Anayasa Mahkemesi (AYM), gazeteci yazarlar Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın tahliye edilmelerine karar vermesine rağmen, yerel mahkemeler karara direndi ve tahliyeleri gerçekleştirmedi.
Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Taha Akyol, yerel mahkemelerin gerekçelerinin yerinde olmadığı görüşünde.
“Çünkü ilgili kanunun 50. maddesinde “tebliğ”den de “Resmî Gazete’de yayın”dan da bahsedilmiyor” diyen Akyol, “Resmî Gazete’de yayın” kanunların iptaline ilişkin davalarla ilgilidir; “bireysel başvurular”la karıştırmamak lazım” diye devam ediyor.
Ahval’in haberine göre Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın, AYM’nin bu kararıyla yetkisini aştığını, “temyiz mahkemesi gibi davrandığını” iddiasına değinen Akyol, bu tutumu tutarsız ve ikircikli buluyor.
Zira Bozdağ, İlker Başbuğ aynı şekilde AYM’nin “ihlal” kararı üzerine tahliye edildiğinde AYM’yi ve bireysel başvuru yolunu övmüştü. Akyol, Bozdağ’ın o dönem AYM’nin İlker Başbuğ ile ilgili aldığı kararı “Son zamanlarda attığımız demokratikleşme adımları Türkiye’de önemli değişimlere neden oldu. İşte bireysel başvuru yolunu açmamız bunlardan bir tanesi idi... (7 Mart 2014)” sözleriyle övdüğünü hatırlatıyor ve ekliyor: “Alpay ve Altan hakkındaki AYM kararları da aynı “bireysel başvuru”kararıdır, aynı şekilde delilsiz ve uzun süreli tutuklamaların “insan hakları ihlâli” olduğuna karar verilmiştir. Başbakan Binali Yıldırım dengeli ve olgun bir üslûpla konuştu; doğrusu budur, siyasetin dili böyle olmalıdır.”
Akyol’un dikkat çektiği bir diğer nokta ise, sosyal medyada bir kesimin “Abdullah Gül’ün atadığı hâkimler tahliye kararı verdi” yorumları ve bu yorumlar için, “Nasıl önyargılı, komplo zihniyetli bir toplum olduğumuzun göstergelerinden biridir bu” diyor.
Akyol şöyle sürdürüyor yazısını: “Alpay, Altan ve tutuksuz yargılanan Günay hakkındaki ihlal kararları 11 hâkimin imzasıyla alındı. İçlerinde Ahmet Necdet Sezer’in, Abdullah Gül’ün ve Tayyip Erdoğan’ın atadığı yargıçlar var. Karara muhalefet eden 6 yargıcın da içlerinde yine Sezer’in, Gül’ün ve Erdoğan’ın atadığı yargıçlar var! Kararı okumadan, kararda geçen hukuki kavramlar hakkında bilgi sahibi de olmadan hemen siyasi tavır almak... Önyargılarımızı, sevda ve nefretimizi “bilgi”sanmak...”