Kadının İbranice karşılığı “işşa” kelimesi. İşşa; hem kadın, hem eş anlamına gelen bir kelime. Bu yazıda Eski Ahid, Talmud ve Kabala’da kadının ele alınış şekli değerlendiriliyor.
İbranice’de ‘kadın’ karşılığında kullanılan ‘işşa’ kelimesi, hem genel olarak kadın hem de ‘eş’ anlamına gelmektedir. Eski Ahid’in de içinde geliştiği eski Orta Doğu toplumlarında kadın, genellikle ikinci derecede ve aşağılanan bir varlık olarak telâkki edilmiştir. Bu durum, genel olarak Yahudi dinî geleneğini derinden etkilemiştir.1 Bu sebeple, sadece Eski Ahid değil, aynı zamanda Eski Ahid’in tefsiri mahiyetinde olan Talmud’da da kadınlara yönelik bu yaklaşım belirleyici olmuştur. Yahudi geleneğinin mistik boyutu olan Kabala’da ise kadın, yine mistik bir sembol olarak ‘dişiliği’ temsil etmiştir. Burada, Yahudiliğin bu üç yorumuna ve kaynağına göre kadınla ilgili değerlendirmeler ele alınacaktır.
1. Eski Ahid’de Kadın:
İki Yaratılış, İki Kadın, İki Kader
Eski Ahid’de kadına ilişkin ilk ifadeler, insanın yaratılışı konusunda yer almaktadır. Tevrat’ta Yaratılış kıssası iki farklı rivayetle aktarıldığı için, kadının yaratılışına dair anlatımlar da farklılık arz etmektedir. Yaratılış kıssasında yer alan açıklamalar, genel olarak Yahudi kültürünün kadına dair söyleminde belirleyici bir etkiye ve belli bir kadın imgesinin oluşmasında önemli rol oynamıştır. Bu sebeple, Eski Ahid’deki kadına ilişkin açıklamalar öncelikle Yaratılış kıssası çerçevesinde ele alınacaktır. Daha sonra, Eski Ahid külliyatında yer alan bazı açıklamalar değerlendirilecektir.
Eski Ahid’in Yaratılış (Tekvin) kitabında, yaratılış kıssası iki farklı şekilde anlatılmaktadır. Her iki kıssada da kadının hem yaratılış ‘şekli’ veya ‘sûreti’ hem de yaratılış hikmeti, ‘gayesi’ ve yaratılıştaki ‘yeri’ daha baştan belirlenmektedir. 2 Ancak, Kitab-ı Mukaddes araştırmacılarının dikkat çektiği ve kronolojik olarak farklı dönemlere ait metinler olduklarını tesbit ettikleri Tekvin kitabındaki bölümler dikkate alındığında, Eski Ahid’in kadına ilişkin yaklaşımlarının metinlere göre farklılık arz ettiği görülmektedir. Buna göre, Tekvin kitabının ilk babında yer alan Elohist metinde 3 tasvir edilen ‘kadın’ ile ikinci babdan itibaren Yahvist metinde 4 anlatılan ‘kadın’ figürü ve buna bağlı olarak sahip olduğu statü birbirinden oldukça farklıdır. 5 Elohist metin, ‘insanı’ kavramı altında ele alınan kadının yaratılışı ve yapısına ilişkin çok genel ifadeler kullanmaktadır ve fazla detaylı bilgi vermemektedir. Elohist metin, kadını eşi olan erkek ile birlikte mütalâa etmektedir. Ancak, Yahvist metinde durum oldukça farklıdır ve kadın söz konusu metinde yer alan ifadeye göre erkeğe ‘yardımcı’ olarak yaratılmıştır. Tekvin kitabını teşkil eden ve farklı dönemlerde telif edildiği kabul edilen söz konusu metinler, İsrailoğulları’nın tarih içerisinde kadına karşı geliştirdikleri iki farklı tavrı da ortaya koymaktadır.
a. Yaratılışta erkekle eşit olan kadın
Tekvin kitabının 1-2/3 babları arasında yer alan Elohist metinde kadın, insanın yaratılışı çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu yaratılış kıssasında erkek ve kadın birlikte ‘insan’ı oluşturmaktadırlar. Söz konusu metinden de anlaşılacağı üzere, bu ifadelerde ‘kadın’ın statüsü ile erkeğin statüsünde herhangi bir farklılık görülmemektedir. İlk yaratılış kıssasında insan, yani kadın ve erkek, altı gün süren yaratılış sürecinin en son gününde, sürüngen hayvanlardan sonra ve fakat Tanrı’nın ‘kendi suretinde’ yaratılmıştır:
‘Tanrı (Elohim), ‘Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen türetsin’ diye buyurdu. Ve öyle oldu. Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü. Tanrı, ‘İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım’ dedi.’ 6
‘Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.’ 7
Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere, kadın ve erkek herhangi bir ayrım yapılmaksızın ‘insan’ın yaratılışı olan yaratılışın son gününde ‘birlikte’ yaratılmıştır ve her ikisinin yaratılışı da ‘Tanrı’nın sureti’ndedir. Buna göre, insan neslini müştereken oluşturan erkek ve kadın, her ikisi de Tanrı’nın suretine sahiptir. Bu durum, şiddetli bir vurgu ihtiva edecek şekilde üç kere arka arkaya belirtilmiştir. Bu, Eski Ahid’in ‘kadın’ için zikrettiği en üst paye ve mertebedir.
Aynı kıssanın devamında, ‘insan’ın (kadın ve erkeğin), yeryüzüne ve orada yaşayan bütün varlıklara egemen olmaları emredilmektedir. Yani bu görevi kadın ve erkek ‘birlikte’ yerine getirmekle yükümlüdürler:
‘Tanrı, ‘İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım’ dedi. Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.’ 8
‘Kadın ve erkeği birlikte’ kutsayan Tanrı, onlara ‘çoğalmaları’nı ve yeryüzündeki yaratıklara ‘egemen’ olmalarını emreder. Bunlar, yani ‘çoğalmak ve egemen olmak’, Eski Ahid’de kadın ve erkek için zikredilen ilk emirlerdir. Öyle ki, yeryüzündeki nimetlerin ve yiyeceklerin tamamı, insana bu maksatla verilmiştir:
‘Onları kutsayarak, ‘Verimli olun, çoğalın’ dedi, ‘Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun. İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak.’9
Ancak, kadının erkek ile birlikte Tanrı’nın suretinde yaratılmış olması ve birlikte yeryüzüne egemen olmalarının emredilmesi durumu, bir sonraki Yahvist metinde yer alan kıssada kadının aleyhine değişecektir. Tarih boyunca belirleyici olan durum, Yahvist metinde kadın için tesbit edilen bu sonraki statüsü olacaktır.
b. Erkeğe hizmetkâr olarak kadının yaratılışı
Tekvin kitabının Yahvist metninde 2-3/24 babları arasında yer alan ikinci yaratılış kıssasında, insan olarak ‘Adem’den bahsedilmektedir ve yaratılış kıssasının başında zikredilmektedir. Kıssanın tamamı dikkate alındığında, yaratılışın başında zikredilen ‘Adem’in ‘erkek’ olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple, Elohist metnin aksine Yahvist metinde ‘kadın’ henüz yaratılmamıştır. Nitekim kadının yaratılışı ayrı bir konu olarak işlenmektedir.
Yahvist metinde yar alan kıssaya göre, Adem’in yaratılış gayesi, ‘toprağı işlemek’tir. Adem’in bunun dışında herhangi bir yaratılış gayesi yoktur. Yahvist metinde yer alan yaratılış kıssası bir bütün olarak ele alındığında, yaratılışın gayesinin ‘toprağın işlenmesi’ konusu çerçevesinde geliştiği görülmektedir. Buna göre:
‘Göğün ve yerin yaratılış öyküsü: Rab Tanrı (Yahve) göğü ve yeri yarattığında, yeryüzünde yabanıl bir fidan, bir ot bile bitmemişti. Çünkü Rab Tanrı henüz yeryüzüne yağmur göndermemişti. Toprağı işleyecek insan da yoktu. Yerden yükselen buhar bütün toprakları suluyordu. Rab Tanrı Adem’i topraktan yarattı ve burnuna yaşama soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu.’10
Adem’in yaratıldıktan sonraki serüveni, Doğu’da, Aden’de bir bahçeye yerleştirilmesi şeklinde devam edecektir. Adem’in Aden’deki ‘yaşama’ ağacı ile ‘iyiyle kötüyü bilme’ ağacının yer aldığı bahçeye konuluş gayesi, yaratılış gayesine uygun olarak oraya ‘bakması’ ve onu ‘işlemesi’dir. Yalnız, Tanrı’nın Adem’den bir isteği vardır. O da, ‘iyiyle kötülüğü bilme’ ağacından yememesidir.11 Adem bahçesine yerleştirilen Adem’e ilişkin bilgiler bu şekilde anlatıldıktan sonra Tanrı, ‘Adem’in yalnız kalmasının iyi olmadığı’ kararına varır ve şöyle der:
‘Sonra, ‘Adem’in yalnız kalması iyi değil’ dedi, ‘Ona uygun bir yardımcı yaratacağım.’12
İşte, Eski Ahid’de kadının yaratılışına dair ikinci kıssada yer alan ilk bilgiler bunlardır. Burada, kadının ‘yaratılış gayesinin’ sadece ve sadece ‘Adem’e yardımcı olmak’tan ibaret olduğu ifade edilmektedir. Yani, kadının yaratılış gayesi ve statüsü, yeryüzüne bakacak ve toprağı işleyecek olan Adem’e ‘yardımcı olmak’tır. Onun bu ‘ikincil’ ve ‘yardımcı’ olma vasfı, kıssanın devamında daha da belirgin bir halde kendisini hissettirecektir (veya kadına hissettirilecektir). Öyle ki, kadın yaratılmadan önce, Adem’e yardımcı olacak varlık öncelikle hayvanlar arasında aranacaktır. Böylece, kadına adeta hayvanlardan sonra yaratıldığı tekrar hatırlatılacaktır:
‘Tanrı yerdeki hayvanların, gökteki kuşların tamamını topraktan yaratmıştı. Onlara ne ad vereceğini görmek için hepsini Adem’e getirdi. Adem her birine ne ad verdiyse, o canlı o adla anıldı. Adem bütün evcil ve yabanıl hayvanlara, gökte uçan kuşlara ad koydu. Ama kendisi için uygun bir yardımcı bulunmadı.’13
Hayvanlar arasında Adem’e uygun bir yardımcı bulunmayınca, bu durumda Adem’e ‘yardımcı olacak’ kadın yine Adem’den alınacak olan bir parçadan yaratılacaktır. Fakat, Adem’den alınacak olan bu parça, onun güçlü tarafından değil, vücudunun ‘en zayıf parçası olan’ ‘kaburga kemiğinden’ alınarak yaratılacaktır. Böylece, kadın hem Adem’den yani ‘erkeğe ait’14 bir parçadan hem de onun ‘en zayıf’ parçasından yaratılmış bir varlık olacaktır:
‘Rab Tanrı adem’e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, Rab Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı. Adem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem’e getirdi.’15
Adem’in en zayıf parçasından yaratılan varlık, Adem’in ‘huzuruna’ getirilecek ve bu varlığa ‘adı’nı yine Adem koyacaktır:
‘Adem, ‘İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, Etimden alınmış ettir dedi. Ona ‘Kadın’ (İşşa) denilecek, Çünkü o adamdan (iş) alındı.’16
Nitekim, İbranice’de ‘kadın’ anlamına gelen ‘işşa’ kelimesi, ‘erkek’ anlamına gelen ‘iş’ kelimesinden türetilmiştir. Böylece, ‘kadının adı’ da erkekten türediğini kendisine daima hatırlatmalıdır. Öyle ki, kıssanın devamında, bu durumun karı-kocalar arasındaki ilişkinin ‘ontolojik’ tabiatı olduğu vurgulanacak ve ‘evli olan kadının’ aslında yaratılış itibariyle ‘kocasının bir parçası olduğu’ belirtilecektir:
‘Bu sebeple adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.’17
Kadının, tarih boyunca kendi mensup olduğu toplum tarafından da maruz kalacağı en acımasız ithamlar ve ilahiyat metinlerinin de meseleyi teolojik bir gerçeklik olarak desteklemesiyle dönüşü olmayan bir zorlu yolun başlangıcına sebep olacak Kitab-ı Mukaddes’te zikredilen en talihsiz olay, yine yaratılış esnasında meydana gelen ‘kadının yılan tarafından aldatılması ve Adem’le birlikte Cennetten çıkarılma olayı’dır. Kadının Adem’le birlikte Cennetten kovulması, insanlığın kovulmasının sebebi olarak görülecektir. Yenmesi yasaklanmış olan ‘iyiyle kötüyü bilme ağacı’nın meyvesinden yılanın kandırmasıyla yiyen ve yanındaki kocasına yediren kadına, aynı zamanda yeryüzünde çekeceği sıkıntıların sebebinin de kendisi olduğu hatırlatılacak ve bunun ‘İlâhî bir ceza olduğu’ belirtilecektir. Kadın, kendisini kandırmak isteyen yılana hitaben, Tanrı’nın söz konusu ağacı yediklerinde öleceklerini bildirmesi üzerine:
‘Yılan, ‘kesinlikle ölmezsiniz’ dedi. ‘Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.’ Kadın ağacın güzel, meyvesini yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.’ 18
Kadının kolay aldanan ve aldatılan, düşüncesiz, hırslı ve kuralları bozan bir varlık olarak tanımlanmasına sebep olacak bu kıssa, semitik kültüre mensup dinlerin hemen hemen tamamında tarih boyunca onun aşağılanmasının gerekçesi olarak işlenecektir. Her ne kadar Adem herhangi bir zorlamaya maruz kalmadan söz konusu meyveyi yediyse de, ödüllendirilircesine kadın ‘Adem’in yönetimine’ verilecektir. Olay üzerine Tanrı’nın kadını cezalandırması şöyle sıralanmaktadır:
‘Rab Tanrı, kadına ‘Çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim’ dedi. ‘Ağrı çekerek doğum yapacaksın. Kocana istek duyacaksın, seni o yönetecek.’19
Dipnotlar:
1. Petit Dictionnaire de la Bible, Turnhout 1996, s. 334.
2. Kitab-ı Mukaddes’teki yaratılış kıssaları için bkz.: Tekvin, 1-2.
3. Eski Ahid’de Tanrı’nın adının ‘Elohim’ olarak zikredildiği metinlere, ‘Elohist’ metin denmektedir.
4. Eski Ahid’de Tanrı’nın adının ‘Yahve’ olarak zikredildiği metinlere, ‘Yahvist’ metin denmektedir.
5. Tekvin kitabında yer alan ilk ‘Elohist metin’, 1-2/3’te; ilk ‘Yahvist metin’ ise 2-3/24 arasında yer almaktadır.
6. Tekvin, 1/24-26.
7. Tekvin, 1/27.
8. Tekvin, 1/26.
9. Tekvin, 1/28-29.
10. Tekvin, 2/4-7.
11. Tekvin, 2/8-17.
12. Tekvin, 2/18.
13. Tekvin, 2/18-20.
14. Nitekim, Kadının ‘erkeğe ait’ ve erkeğin onun ‘efendisi’ oluşu Eski Ahid’in farklı bölümlerinde açıkça ifade edilecektir. Mesela bkz.: Tekvin, 18/12, Tesniye, 5/21.
15. Tekvin, 2/21-22.
16. Tekvin, 2/23.
17. Tekvin, 2/24.
18. Tekvin, 3/1-6.
19. Tekvin, 3/16. Kadının bu durumu, özellikle Hıristiyan ilahiyatında özel olarak işlenecek ve yeryüzündeki kötülüğün müsebbibi olarak görülecek bir ilahiyat kültürünün oluşmasına sebep olacaktır.