Taraf'tan Tunca Öğreten'in sorularını cevaplandıran gazeteci yazar Taha Akyol, AKP iktidarının giderek otoriterleştiğini söyledi.
Dünkü Taraf'ta yayınlanan röportajın bir bölümü şöyle:
Erdoğan iktidarı hangi siyasal İslam argümanlarını kullanıyor?
Ben, fakültelerin Siyaset Bilimi kürsülerinde, “Kuruluşundan 2010’a kadar AKP söyleminde ağırlıklı olarak vurgulanan 50 kavram nedir” başlıklı bir araştırma yapılmasını istiyorum. Bunların arasında “Hukuk, demokrasi, kuvvetler ayrılığı, ahlak, yolsuzlukla mücadele, şeffaflık…” vardı. Ancak 2010’dan sonra ağırlıklı olarak ifade edilen söylemler “Paralel yapı, ihanet, düşman, içimizdeki hainler, alçaklar, Twitter’ın kökünü kazımak” var. Bu söylem değişikliği bir tiyatro oyunu değil, bir siyasetin ifadesi. AKP iktidarı giderek otoriterleşiyor. Bunun aksini söylemek, bir entelektüelin kendini inkârı olur. Bunun planlı bir oyun olduğunu da düşünmüyorum.
Niye?
Yani önce demokrasiyi kullanalım, sonra ülkeye şeriat getirelim gibi bir hedefleri olduğunu sanmıyorum. Bu konu hakkında Martin Lipset’in iyi bir analizi var: “Uzayan iktidarlarda güç kullanma eğiliminin artması.”
Anlamadım…
Şöyle: “Ben size bağırıyorum ama siz ses çıkarmıyorsunuz. İkincisinde, üzerinize yürüyorum yine ses yok. Üçüncüsündeyse artık tokat atıyorum.” Demokrasinin tabiatı gereği iktidarın arada bir değişmesi gerekir. Ayrıca iktidar ne kadar sürerse sürsün denetlenebilir olmalı. Denetimi de yargı yapacak. Yargı iktidardan korkarsa denetim aksar, demokraside problem çıkar. Bir iktidar, belirli davalara belirli hâkimleri, savcıları tayin edebiliyorsa orada hem kuvvetler ayrılığı, hem de doğal hâkim ilkesi ciddi suretle ihlal edilmiş demektir. Bunlar yaşanıyor Türkiye’de. Basın, serbest eleştiri yapamıyorsa, yine denetim eksilmiş demektir. O yüzden demokrasinin iki ayağı var: Sandık ve kuvvetler ayrılığı. İkisinden biri olmadığı zaman ona demokrasi denilemez. Bugün Türkiye’de kuvvetler ayrılığının, olgun demokrasilerdeki anlamının var olduğunu söyleyebilecek kim çıkar, bilmiyorum.
Haber Merkezi