AKP içerisinden referandum sonuçlarına yönelik analizler yapılmaya başlandı. Partili bazı isimler özellikle KHK’lılarla ilgili hükümetin atmakta geç kaldığı bazı adımların faturasının da referandum sandığında kesildiği görüşünde.
AKP içerisinden referandum sonuçlarına yönelik analizler yapılmaya başlandı.
Alınan sonuçla ilgili olarak ‘KHK faturası’, ‘memurun endişesi’, ‘kullanılan dil’, ‘Suriyeli tepkisi’, ‘FETÖ etkisi’ gibi farklı başlıklar altında yapılan analizler var. Partideki ortak görüş ise şu: Anlamamız gereken iki yüzde var, yüzde 51,4 ile evet ve yüzde 48,6. 16 Nisan referandumundan sonra AKP’de istişare süreci başladı. İl başkanları, belediye başkanları, MYK, MKYK gibi partinin üst düzey kurullarında istişareler yapılıyor. Partide bazı birimler ayrı ayrı raporlar hazırlıyor. Partinin Meclis yönetiminde görev alan bir isim, hükümetin atmakta geç kaldığı bazı adımların faturasının da referandum sandığında kesildiği görüşünde. Bu isim, bunlardan birinin, OHAL döneminde Kamu Hükmünde Kararname’lerle (KHK) görevlerinden uzaklaştırılanlar ile ilgili itirazlara bakacak olan komisyonun kurulmasındaki gecikme olduğunu söyledi: “Komisyon kurulacak dedik, söylediğimiz zamanda kurmadık. Bu komisyon hepsini değil, ama bir kısım itirazı inceleyip sonuca bağlamalıydı. Buna FETÖ etkisini de dahil ettiğinizde, bir iki puan gitti” Doğu Anadolu bölgesinden bir milletvekili de bu tesbiti destekliyor: “KHK’lar ile 200 bin kişinin kamu ile ilişiği kesilmiş. Bunları ailelerini hesap ederek dört ile çarpsanız 800 bin. Eşini, dostunu katsanız, 1 milyon hayır tarafına geçti. 1 milyon evet’ten gitti diye bakacağımız bir kesim bu.”
Memurlar endişeli
Cumhurbaşkanlığına yakın bir isim, kamu ile ilişiği kesilenlere yönelik haksızlık yapıldığı düşüncesinin memurlar üzerinde etki yaptığı görüşünde. Partide ayrıca, başta memur kenti Ankara olmak üzere memurların büyük bir kısmının hayır verdiği düşünülüyor. Ankara bu anlamda en çarpıcı örnek. Parti yönetiminden bir isim, Etimesgut, Keçiören gibi memurların yoğun olarak yaşadığı yerlerde hayırların yüksek çıktığını hatırlatıyor. Aynı isme göre, bunun gerekçelerinden biri, çok uzun süredir tartışılan ve referandum sonrasında gündeme gelmesi planlanan kamu yönetiminde değişiklik. Memurların bir çoğunun yeni düzenleme ile yerel yönetimlere bağlanacakları ve sözleşmeli personelin kadroya alınmayacağı endişesini taşıdığı ve bu endişeyi sandığa yansıttığı yolunda bir görüş var partide.
Kendi tabanımızın çocuklarına ulaşamadık
AKP’li isimlerin ortaklaştığı bir başka başlık da, “15 yıllık iktidarları sürecinde büyüyen gençleri yakalayamamaları.” AKP’liler, anneleri ve babaları kendilerine oy veren gençlerin tercihi olmadıklarını söylüyor. Seçim koordinasyonunda görevli bir isim, “Gençler bizi başka partilerin iktidarıyla değil, AK Parti’yi AK Parti ile kıyaslıyor. Yaptıklarımıza, vaatlerimize bu açıdan bakıp, kıyaslıyor. Dilimiz yeterli gelmiyor. İkna edemediklerimiz en başta bizim dönemimizde yetişen, tabanımızın çocukları” dedi.
Kullanılan şiddet dili şehirlere uymuyor
Yerel yönetimlerle çalışan bir partiliye göre, genel olarak partinin dilinde sıkıntı var, “Uzlaşmacı dil yerini bir süre önce sert sözcüklere ve ses tonuna bıraktı.” Bu isme göre, sorun sadece Tayyip Erdoğan’ın tarzında değil: “ Liderler sert bir üslûp kullanabilir. Dünyanın bir çok ülkesinde bu var. Asıl soru eskiden ara kademedeki isimlerin lider sert konuşsa da, soğukkanlı olması ve dilini öyle kullanmasıydı. Bu kayboldu. Bakıyorsunuz, dış politakadan güvenliğe, Tayyip Erdoğan’ın söylediğini 5 ile 10 ile çarparak kamuoyu önüne çıkan ara kademe isimler var. Üstelik bizim dilimiz belki küçük yerleşimlere, iç anadolu’ya uyuyor ama büyükşehirlere uymuyor. Büyükşehir seçmenini kucaklayan bir dilimiz, iletişim stratejimiz yok. Bunu değiştirmemiz gerekiyor.”
‘Güneydoğu’da kadınların Suriyeli tepkisi var’
Partinin seçim merkezinde görevli bir milletvekili, başta Gaziantep olmak üzere özellikle Güneydoğu illerinde kadın seçmenin oyunun, “Suriyeliler” faktörü dolayısıyla beklenen düzeyde alınmadığı tesbit edildi: “Kadınlar tepkilerini daha net olarak gösteriyor. Bölgede bazı kadınlar eşlerinin Suriyeli kadınları üzerlerine kuma getirmesinden ya da evinden çekip gitmesinden şikâyetçi. Başına gelmeyen de komşusunu görüyor. Ayrıca, bölgede Suriyeliler nedeniyle ev kiraları arttı, iş gücü ucuzladı. Bunların tepkisi de var. İş gücü açısından İstanbul’da da benzer bir tepki gözlemledik. Merdivenaltı üretimde çalışanların çoğu Suriyeli.”
‘Soru soran yoktu’
Farklı bölgelerden bazı milletvekillerinin ortak tesbiti, refanduma gidilen süreçte sahada dikkat çeken suskunluk oldu. ‘Aynısını 7 Haziran’da da gördük ve korkulması gereken bir şey olduğunu öğrendik’ diyen batı illerinden bir milletvekilinin sözlerini bir başka milletvekili şu tesbitle destekledi: “Sahada bir süre sonra soru sorulmadığı dikkatimi çekti. Biz konuşuyoruz konuşuyoruz, bu değişiklik şunu getiriyor bunu getiriyor diyoruz… Ya da CHP’nin söylediği şeylerin doğru olmadığını anlatıyoruz, o kadar. Var mı sorunuz, merak ettiğiniz bir şey diyoruz, cevap yok...En sonunda dedim ki, bu suskunluğun iki anlamı olabilir: Biz, ya sandıkları patlatacağız ya da sağlam bir yumruk yiyeceğiz.”