Konkordato ilan eden 3 binden fazla şirketin yüzde 75’ini inşaat şirketleri, beton santralleri, yapı malzemeleri satanlar ve hırdavatçıların oluşturduğu belirtildi.
Konkordato ilan eden 3 binden fazla şirketin yüzde 75’ini inşaat şirketleri, beton santralleri, yapı malzemeleri satanlar ve hırdavatçıların oluşturduğu belirtildi.
Sözcü gazetesi yazarı Nedim Türkmen, Türkiye genelinde şu ana kadar ticaret mahkemelerine konkordato başvurusu yapan 3 binin üzerinde borçlu olduğunu kaydetti.
Listenin 75’inin inşaat şirketleri, beton santralleri, yapı malzemeleri satanlar ve hırdavatçılardan oluştuğunu belirten Türkmen, “Alacaklılarına ve özellikle bankalara olan borçlarını ödeyemeyeceğini gören şirketler, ilk önceleri birer ikişer konkordato talep ederken, artık haftada 50’şer, 60’şarlık gruplar oluşturmaya başladılar. Türkiye’nin tamamında şu ana kadar ticaret mahkemelerine konkordato başvurusu yapan 3 binin üzerinde borçlu var. Bu liste üzerinde kısa bir çalışma yaptığımda çok çarpıcı sonuçlarla karşılaştım. Listenin yüzde 75’i inşaat şirketleri, beton santralleri, yapı malzemeleri satanlar ve hırdavatçılardan oluşuyor.’’ ifadelerine yer verdi.
‘Artık uzatmaları oynuyor’
İnşaat sektörünün, son 15 yılda 7.5 milyon konut ürettiğini belirten Türkmen, ‘’Yılda ortalama 1 milyon 350 bin konutun satıldığı ve bunun 600-650 binlik bölümünün birinci satış olarak gerçekleştirildiği, konut sahipliği oranının yüzde 60, kiracılık oranının yüzde 24.5 olduğu, doğrudan ve dolaylı 2 milyon 300 bin kişiye istihdam imkanı sağlayan ve yarattığı katma değerle GSYH içindeki yüzde 9’luk paya ilaveten dolaylı olarak etkilediği sektörlerle ekonomideki payı yüzde 30’lara ulaşan çok önemli bir sektör. Son 16 yılda bulduğumuz ucuz ve sıcak paranın 630 milyar dolarını yatırdığımız inşaat sektörü, artık uzatmaları oynuyor. İnşaat sektörünü kurtarmak için hükümet hemen yabancıya konut satışı ipine sarıldı. Türk vatandaşı olabilmek için asgari 1 milyon dolarlık konut satın alma şartı 250 bin dolara düşürüldü. İnşaat sektörünün Türkiye’deki ekonomik krizin baş mağduru haline gelmesinde, sektördeki firmaların konut satışları ile birlikte doğan ve yüzde 18 KDV maliyetine katlanıp yüzde 1 KDV ile satış yapılmasının doğal sonucu olan, indirimli oran kaynaklı KDV iade alacaklarını bir türlü ödemeyen devletin rolünü de göz ardı etmemek gerekiyor.” ifadelerini kullandı.