Basın Konseyi'nden yapılan açıklamada, "Aladağ faciasından birkaç saat sonra, sabaha karşı, yine Sulh Ceza Mahkemesi'nce alınan kararla medyada halkın haber almasının önünü kesen 'yayın yasakları' kabul edilemez. Türkiye'yi yönetenlerin sorumluluğunun örtbas edilmesi değil, gerçeklerin ortaya çıkarılması asıldır" denildi.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Basın Konseyi olarak yayın yasaklarını yine protesto ediyoruz. Yayın yasakları sansüre dönüştü. Adana'da, Özel Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Orta Öğretim Kız Öğrenci Yurdu'nda çıkan yangındaki kaybımızın acısı tarifsizdir, ölçüsüzdür. Bir türlü denetlenemeyen özel yurtlarda yaşanan facia, ne yazık ki bir ilk de değildi. Geçen yıl da aynı tarihte benzer bir başka kurumda çıkan yangında çocuklarımızı kaybettik.
Öncelikle, bu facialara yol açan nedenlerin ortaya çıkmasını, aydınlatılmasını ve sorumlularının yargı önünde hesap vermelerinin sağlanmasını istiyoruz.
Aladağ faciasından birkaç saat sonra, sabaha karşı, yine Sulh Ceza Mahkemesi'nce alınan kararla medyada halkın haber almasının önünü kesen "yayın yasakları" kabul edilemez. Türkiye'yi yönetenlerin sorumluluğunun örtbas edilmesi değil, gerçeklerin ortaya çıkarılması asıldır. Yayın yasaklarını yine protesto ediyoruz.
Kamuoyunun bilgi alma hakkının önlenmesine yol açan bu tür kararlar, sansür mekanizmasının her bir örnekte yaşamımızı kuşattığı anlamını taşır ki demokratik kurallar içinde yapılanları kabul etmemiz mümkün değildir. Bu tür mekanizmalarla, haber alma hakkının engellenmemesi şarttır. Önemli olan, faciaların tekrarlanmasını önleyici tedbirlerin ivedilikle alınması, sorumluların korunmaması, yanlışlardan bir an önce dönülmesidir. Basın Konseyi olarak, kayıplarımıza rahmet, kederli ailelerine sabırlar diliyoruz.
DHA