Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, AKP ve muhafazakâr çevrelere yönelik eleştirilerini sürdürüyor. Dilipak, AKP’nin kendi tabanıyla da, toplumun diğer kesimleri ile de olan bağlantılarının çöktüğünü söyledi.
Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, AKP ve muhafazakâr çevrelere yönelik eleştirilerini sürdürüyor.
“Yiyici, tufeyli bir iş adamı tipi türetildi” diyen Dilipak, Akit’te yayınlanan (27 Nisan 2019) yazısında “Bu yamyamlar yiyecek bir şey bulamazlarsa birbirlerini yerler” dedi.
“Gerçeklerle yüzleşmek” başlıklı yazısının bir bölümünde Dilipak şunları kaydetti:
“Şu kaygı giderek yaygınlaşıyor: “Paralel devlet”ten kaçarken, paralel “paralel parti” çıktı ortaya. Hani şu AK Parti içindeki AKP’liler. Onlar da İslâmî değerleri öne çıkartanlardan şikâyetçi. AK Partinin kendi tabanıyla da, toplumun diğer kesimleri ile de olan bağlantıları çöktü. Birileri din, tarih, gelenek, çıkar ilişkileri üzerinden siyaseti meta haline getirmeye çalışıyor sanki. Ve de yiyici, tufeyli bir iş adamı tipi türetildi. Bu yamyamlar yiyecek bir şey bulamazlarsa birbirlerini yerler. Sermaye, siyaset ve bürokrasi arasında “Win win” düzeni, çıkara dayalı bir “Şeytan üçgeni” oluşturur. Siyasette ve piyasada bir kara deliğe dönüşür bu üçgen ve sonunda kendi içine çöker.
“Birileri çıkıp siyaset adına medyayı böyle paspas haline getirmemeli. Dini metalaştırmamalı. Cemaati çıkar ilişkilerine alet etmemeli. STK’ları arka bahçelerine dönüştürmemeli.
BÇG ile zımni ittifakın da şekli yeniden gözden geçirilmeli. Başörtülü hanımların topluca anıtkabir ziyareti ile bu işler sürdürülemez. FETÖ ile mücadelede ve devam eden yargı sürecinin yeniden gözden geçirilmesi gerek.
Cumhurbaşkanlığı sistemi bu şekilde sürdürülemez. Politika kurullarında dağ fare doğurdu. Hani bakanlıklar icracı olacaktı. Hiyerarşi büyük yara aldı... Basın her yönü ile felaket. Mevcut radyo, TV, gazete dibe vurdu. Tirajları hayali. İnternet medyası başka bir âlem. Sosyal medya trollere teslim. Medya “sahibinin sesi” oldu, inandırıcılığını ve ciddiyetini kaybetti. STK’larla, vakıflarla, odalarla ilişkilerin gözden geçirilmesi gerek. Üniversitelerin hali yürekler acısı. Bazı şeyler için çok geç kalındı. Böyle devam ederse, dibe vurmak kaçınılmaz.”