Türkiye'nin en çok konuştuğu konulardan biri de yurt dışına gerçekleşen ve hızla artan beyin göçü. TÜİK verilerine göre 2017 yılında Türkiye'yi terk eden genç ve eğitimli insan sayısı 250 binin üzerinde.
Hükümet son olarak bu göçü tersine çevirebilmek adına maddi bazı adımlar da attı ancak bunun yeterli olup olmadığına ilişkin tartışmaları devam ediyor.
Birçok kişi maddi beklentiler kadar ülkedeki temel hak ve özgürlüklerin iyileştirilmesi, hukuki ve yapısal reformların sağlanması ve adil yargılanma gibi konuların da önem teşkil ettiğine vurgu yapıyor.
Tüm bu tartışmalar sürerken yurtdışına gitmeyi tercih edenlerle ilgili medyada yapılan bazı yorumlar ve yakıştırmalar da sosyal medyada tepki çekiyor.
Geçtiğimiz ay bir televizyon programında Türkiye'den gidip yurt dışında çalışmanın 'onursuzca bir davranış' olarak nitelendirmesi ve son olarak İlber Ortaylı'nın panikle memleketi terk etme durumunun hoş olmadığını belirterek "Türkiye'de derece alanlar ABD'de garson oluyor" demeci gündemdeki tartışmaları ve tepkileri daha da alevlendirdi.
Gelişmiş batı ülkelerinde çalışan bir garson ne kadar kazanıyor?
ABD'ye baktığımızda garsonlar saati ortalama 12 dolara çalışıyor ancak gelirlerinin en önemli bölümü aldıkları bahşişler oluşturuyor. Birçoğu öğrenci olan garsonlar genelde yarı zamanlı veya vardiyalı çalışarak günde en az 4 saat, haftada 24 saat ile 300 dolara yakın bir sabit gelir elde ediyor.
Hablemitoğlu: Patolojik bir sorun
Lefke Avrupa Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı ve Hablemitoğlu Enstitüsü Kurucu Direktörü Prof.Dr. Şengül Hablemitoğlu bu gibi durumlarda 'onursuz', 'batı uşağı', 'vatan haini' gibi kalıplaştırmaların sorunun en büyük parçalarından biri olduğunu ve Türkiye'de insanların tercihlerine hayatlarına patolojik derecede bir karışma ve sınırlama güdüsü bulunduğunu dile getirerek şunları söylüyor:
"Eğer dünyada herkes kendi ülkesi ile sınırlı yaşasa ne sanattan ne bilimden ne de ticaretten söz edebiliriz. Evrensel gerçekliklere aykırı konuşuluyor. Kaldı ki, bir insan dünyada nerede mutlu hissediyorsa orada yaşamalı. Buradaki garsonluk ifadesi doğru olmadığı gibi abartılı ve ülkenin akademi, politik ve eğitim sisteminde var olan sorunların üzerini kapatan bir ifade. Vasatlığın, akrabalığın ve siyasi ilişkilerin liyakatın üzerinde tutulduğu bir yerde insanlar neden durmak istesin?"
"Liyakat sorunu varken insanlar gitmeye devam edecektir"
Tersine beyin göçü için verilen teşvikler konusunda ise Hablemitoğlu, gençler ve akademisyenler için ifade özgürlüğünün, ekonomik, sosyal ve siyasi istikrarın, gelecek güvenliğinin ve özgürce araştırma yapma şansının olmadığı bir yerde paranın bir değeri olmadığını ifade ediyor ve ekliyor:
"Akademisyenlerin ve öğrencilerin hapsedildiği, üniversite kültürünün anlaşılmadığı, yabancı dil eğitiminin gerekli bulunmadığı, eğitim ve araştırmaların yasaklandığı bir ortamda istenildiği kadar teşvik verilsin, liyakat sorunu varken insanlar gitmeye devam edeceklerdir."
Euronews Türkçe