Uzmanlar, deist demek meseleyi muğlaklaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Birisine din dediğimizde “dindar dediklerinizin
ahlâkı, siyaseti, ekonomisi bu ise ben dindar değilim” diyorsa bunun adı deizm değil yeisizmdir” dedi.
Günümüzde giderek artan deizm ile ilgili konunun uzmanları konuştu. Aylık ‘Genç Dergisi’nde, gençler arasında gizli bir deizm yükselişi var mı? Varsa kendilerine deist mi diyorlar, yoksa adı konulmamış bir muğlaklık mı kendini gösteriyor? Ateist olduğunu söylemek ayıpken deist olduğunu söylemek yeni bir akım mı? Ya da bütün bunların ötesinde deizm şişirilmiş koca bir balon mu? gibi sorulara cevap arandı.
Şüphe ön planda
Kavramın köküne inen uzmanlar Deizm ile ilgili şu şekilde bilgi verdiler: “Temel felsefesi, ‘Kâinatı başlangıçta yaratan bir yaratıcı vardır, ama işleyişine karışmaz’ şeklinde özetlenebilir. Kaynağını sadece akıldan aldığını öne sürer. Peki akıl tek başına yeter mi? Deistler, vahye, nübüvvete, meleklere, ahirete ve aklınıza gelebilecek pek çok meseleye şüpheyle bakar ya da inkâr ederler. Kökleri Antik Yunan’a, Aristoteles’e kadar uzatılabilir. 16. yüzyılda kendini tekrar göstererek Hıristiyanlık’taki felsefi ve teolojik tartışmaların odağına giren bu kavram, o zamanlar geleneksel din yorumundan çıkanları niteleyici bir anlamda kullanılır.”
Deizm değil, yeisizm
Dindar ailelerden gelen gençlerde yeisizmin yükseldiğine vurgu yapan uzmanlar, bu durumu şöyle yorumladılar: “Türkiye’de kendini “ben deistim” diye tanımlayan geniş bir kitlenin olmadığı açık. Fakat dindar bir hayat yaşama tercihinin zayıfladığı da gökyüzü kadar gerçek. Diğer taraftan deist demek meseleyi muğlaklaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Birisine din dediğimizde “dindar dediklerinizin ahlâkı, siyaseti, ekonomisi bu ise ben dindar değilim” diyorsa bunun adı deizm değil, yeisizmdir. Yani umutsuzluktan doğan karamsarlık, boşvermişlik. Avrupa’nın yaşadığı kendine özgü tecrübeler, yine onlara özgü isimlerle nitelendirilebilir. Ama çoğu zaman bize uymuyor. Bizdeki tecrübe, dinden, dindarlardan ve dini olan her şeyden ümidini kesip, sağır ve kör gibi davranmak şeklinde zuhur ediyor. Deizm değil yeisizm yükseliyor. Özellikle dindar ailelerden gelen gençlerde bir mutsuzluk ve arada kalmışlık olarak ortaya çıkıyor bu durum.”
Kendi deist ve yeistlerimizi kendimiz mi üretiyoruz?
Deizmin ve yeisizmin yükselişinde hocaların payı olup olmadığına dikkat çeken uzmanlar, “Türkiye’deki hakim hoca, vaiz, sohbetçi tipolojisinin gençleri İslâm’a çekmeye çalışırken, hikmeti, basireti, tatlı dili tercih edip etmediğini bir daha düşünmeliyiz. Kendi yeistlerimizi kendimiz üretiyor olabilir miyiz? Bu önemli bir soru. Deizmin ve Yeisizmin bir yükselişi varsa bunda hocaların payı var mı? İslâm’ı anlatma tarzımızın güncellenmesi gerekiyor mu? Efendimiz’in (asm) “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz.” buyruğunu yeterince yerine getiriyor muyuz? Yeisizme ilgi gösteren özellikle dindar çevrenin bir kısmı; esaslı, hakikatli, oturaklı, bilgili, hikmetli adam eksiğinden dolayı buraya kayıyor olabilir mi?” şeklinde konuştu.
HABER: KÜBRA ÜNÜVAR
[email protected]
Haber Merkezi