edilmiş. Onun için denetimli serbestlik adlî bir hükümlüden farklı çünkü ona yöneltilen suçlama siyasi. Bu nedenle adli kontrol ve yurtdışına çıkış yasağı gibi bir kontrol mekanizması ile karşı karşıya. Haftada bir gün 08:00-23:00 arasında karakola giderek imza vermek zorunda. Cezaevi yerine dışarıda olduğu için mutlu olsa da gündelik hayatının adli kontrolden olumsuz etkilendiğini söylüyor. “Tatile gidemiyorum, imza atmaya gittiğim Perşembe günleri hiçbir şey yapamıyorum, işe bile gidemiyorum. Üstelik mahkûmiyet almış biri değilim” diyerek yaşadığının “adı konmamış bir cezalandırma” olduğunu söylüyor.
12 yılda yüzde 350 artış
A.T.ve B.B. Türkiye’de hakkında denetimli serbestlik uygulanan yüzbinlerce kişiden sadece ikisi. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Denetimli Serbestlik Daire Başkanlığı’nın açıkladığı Eylül 2018 istatistiklerine göre Türkiye’de 614 bin 951 kişi hakkında denetimli serbestlik uygulanıyor. 2006 yılında bin 785 olan rakam o dönemden bu yana düzenli olarak artış kaydetti. Denetimli serbestlik 2005 yılında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki kanun ile yürürlüğe girdi. Amacı, “hükümlülerin suç işlemesine neden olan davranışlarının düzeltilerek tekrar suç işlemelerinin önlenmesi, ceza infaz kurumundan salıverilen hükümlülerin takip edilmesi, madde bağımlılarının rehabilitasyonu, hükümlülerin uğradıkları zararın giderilmesi ve bu yolla toplumun korunması.” Ancak uygulama yürürlüğe girdiği günden beri yoğun biçimde tartışılıyor.
Ankara - dw.com
Okunma Sayısı: 8498
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.