Yeni eğitim-öğretim yılını ve müfredattaki sorunları scope yayınında (19 Eylül) değerlendiren Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, eğitimdeki Kemalist dayatmanın artarak sürdüğünü söyledi. “TEOG, sınav tartışmaları arasında esas konuşulması gereken şey eğitim müfredatı, eğitim felsefesi iken onunla ilgili kimsenin kafa yorduğu yok. Veya kafa yoranlar varsa da bunların sesini duymuyoruz” diyen Güleçyüz, “Türkiye bu devasa eğitim probleminin içinden nasıl çıkacak, bunu hâlâ çözebilmiş değil. Esas işin çözülmesi gereken tarafı eğitimin üzerine bina edildiği ideolojik çerçeve. Burada iş anayasadan başlıyor. Anayasanın başlangıç kısmı (darbe anayasası bu biliyorsunuz): “Hiçbir faaliyet Atatürkçülük karşısında koruma görmez” diyor, öyle başlıyor. Daha sonra 42. madde ‘Eğitim ve öğretim Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda yapılır.’”

İlke ve inkılaplar hayata ne katar?

Güleçyüz, “Bu ilke ve inkılâplar nedir ve insanın hayatına ne katar? İlkeler dediğimiz ‘Altı Ok’: Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, laiklik, devletçilik, inkılâpçılık. Bunlar insanın var oluş sorularına nasıl bir cevap veriyor? Geçen hafta vefat eden Prof. Dr. Şerif Mardin “Kemalizm sığ ve kuru bir ideolojidir, topluma nüfuz edememiştir” demişti. Gazetemize 1979’da vermiş olduğu beyanatta da “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum?” sualinin önemini vurgulamıştı. İnsanlığın temel sorusu budur. Peki Kemalizm’in buna verdiği bir cevap var mı? Yok. Bu altı ilke içerisinde din nerede? Demokrasi, hukuk nerede? İnkılâplar dediğimiz şeyler de yine darbe anayasasının 174. maddesinde yer alıyor. Bu inkılâp kanunlarıyla getirilen düzenlemelerin ne kadarı hayata yansımış, ne kadarı yansımamış, bunları zaten toplum biliyor” dedi. 

İnkılâpların meydana getirdiği tahribattan kurtulun

Güleçyüz şöyle devam etti; “Üstad vaktiyle CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran’a yazdığı mektupta “İnkılâp kusurlarını ve inkılapların meydana getirdiği tahribatı onları yapan birkaç kişiye yıkıp o kamburdan kurtulun” diyor. Menderes de halka mal olan ve olmayan inkılaplar ayrımı yapmıış. Mal olanlar devam ediyor. Şimdi bir kısmını tartışmıyoruz bile. Cumhurbaşkanı birkaç senedir söylüyor: “Müfredat meselesini ihmal ettik, eğitimde başarısız olduk” vs. Şimdi güya müfredat yenilemesi yaptılar. Kemalistler tepki gösterdi; Atatürk azaltılıyor diye. Buna karşı Talim Terbiye Kurulu Başkanı çıktı dedi ki “Hayır, tam tersine Atatürkçü muhtevayı daha da arttırdık.” Bu meselelerin yer almadığı hiçbir ders yok. Kemalist inkılâplar 1930’lu yıllarda nasıl anlatılıyorsa aynı üslûp, hiç değişen bir şey yok. 1930’ların Türkiye’sinde değiliz. 2017 Türkiye’sindeyiz, ama ders kitaplarına baktığımız zaman bu hiç anlaşılmıyor. Ve bunlar hiç tartışılmıyor. Soğukkanlı, yapıcı, sakin bir üslûpla tartışılamıyor.” 

Hem demokrasi, hem Kemalizm olmaz

“Okulların içinin boşalması, eğitimin içinin boşalması, müfredatın içinin boşalması hep buradan kaynaklanıyor” diyen Güleçyüz, “Toplumun fıtrî, manevî ihtiyaçlarına cevap vermeyen gayri fıtrî bir ideolojinin dayatmayla, anayasadan başlayarak ve ilgili kanunlarla devam ettirilerek hala sürdürüldüğü bir sistem var. Eğitimin temel problemi budur. Biz de ısrarla bu konuları gündeme getirmeye çalışıyoruz ki tartışılsın, çözüm bulunsun. AB bunu çok söyledi; “Eğer AB’ye girecekseniz resmî ideolojiyi terk etmelisiniz. Hem AB, hem Kemalizm olmaz.” Türkiye’nin bundan bir an evvel kurtulması lâzım. Diğer bütün sorunların çözümünün anahtarı buradan geçiyor” şeklinde konuştu.