Prof. Dr. Ali Çarkoğlu, “Daha çok demokrasi, daha güçsüz bir Türkiye anlamına gelmez” dedi.
Türkiye’de siyasetin ve hürriyetlerin iklimini, Prof. Dr. Ali Çarkoğlu RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na değerlendirdi. Siyaset bilimci Prof. Çarkoğlu, şöyle konuştu: “Önceliğimiz gelecek nesillerin refahı için çalışmak olmalı. Benim tercihim odur. Türkiye’nin dış politikadaki yanlışlarıyla cebelleşmek bizim için seçenek olarak sunulmaması lâzım. Güçlü Türkiye mi, özgürlükler mi diye bir tercih yapmak zorunda kalmamamız lazım. Bu tercih yanlış bir tercih olur. Güçsüz bir Türkiye’yi kim kabul eder? Elbette güçsüz Türkiye’yi kimse istemez. Cumhuriyetin en sorunlu yıllarında, vatan işgal altındayken dahi bu tür bir seçenek ile karşı karşıya olduğumuzda her zaman için insanların refahı tercih edilmiştir diye düşünüyorum.”
Bu mantığı kabul edemeyiz
“2020 yılına geldiğimiz bu günlerde 1920 yılındaymış gibi halet-i ruhiye’ye çekmek hiç anlaşılabilir bir mantık değil” diyen Çarkoğlu, şunları söyledi: “Ekonomiyi ve salgını boşver beka sorunumuz var. Dış politikaya yoğunlaşalım, güçlü Türkiye olalım”... Bu argümanı satmak için, bu argümanı insanlara dayatmak için ancak böyle bir mantık ileri sürülebilir. Bu mantığı kabullenmememiz gerekir. Daha çok demokrasi daha güçsüz bir Türkiye anlamına gelmez.”
2017’den beri demokrasimiz sıfır
Siyaset bilimci Prof. Ersin Kalaycıoğlu, Türkiye’de siyasetin mevcut eksenini ve geleceğini RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na yorumladı. Kalaycıoğlu, “Esas iti- bariyle Türkiye’nin Anayasa’sı olması gerekiyor demokrasiyle uyumlu olan. Ona dayanan kurumları olması gerekiyor. O kurumların kendi başına çalışıyor ve denetlenebiliyor olması gerekiyor. Bugünkü rejim içerisinde kim gelirse gelsin Türkiye’de fazla bir şeyin fark edeceğini düşünmeyenlerdenim. Kişi meselesi de değil, parti meselesi değil. Türkiye’nin 2017 referandumunda kabul edilen değişikliklerle yoluna devam etme şansı yok. Demokrasi olarak sıfır, böyle bir demokrasi yok dünyada. Böyle rejimler var, ama bunların hiçbiri demokrasi olarak çalışmıyor. Demokrasi olarak yolumuza devam edeceksek ve onun erdemi ve nimetleri içinde yaşayacaksak o zaman demokrasinin kurallarının geçerli olduğu şekilde yönetilmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Seçimler âdil, özgür ve demokratik olacak mı?
Kalaycıoğlu muhtemel bir seçimde “Erdoğan’ın olası rakibinin kim olacağına” ilişkin tartışmalar konusunda şu karşılığı verdi: ‘Seçmenin çoğu fikrinin ne olduğunu anlamayıp, sadece kişiler üzerinden de- ğerlendirme yapıyorsa o tabiî ki bir sorun. Kim gelecek meselesi değil, hangi yöntemle iktidar tesis edilecek? Mesele bu. Özgür ve serbest seçimle mi, âdil seçimlerle mi? Yoksa içeriğinin adil olup olmadığı belli olmayan birtakım seçimlerle ve seçim arasındaki süreçte temel demokratik ilkelerin ve demokratik kurumların kullanılmadığı, bunlarla yönetilmediğimiz yapıyla mı devam edeceğiz, yoksa demokratik seçimler ve ondan sonra demokrasinin anayasası ve onun kurumları ile onun hukuk sistemi ile mi devam edeceğiz?”