Ekonomist Hakan Osmanoğlu, kişisel blog sayfasında kaleme aldığı yazıda bilgi kirliliğinin ekonominin her alanını kaplamış olduğunu belirterek AKP kurmayları tarafından sıkça dile getirilen "IMF'ye borcun ödenmesi" hadisesini ele aldı.
İşte Osmanoğlu'nun o yazısı:
Bilgi kirliliği ekonominin her alanını kaplamış durumda. Haberler, yorumlar, açıklamalar ve hatta resmi bilgiler yüksek oranda dezenformasyon içerir oldu. Vatandaşın bu asitlenmiş bilgi yağmurunda sağlıklı yorum yapabilmesi gerçekten çok zor.
Ekonomiyi ve politikayı yönetenlerin sistematik bilgi kirliliklerinden biri de IMF'ye olan borcun ödenmesi hadisesi. Neredeyse yurtta ve dünyada milli bayram gibi kutlandı. Politikacılar hala bu başarıyı malzeme olarak kullanmaya devam ediyorlar. IMF'ye olan borcun kapanması ekonomik bir fenomene dönüşmüş durumda. Birçokları ise şöyle düşünüyor: Peki ama yıllardır pençesinde kıvrandığımız IMF'ye borçları bitirmenin nesi fena? Bu illetten kurtulmak önemli bir başarı sayılmaz mı? Ayrıntılı yanıta geçmeden direk sonucu verelim: Hayır. Böyle bir başarı Afrika'nın kırsal bir kabilesinde çuvalına patatesleri koyarken birini düşüren bir köylüye dünyanın göstereceği önem derecesinde önemlidir, daha fazla değil. Neden mi?
IMF'ye şu an kimlerin borcu var diye bir bakalım isterseniz. Böylece kimlerin başarısız, kimlerin başarılı olduğunu daha yakından görürüz. (Tüm rakamlar IMF'nin güncel verilerinden alınmıştır.)
Avrupa kıtasından IMF'ye borcu olan ülkeler ve borçlu oldukları tutarlar şöyle:
Yunanistan, 15.2 milyar $
Ukrayna, 6.7 milyar $
Kıbrıs, 594 milyon $
Romanya, 288 milyon $
Kosova, 108 milyon $
Sırbistan, 35 milyon $
Bu rakamları kısaca özetlemek gerekirse, Avrupa Birliğinin milli enkazı Yunanistan ve Kıbrıs ile Rusya'nın milli enkazı Ukrayna'yı biraz hariç tutarsak geri kalan ülkelerin IMF'ye olan borçları birkaç futbolcu satarak rahatlıkla ödenebilecek seviyede. IMF'ye borcu olan Avrupa'dan sadece 6 ülke var ki, bunların üçü zaten batık olan ülkeler. Diğerleri ise muhtemelen IMF'ye olan "overdraft" hesaplarını kapamayı unutmuşlar.
Şimdi de Asya ülkelerinin IMF'ye borçlarına bakalım.
Pakistan, 2.9 milyar $
Ürdün, 1.1 milyar $
Bangladeş, 480 milyon $
Ermenistan, 152 milyon $
Yemen, 144 milyon $
Gürcistan, 80 milyon $
Rakamları kısaca yorumlamak gerekirse, Asya kıtasından kaotik Pakistan dışında önemli bir borç görünmüyor. Koskoca kıtadan topu topu 6 ülkenin IMF'ye borcunun kaldığını anlıyoruz.
Afrika, Amerika ve diğer kıtalardan IMF'ye borcu kalan ise 21 ülke var. Bunlardan IMF'ye borcu en yüksek olan ülkeler şunlar:
Tunus, 788 milyon $
Fildişi, 748 milyon $
Kenya, 630 milyon $
Gana, 475 milyon $
Burkina Faso, 152 milyon $
Sierra Leone, 149 milyon $
Gine, 143 milyon $
Bu 21 ülkeden en yüksek borcu olan 7'sinde borç miktarı 1 milyar doların bile çok çok altında. Geri kalanların ise on milyon dolarlarla ölçülen borçlanmaları var.
Şimdi bu tabloyu yeniden yorumlayalım. Dünyada IMF'ye borç diye bir kavram kalmamış artık. Birkaç batık ülke haricinde hiçbir ülkenin IMF'ye elle tutulur bir borcu yok. Muhtemelen hesapları açık kalsın diye kalan küçük borçlarını ödemiyorlar. Yoksa başka bir şey değil.
Özetle, zaman zaman ekonomi tarihimizin en büyük başarısı diye paketlenen IMF'ye olan borcun kapatılması hadisesi zamanın ruhundan başka bir şey değildir. IMF'ye borç için ihtiyaç kalmamıştır. Para piyasaları herkese istediği kadar borç verebilmektedir artık. Yoksa on yılda 100 milyar dolarlardan 400 milyar dolarlara çıkan dış borç başka nasıl açıklanabilir ki?.. O nedenle IMF'ye olan borcun kapatılması diye bir başarı olmadığı ortadadır. IMF'ye borcu olanlar içinde batık ülkeleri çıkardığımızda haritada yerini bulabileceğimiz tek bir ülke bile yoktur. Zaten onların borcu da birkaç futbolcu satarak kapatabilecekleri kadardır. Yani başarı denilen şey aslında dezenformasyondan başka bir şey değildir.