Bediüzzaman Said Nursî, zaman zaman meydana gelen 'depremler'le ilgili olarak Risale-i Nur'un değişik yerlerinde izah ve açıklamalarda bulunmuştur.
Sözler isimli eserinin "On Dördüncü Sözün Zeyli" kısmında "küre-i arz (dünya), hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor, bâzan da titriyor... Kadîr-i Mutlak, hikmetinin muktezâsıyla, zâhir esbâbı tasarrufâtına perde ediyor. Zelzeleyi irâde ettiği vakit, bâzan da bir mâdeni harekete emredip, ateşlendiriyor. Haydi mâdenî inkılâbât dahi olsa, yine emir ve hikmet-i İlâhî ile olur; başka olamaz" diyerek depremlerin ancak "Allah'ın emir ve iradesiyle olduğunu" ifade eden Bediüzzaman, "Zelzele gibi vâkıalar olan şu hâdisât-ı kevniye, tesadüf oyuncağı değiller" demektedir.
Musibetleri aynı zamanda "İlâhî birer ihtar ve ikaz" olarak da yorumlamak gerektiğini ifade eden Bediüzzaman, insanoğlunun işlediği hataların bir kısmının 'yerkabuğu' gibi büyük unsurları hiddete getirecek kadar geniş bir isyan olduğunu ise şöyle ifade ediyor:
"Mâdem bir kısım hatâlar, unsurları ve arzı hiddete getirecek derecede bir şümûllü isyandır ve çok mahlûkatın hukukuna bir tahkirli tecavüzdür. Elbette o cinâyetin fevkalâde çirkinliğini göstermek için, koca bir unsura [mesela yer kabuğuna], küllî vazifesi içinde 'Onları terbiye et' diye emir verilmesi ayn-ı hikmettir ve adâlettir ve mazlumlara ayn-ı rahmettir." (On Dördüncü Sözün Zeyli)