"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman hangi konu için “haysiyet-i milliyetimize yakışmaz” dedi?

13 Ekim 2014, Pazartesi 15:44
Mânevî değerlerin temelinden sarsıldığı asrımızda, aile kurumu da bundan nasibini almaktadır. Bediüzzaman Said Nursi, Hanımlar Rehberi isimli eserinde boşanmayı “haysiyet-i milliyetimize yakışmaz” nitelendiriyor. Yasemin Güleçyüz yazdı..

Aile bağları

Aile, Hz. Âdem (as) ve Hz. Havva’dan günümüze dünyanın en köklü kurumudur. Aile bağları bütün semavî dinlerde ölümün bile ayıramayacağı kadar kuvvetli görülmüştür.
Mânevî değerlerin temelinden sarsıldığı asrımızda, aile kurumu da bundan nasibini almaktadır. Evlilik kurumu zedelenmekte, boşanmalar, gayr-i meşrû ilişkiler, sokak çocukları, aile içi şiddet, özgürlük adı altında sorumsuz hayat tarzları sosyal hayatta büyük bir kargaşaya yol açmaktadır. Evliliği maddî bir ortaklık olarak gören çoğu Batı ülkesinde kısa süreli anlaşmalar tarzında “sözleşmeli evlilikler” hızla yayılmaktadır.
Ahlâkî bir zemine oturmadığı için hırs, açgözlülük, kendini beğenme, ırkçılık, hazcılık gibi hastalıkları yaygınlaştıran “modern” hayat tarzı doğum yeri ve beşiği olan Batı dünyasına mutluluk getirmedi. Bu yüzden çağdaş hayat adı altında modellediğimiz Batı dünyası günümüzde Kilise-Hükümet işbirliği ile yeni aile politikaları üretmekte, boşanmayı zorlaştırıcı hukukî kurallar getirmekte, ailenin geleceği için yatırımlar yapmaktadır...
Bizde de aile üzerine olan problemler giderek artıyor. Bediüzzaman Said Nursî’nin “haysiyet-i milliyetimize yakışmaz” 1 dediği boşanma oranları Batı ile kıyaslandığında hayli düşük olsa da, gidişat aile yapımızın geleceği açısından alarm sinyalleri veriyor.
Aile içi şiddet haberleri ve iletişim problemleri gazetelerin 3. sayfalarını ve televizyonların ana haber bültenlerini dolduruyor.
Bugün ülkemizde aile üzerine çalışmalar yapan sosyolog ve psikologların söylediği bir gerçek var: Birbirlerine aşkla bağlandıklarını söyleyerek evlenen, evlerini son model eşyalarla donatan gençler, problemlerine çözüm üretemiyor, evlendikten çok kısa bir zaman sonra soluğu mahkemede alıyorlar. Ailede güvenin, saygının, muhabbetin ne şekilde ve nasıl tesis edilmesi gerektiğini bilmiyorlar. Televizyon dizileri ve sinemanın etkisiyle cinselliğe indirgenmiş  bir aşk anlayışı ne yazıktır ki yaygınlaşmış durumda. TV dizileri, sinema ve aşk romanlarının romantik büyüsüne kapılan gençler, medyanın etkisiyle evliliklerini çok zayıf ve kırılgan temeller üzerine kuruyor, kısa süre sonra da boşanıyorlar.
Evliliği kurtarmak için; “Mutlu evliliğin sırları, boşanmayı durdurmanın yolları, evliliği kurtarmanın ipuçları” gibi en çok satanlar listesindeki kitaplar ve Internet sitelerindeki rehberlik yazıları yetmiyor. Zira bu tür kaynaklarda manevî temeller göz ardı ediliyor. Manevî, ruhsal, kalbî olan problemler görmezden geliniyor.
Peki, fıtratın bir gereği olan evlilikleri korumak nasıl mümkündür?
Eşler birbirlerine nasıl daha çok sevgi ve saygıyla yaklaşabilirler?
Eşler arasındaki saygı, sevgi ve şefkat nasıl devam ettirilebilir?
Ailenin televizyon, sinema, gazeteler ve Internet vasıtasıyla gittikçe yozlaştırılmaya çalıştığı çağımızda eşler arasında sağlıklı bir iletişim nasıl gerçekleşir?
Bu ve benzeri soruların doğru cevaplarını, ancak inanç ve kültür kaynaklarımızda bulabiliriz.

Ailenin yeniden yapılandırılması

Öncelikle şunu ifade etmemiz gerekir ki, dinimiz, “nikâh” birlikteliğine büyük önem vermektedir. Âyet ve hadislerde evliliği teşvik etmektedir. Kur’ân’ın deyimiyle “ülfet ve ünsiyet” hikmeti üzerine kurulan bu birlikteliğin nezaket, affedicilik, sabır ve paylaşım esaslarına dayandırılması zorunludur. Karşılıklı sevgi ve ilgi ile devam ettirilecek olan bu beraberliğin; birbirini ihmal etmek, tenkit ve dedikodularla zindana çevrilmemesi gerekir.
Eşlerin şevklerini, aşklarını, hayretlerini paylaşmaları, sevinçte ve hüzünde birbirine ortak olmaları şeklindeki bir paylaşımda lezzetler artacak; kederler ise paylaşıldığı için hafifleyip azalacak; belki de yok olacaktır.
Boşanmalarda etkin bir faktör olmaya başlayan internet arkadaşlığı gibi “sanal” değil  gerçek, ebede uzanan bir paylaşımdır bu.
“Kalbe mukabil bir kalb”2 formülüyle kurulan ailelerde gerçek anlamda sevgi ve şevk vardır.  Bu sevgi “Ebedî arkadaşlık” anlayışıyla şekillendiğinde “Her insanın küçük bir dünyası, belki küçük bir cenneti kendi hanesidir” hakikati gerçekleşir.

Ebedî beraberlik

İnançlı insanlar için aile hayatı geçici bir beraberlik değil, sonsuzluk âlemlerinde de devam edecek bir birlikteliktir. Kur’ân ve hadislerde bütün inananlara; aile bütünlüğünü bozucu, güven, sadakat, fedakârlık, hürmet, muhabbet duygularını zedeleyici her türlü davranıştan sakındırıcı bir yol tavsiye edilir...
Anne-baba-çocuklar-kardeşler-akrabalar arası iletişim hep bu rota üzerine tesis edilir... Eşler sadece bu dünyada değil, ahiret âlemlerinde de birbirlerinin ebedî hayat arkadaşlarıdır. Boşanma, Allah’ın hiç hoşlanmadığı bir helâl olarak sunulur bütün inananlara. 3
Anne ve babamız sadece bu dünyada değil, ahirette de ebeveynimizdir.
Onlara “Of!” bile dememek, yardımlarına her daim koşmak bizler için önemli bir vazifedir.
Bediüzzaman “Aile hayatının hayatı samîmî, ciddî, vefâdarâne hürmet, hakikî şefkat, fedakârane merhamettir” der. 4
Hakikî hürmet, samîmî şefkat ve merhamet ise ancak ve ancak ebedî beraberlik fikriyle olabilir. Ahiret inancı olmazsa aile içi iletişimde merhamet göstermelik olur, hürmet yapmacıklaşır, menfaatler de araya girince mü’minin dünyadaki cenneti olan aile hayatı adeta cehenneme döner...
Gerçekten de ahirete iman, insanın şahsî ve sosyal hayatını bir düzen altına alır. Öncelikle kişinin iç dünyasında daimî bir huzur ve mutluluk kaynağı oluşturur. Sonra kişinin ailesine, akrabalarına, komşularına, çevresine bakış açısı değişir; insanı bütünleştirici, kucaklayıcı, himaye edici bir duruşa yöneltir.
Öldükten sonra diriltilip hesaba çekileceğine inanan bir insan, başkalarına, hele de aile fertlerine haksızlık yapabilir mi? Aile hayatındaki saygı, sevgi, şefkat duygularını zedeleyecek hareketlerde bulunabilir mi? Mümkün değil. Farz-ı muhal, bir anlık öfke ya da menfaat hislerine kapılıp hatalı davransa bile, en kısa zamanda hatasını fark edip, olabildiğince tamir yoluna gider... Bilir ki, hayat yolculuğunda alınacak daha çok yol, varılacak daha çok menzil var...
Bilir ki, Allah “Kul hakkı ile karşıma gelmeyin!” buyurmuştur...
Aile içi şiddet olaylarının gün geçtikçe yaygınlaşıp, bu fırtınadan dedelerin, ninelerin, anne-baba ve çocukların, eşlerin, akrabaların, komşuların... zarar görmesinde Allah ve ahiret inançlarındaki zayıflamanın etkisi çok iyi tahlil edilmeli.

Üçlü saç ayağı: Güven-saygı-sevgi

Bütün insanî ilişkilerde dengenin vazgeçilmez bir üçlüsüdür bu formül.
Eşler arası iletişimde ise mutluluğun sigortası hükmündedir. Eşler karşılıklı olarak birbirlerine güven duymalıdırlar ki, karşılıklı hürmet ve muhabbetleri devam edebilsin. Eşlerin birbirlerine güveni sarsıldığında, saygı ve sevgi duygularının da kırılması mukadderdir.
Ve kırılan şeyler manevî ise tamiri çok zordur. Bediüzzaman’ın ailede ebedî mutluluğun formülünü sıralarken “emniyet”i yani güveni “hürmet ve muhabbet”ten öne alması bu açıdan ilginçtir.
Eşlerin birbirlerine güven, saygı ve sevgilerini sarsacak davranışlardan kaçınmaları gerekir.
Aksi takdirde, sosyal hayatta adeta kokuşmuş bir yara hükmünde olan “aldatılan eşler” gerçeği kaçınılmaz hale gelir.
Hanımlar Rehberi’ndeki ifadeyle “terbiye-i medeniye,” şimdilerdeki ifadeyle ise “modern ve çağdaş yaşam” aile hayatını “hayvancasına geçici bir beraberlik-ebedî bir ayrılık”  kısır döngüsüne hapseder. (5)

Dünyadaki cennet: Aile hayatı

Evlilik kurumu çekirdeği dünyada atılıp, meyveleri ebedî âlemlerde toplanacak olan bir beraberliktir.
Nikâh bu çerçevede eşlerin birbirlerine ve Rablerine “ebedî hayat arkadaşı olmak üzere” verdikleri bir sözdür. Sözleşmedir, bağdır, akittir, sorumluluktur, mesuliyettir. “Beraberliğimiz için imzaya gerek yok!” sözünden  öte anlamlar taşır.

Eşim en iyi arkadaşımdır

Bütün arkadaşlıklarda güven, hürmet ve sevgi önemlidir. Dostumuzu darıltmamak, kıskandırmamak asıldır. Bu arkadaşımız eğer ebedî dostumuz eşimizse, daha da özen ister.
Kadın için eşinden başkasının nazarlarını çekecek, eşinden başkasına cazip görünecek güzelliklerini sergilemesi, teşhir etmesi ebedî arkadaşlık ve dostluk inancını zedeleyecek bir tavırdır. Bu konuda dikkatli olunup imandan gelen “ebedî arkadaşlık-dostluk bağına” ihtimam gösterilmelidir. Kadın güzelliklerini sadece eşinin nazarına “tahsis” etmeli, muhabbetini ona “hasretme”lidir. Bu davranış modelini benimsemek  imandan kaynaklandığı gibi, aynı zamanda insaniyetin de bir gereğidir. Aksi takdirde beraberlikte kadının ruh ve beden sağlığı açısından kaybettikleri, kazandıklarından fazla olur.
“Modern yaşam” ise eşler arası bağı sadece dünya hayatı ile sınırlandırır. Bilhassa kadın ihtiyarlayıp çirkinleştiğinde, erkek açısından bu birliktelik resmiyette, kâğıt üzerinde devam etse de hakikatte duygusal anlamda biter. Materyalist felsefeden beslenen romanlar, hikâyeler, tiyatrolar, şarkılar, sinemalar, klipler, diziler, videolar, gazeteler, dergilerde, bu duygusal kopuşun sayısız örneklerini görmek mümkündür.
Erkek karısının güzelliklerini, başkalarının nazarına sunmasından hoşlanmaz. Küser, kıskanır... Kadın da eşinin bu hassasiyetine özen göstermeli, açık saçıklıkla aile hayatını zehirlememelidir.
“Ebedî hayat arkadaşlığı” kavramını  zedelemeyecek bir tavır sergilemek  önemlidir.

Ailede şefkat ve merhamet

Şefkat, karşılık beklemeyen sevgidir. Şefkat şefkati doğurur. Bu duyguya sahip kişi bilerek kötülük yapmaz. Sıcak kalpli insanlar, aynı zamanda bağışlayıcı da olur, affetmeyi başarırlar. Şefkatli kişilerin iyi eş olmaları daha kolaydır.

Evlilik emek ister

Medya vasıtalarının çeşitlenip yaygınlaşarak dünyayı adeta bir köy haline çevirmesi, aile kurumunu olumlu yönleri yanında olumsuz olarak da etkilemektedir. Daha çok “eğitim” vasıtası olarak kullanılması gerekirken “eğlence ve sefahet” için kullanılan televizyon, internet gibi teknoloji harikaları çoğu evde “hâkimiyet”ini kurmuş durumdadır.
Diziler, reklâmlar, filmler, klipler... Ardı ardına cazip ve aklı uyuşturan sesler, görüntüler, internet özel sohbet ortamları aile fertlerini en küçükten büyüğe etkilemekte, çoğu zaman da hazlarının esiri durumuna getirmektedir.
Böyle bir ortamda eşlerin birbirlerine ve çocuklarına özel  zamanlar, sohbet ortamları, kitap okuma saatleri ayırmaları önemli. Bu “sanal-hayalî” ortamlardan çok daha sağlıklı bir atmosferi aile ortamına taşıyacaktır...
Bu zaman dilimleri evi “otel” olmaktan çıkarıp “yuva” yapan özel  anlardır.

Eşler arası iletişim

Kadın da erkek de ailede dengeli sağlıklı bir ortamın oluşmasında karşılıklı olarak ellerinden gelen çabayı sarf etmeli, “Ben” yerine “Biz” bilincini oluşturmalıdırlar.
Peygamberimizin (asm) aile yaşantısına ait hadisi de bu ölçüleri verir.
Kızı Hz. Fatma’yı evlendirirken ona verdiği şu öğüt aslında evlilik yaşantısında eşler arası iletişimle ilgili bütün dertlere de derman niteliğindedir: “Kızım, sen Ali’ye cariye ol ki, o da sana köle olsun!”

İffet, sadakat, emniyet

Cinsellikte sınır tanımamak tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de ahlâkî değerlere karşı yürütülen bir saldırıdır. Bu taarruzda insanın yaratılışa yerleştirilmiş ve sınır konulmamış olan “kuvve”ler kullanılmakta. Bunlardan biri de kuvve-i şeheviyedir.
İşte “İnsaniyet-i kübra” olan İslâmiyet bu duyguyu iffetle sınırlandırmış, kadın olsun erkek olsun inananlara iffeti tavsiye etmiştir.

ÇÖZÜM TAVSİYELERİ

1. Evlilik-Aile Okulları
Batı dünyasında genelde kilise destekli sivil toplum kuruluşlarının organize ettiği eğitim programlarını ülkemizde de görmek mümkündür.
Genellikle mahalli yönetimlerin, belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının uzmanlar ve akademisyenler eşliğinde düzenlediği bu çalışmalar, bilinçli eş ve ebeveynler yetiştirme amaçlıdır. Daha da yaygınlaştırılmalı ve müfredatları zenginleştirilmelidir.

Aile Okullarındaki müfredat programlarında özellikle
Şefkat ve merhamet  duygularını harekete geçirici ve geliştirici yayınlarla desteklenen “merhamet” dersleri
İnternet ve medyayı bilinçli kullanmak üzerine “Medya - okuryazarlığı” dersleri mutlaka yer  almalıdır.
Medyada yer alan haberlere göre yaklaşık on yıldır birçok gelişmiş ülkede hayırseverlik okullarında şefkat ve yardımseverlik üzerine eğitim verilmektedir.
ABD’de hapishanelerde mahkûmlara merhamet ve şefkat duygularını geliştirmek  için  özel eğitimler verilmektedir. Acı çeken insanların yer aldığı filmler seyrettirip “Onun yerinde olmak ister miydin?” sorularıyla empati kurulmaya çalışılmaktadır. 

2. DİB Aile İrşat Büroları
Diyanet İşleri Başkanlığında (DİB) halen uygulanmakta olan “Alo Fetva” hattına gelen ailevî problemlerle  ilgili sorular bu konudaki yaramızın derinliğini göstermesi açısından ibretlidir. DİB’na bağlı olarak faaliyet gösteren Aile İrşad Bürolarının çalışmaları sayı ve kalite açısından daha da yoğunlaştırılmalıdır. Ailevî problemlerin çözümünde bu çalışmalar önemlidir.
Sahasında uzman psikolog, İlahiyatçı akademisyen ve psikiyatristlerin DİB organizesiyle “halka ve din görevlilerine” yönelik programları arttırılmalı ve geliştirilmelidir.
Ailevî problemlerin çözümünde danışılan kişiler arasında vaiz ve vaizelerin ön sıralarda olduğu unutulmamalıdır.

3. Filmler, Diziler, Cep  kitapları...
Uzmanların danışmanlığında; ailede sabır, sadakat, hürmet, muhabbet, fedakârlık hislerini ön plana çıkaran TV dizileri, filmler, küçük cep kitapları gibi farklı yayın türleri üzerinde çalışılmalıdır.

4. İnterneti bilinçli kullanmak
Pek çok sosyal problemin yanında boşanma oranları üzerinde de etkili bir faktör olmaya başlayan İnterneti  ve medyayı bilinçli bir şekilde kullanma noktasında halk, “aile okulları” ve “TV’de özel programlarla” daha özenli bilgilendirilmelidir. Sözgelimi trafik, sigara gibi konularda halen uygulanmakta olan “kamu spotları” ailevî konularda da gündeme gelmelidir.
MEB’de uygulanmaya başlayan “Medya Okuryazarlığı” dersleri bu açıdan da önemli bir adımdır.

5. Aile Hakemliği Sistemi
“Aile hakemliği sistemi” olarak tanımlayabileceğimiz ve bir örneğini şu anda Denizli Belediyesinin gerçekleştirdiği, aslında kaynağınıKur’ân ve Sünnetten alan uygulama üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. 6
Boşanma kararı alan çiftlere mahkemede dâvâ açmadan önce son bir kez daha fırsat oluşturmak maksadıyla “güvenilir, çevresinde sözü geçen ve dinlenen, sır saklayan akil kişilerden” teşekkül eden bir heyet her iki tarafın da sıkıntılarını dinleyip, çözüm önerileri  getirir.
Çiftler bu heyetin çözümlerine göre kararlarını tekrar gözden geçirme imkânı bulurlar.
Aile problemlerinde hakem tayin etme formülü; Peygamberimizin (asm) bizzat uyguladığı ve Nisa Sûresinde7 mü’minlere tavsiye edilen bir çözümdür. Yakın bir  zamana kadar da ailelerin kendi çevreleri içinde uyguladıkları pratik bir çözümdür.
Ülkemizde aile bütünlüğünü tehdit eden problemler konusunda toplumun her kesiminden fikirler alınarak “kapsamlı eylem plânları” oluşturulmalıdır.
Unutmayalım ki, bu tür çalışmalar insana yatırımdır. İnsana yatırım yapmak da sağlıklı bir istikbalin teminatıdır...
(30-31 Mart 2012’de Diyarbakır Dicle Üniversitesinin düzenlemiş olduğu Boşanma Çalıştayına sunulan tebliğimdir. Çalıştaydaki bütün tebliğler akabinde aynı isimle kitaplaştırılmıştır.)

Kaynakça:
1. Bediüzzaman Said Nursî, Hanımlar Rehberi.
2. Bediüzzaman Said Nursî, İşaratül İcaz.
3. “Allah’ın helâl kıldıkları arasında en sevmediği şey boşanmadır” (Hadis; Ebu Davud)
4. Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, s. 167.
5. Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, s. 201.
6. Yeni Asya, 22 Şubat 2012.
7. “Eğer aralarının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar düzeltmek isterlerse, Allah aralarını bulmaya onları muvaffak kılar. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir ve her şeyden haberi olandır.”  (Nisa Sûresi, 35.)

Okunma Sayısı: 3478
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı