"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın soy ağacı Peygamberimize dayanıyor

21 Aralık 2012, Cuma
Rotterdam İslam Üniversitesi (IUR) Rektörü ve Osmanlı Araştırmaları Vakfı (OSAV) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, İstanbul WOW Otel’de düzenlediği basın toplantısı ile, üzerinde 35 yıldır çalıştığı arşiv belgelerini açıkladı. Akgündüz, Bediüzzaman’ın soyunun hem anne, hem de baba tarafından Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (asm) dayandığının belgelerini kamuoyu ile paylaştı.
BEDİÜZZAMAN’IN AYRINTILI BU ŞECERELERİNE NASIL ULAŞTIK?
*Bediüzzaman Hazretlerinin mübarek neslini Osmanlı Arşivleri ve İstanbul Müftülüğünde bulunan Nikabet’ül-Eşrâf belgeleri arasında bulmaya çalıştık. Bitlis ve Hizan’daki nüfus ve tapu kayıtlarını tamamen inceledik. Ancak istediğimiz neticeye ulaşamadık. Daha sonra bir ara Bitlis’in de Musul’a bağlı kaldığını hesaba katarak ve de Osmanlı döneminde mevcut Nakib’ül-Eşrâfların aynen devam ettiğini öğrenerek himmetimizi Irak’a çevirdik. Kıymetli Kardeşim Adnan Budak Beyin de gayretleriyle Üstad’ın şeceresi ile belgeye aylar sonra Üstad’ın dedelerinin mezarlarının bulunduğu Sincar’a bağlı Hıyal Köyü yakınlarında oturan ve çok kıymetli bir tarihçi, araştırmacı ve neseb ilmi mütehassısı olan Dr. Mahmud Said Bey vasıtasıyla ulaşmış olduk.
Bilgilerin temelini oluşturan, ama Osmanlı Arşiv Belgeleri ve özellikle Tapu-Tahrir Kayıtlarıyla teyid edilen bu şecerenin yazılış tarihi 1935’lere varmaktadır. Zira Şecereyi kaleme alan Hamed el-Hiyâlî 1937’de vefat eylemiştir. Şecereyi tasdik eden Nakib’ül-Eşraf ise 1935’de o görevi yürütmektedir.  Bu şecereyi hazırlayan Üstad’ın babası tarafından mensup olduğu Sâdât-ı Hıyâliyyîn aşiretinin reisi Hamed el-Hıyâlî’dir. Bu zat Sâdât-ı Hıyâliyyîn’ın Bu-Hüseyin El-Bekr dalına müntesiptir. Hazırlamış olduğu şecereyi tasdik eden Nakib’ül-Eşrâf Abdülfettah ed Bedreddin, 1935 tarihinde Musul Nakib’ül-Eşrâfıdır.
 
Bediüzzaman’ın soy ağacı Peygamberimize dayanıyor
Rotterdam İslâm Üniversitesi (IUR) Rektörü ve Osmanlı Araştırmaları Vakfı (OSAV) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, İstanbul WOW Otel’de düzenlediği basın toplantısı ile üzerinde 35 yıldır çalıştığı arşiv belgelerini açıkladı. Prof. Dr. Akgündüz, Bediüzzaman’ın soyunun hem anne tarafından hem de baba tarafından Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (asm) dayandığının belgelerini kamuoyu ile paylaştı.
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatta olan bazı talebelerinin ve kalabalık bir basın mensubunun takip ettiği basın toplantısında belgelere nasıl ulaştığını da anlattı. Bu uğurda binlerce kilometre yol katettiğini anlatan Prof. Dr. Akgündüz, Osmanlı Devletinin Peygamberimizin (asm) evlâtlarını tesbit için özel ‘bakanlık’ kurduğunu da hatırlattı.
Ahmet Akgündüz, “Bediüzzaman hem Hasanî; “Şerif” yani babası tarfından Hz. Hasan neslinden ve hem de Hüseynî yani “Seyyid”dir anne tarafından Hz. Hüseyin neslindendir” dedi.
Arşiv belgeleriyle desteklediği konuşmasında Prof. Dr. Akgündüz söyle konuştu:
*İslâmda Âl-i Beyt, sâdât, Ehl-i Beyt ve benzeri tabirlerle anılan “evlâd-ı Resûl”e özel bir önem verilmiştir. Bunların zekât almasının yasak olması, devlet hazinesinden belli bir paya istihkakları bulunması sebebiyle, tarih boyunca Müslüman devlet adamlarının seyyidler ve şerifler denilen insanlara özel hürmet ve alâka göstermeleri, bu meseleyi daha da önemli kılmıştır. Hz. Ali ve Fatıma’nın çocuklarından olan Hz. Hasan’ın soyundan gelenler şerîf, Hz. Hüseyin’in soyundan gelenler ise seyyid olarak anılmışlardır.
*”Evlâd-ı Resul” olan bu kıymetli insanlara Osmanlı Devletinde de hürmet gösterilmiştir. Ayrıca onlara ait işleri görmek için vazifeli memûrlar ve başlarına da “bakan” statüsündeki “nakîb’ül-eşraf” tâyin edilmiştir. “Nakîb-ül-eşraf” adı verilen bu görevli, Peygamber Efendimizin (asm) torunlarının işlerine bakar, neseblerini kaydeder, doğumlarını ve vefâtlarını deftere geçirir, haklarını korurdu.

BABA TARAFINDAN BEDİÜZZAMAN’IN DEDELERİ

*Bütün ayrıntılarıyla baba tarafından şerîf olduğu ortaya çıkan ve ancak anne tarafından seyyid olan Abdülkadir-i Geylani Hazretlerinin nesli bizim için önem arz etmektedir. Zira Bediüzzaman Hazretleri baba tarafından onun torunudur. Âl-i Geylani diye bilinen bu aile, 1920 yılında Irakta başbakan olan Seyyid Abdurrahman Nakîb Geylani’nin de kökleridir. Değişik zaman ve vesilelerle İslâm dünyasının her tarafına dağılan seyyidlerin Güneydoğu Anadolu bölgesine de gelip yerleştikleri görülmektedir. Bölgedeki seyyidlerin göçlerinin Bağdat’tan gerçekleştiği ve bunun orada yaşayan bir hükümdarın yaptığı zulümlerden kaynaklandığı, Güneydoğu Anadolu’da halk arasında yaygın bir kanaattir.
*Abdülkadir-i Geylani’nin bu kahraman evlâdı Seyyid Abdülaziz, Haçlı Seferlerine karşı Selâhaddin Eyyubî ile birlikte Askalan şehrinin fethine katılmış ve daha sonra Bağdad’daki idarecilerin zulmüne maruz kalınca, Musul’un kuzeyinde yer alan Sincar bölgesine ve burada da Hıyâl Köyüne hicret etmiştir. Diğer kardeşi Seyyid Abdürezzak’ın torunlarının da Ard’ul-Hıyâl da denilen Sincar bölgesine yerleştiği nakledilmektedir. Nitekim Hıyâl harabeleri arasında hem Seyyid Abdülkadir Geylanî’nin makamı ve hem de Seyyid Abdülaziz’in kabri bulunmaktadır. Bu arada bir ara Hıyâl ve çevresine Yezidîler musallat olup Müslümanlara zulm edince, Abdülkadir-i Geylani’nin torunları, çevreye dağılmışlar ve Bitlis’e kadar uzanmışlardır.

BEDİÜZZAMAN’IN ANNE TARAFINDAN ŞECERESİ

*Resulullah Efendimizin soyu, Hazret-i Hasan ve kardeşi Hazret-i Hüseyin’in çocukları ile devam etmiştir.
İmam Musa Kâzım, Sâdât- Hüseyniyye’nin ana unsur bu zattır (745 - 799) Sekiz çocuğu olmuştur. Sekizinci İmam olan Ali er-Rıza ve kızları Fatıma ile Hacer tanınmış çocuklarıdır. Bu zatın neslinden gelen Seyyidlere Sâdât-ı Museviyyûn denilmektedir. Başta Irak olmak üzere Musul ve çevresinde (bu arada Doğu ve Guneydoğu Anadolu’da) çok sayıda bu nesilden gelen aşiretler mevcuttur. Üstad Bediüzzaman’ın annesinin nesli bu aşiretlerden Hadîdiyyîn Sâdâtı arasında yer almaktadır.


KÜRT OLMASI SEYYİDLİĞİNE MANİ DEĞİLDİR

*Bediüzzaman maddeten, yani neseben de Ehl-i Beyttendir. Onun, geniş kesimlere aşikâr olarak ifade etmediği ve eserlerinde açık açık belirtmediği bu hususu bütün bütün de gizlemediğini, hususî sohbetlerinde talebelerine söylemekten çekinmediğini de görüyoruz. Mektûbât’ın büyük bir kısmının yazılmasına vesile olan, vefatına kadar Risale-i Nur’a büyük bir ihlâs ve sadakatla hizmet eden merhum Albay Hulusi Yahyagil’e, ziyaretlerinin bir defasında, “Kardeşim, sen de ben de sâdâttanız (seyyidlerdeniz.)” dediğini görüyoruz.  Emirdağlı Mehmet Çalışkan’ın anlattığına göre, Osman Çalışkan’ı yanına çağırır ve “Kardeşim ben hem Hasenîyim, hem de Hüseynîyim… Ahmed Feyzînin bütün söylediklerini kabul ediyorum. Haydi git!” der. Evet, Bediüzzaman’ın Kürt olması seyyidliğine engel değildir. Doğuda öyle aşiretler vardır ki Kürt oldukları halde bütünüyle seyyiddirler. Çünkü nesiller fetihler, göçler, farklı evlilikler dolayısıyla zamanla dünyanın değişik yerlerine dağılmış, karışmışlardır.

FARUK ÇAKIR - ERHAN AKKAYA-İSTANBUL
Okunma Sayısı: 8612
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail Cebecili

    24.12.2012 00:00:00

    Akgündüz Hoca takdire şayan önemli bir çalışma yapmış. Ama, bu çalışmanın takdimi bir klik mantığı ve görüntüsü ile zayıf şekilde gerçekleşmiştir. Abdullah Yeğin Abi’nin sözlerinde bu husus gizlidir. Soru soran arkadaşlar da işi propagandaya ve yanlış mecralara çeker tavır takınmışlardır. Yeni Asya’nın konuya ve esere sahip çıkıp yayınlaması, tebrik ve takdirle söylemeliyim ki, Bediüzzaman’a ve Risale-i Nur’a sahiplenmedeki sadakatini göstermektedir.

  • Sezai Mumcu

    21.12.2012 00:00:00

    Kesinlige yakin bir ihtimalle bilip inandigimiz Üstad’in seyyidlik hususunu Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ve ekibininin ortaya cikardigi resmi belgeler ve deliller tasdik etti, tebrik ederiz.

  • demokrat

    21.12.2012 00:00:00

    Bediüzzaman,Bediüzzamandır.Soy,nesep önemlidir;ehl-i beyt çok çok önemlidir.Ancahk Üstadımız verdiği mesajlarla çağlar ötesine geçmiştir zaten.Hepimiz Peygamberimizi zaten kendimizden fazla severek ehl-i beytten değil miyiz?Bu araştırma önemlidir;kabul.Ancak en önemlisi Risale-Nur’u okuyan tüm Nurcuların Üstad’ı tüm eserleriyle bir bütün olarak anlaması ve bu şekilde hayata geçirebilmeleri -bana göre-birçok konudan önemlidir.Ahmet Bey’e yaptığı bu derin ilmi çalışmalarından dolayı ben deteşekkür ediyorum.Selam ve dua ile...

  • Alican

    21.12.2012 00:00:00

    Mühim bir hakikati ilim lisaniyle isbat eden Sn Prof. Akgündüz’ü tebrik ediyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı