Prof. Dr. Erhan Erkut, “Türkiye’de işbirlikçi problem çözme sınavında sonda birinciyiz. Beka hikâyesi anlatmayın, asıl beka meselesi eğitimdir” dedi.
FOTO-HABER: Süreyya Nur İşler
[email protected]
Eğitim süreçlerinin ev ve aile ortamında desteklenmesi ve ailenin, çocuk eğitiminin temelini oluşturduğu her evin bir okul olduğu yaklaşımıyla Ev Okulu Derneği tarafından Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kongre Merkezi'nde "Evde Eğitim Zirvesi" düzenlendi.
Zirveye, Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, Prof. Dr. Üstün Dökmen, Prof. Dr. Erhan Erkut, Prof. Dr. Sinan Canan, Uzman Psk. Dan. Mehmet Teber, Dr. Özgür Bolat ve Dr. Kerem Dündar gibi 31 eğitimci katıldı.
Çocuk yetiştirmek ekip işidir
Evdeki eğitim süreçleri, çocuklara yaklaşım metotları, ebeveyn-çocuk ilişkisi ve güncel eğitim gelişmelerinin ele alındığı zirvede, ailede çocuğun gelişiminde anne babanın etkisinin çok önemli olduğunu vurgulayan Doğan Cüceloğlu, “Anne-babalar çocuğunun başaralı, mutlu bir yaşamı olsun istiyor. Bizler iyi niyetli insanlarız fakat daha çok farkına varmamız gerekiyor. Çocuk yetiştirmek ekip işidir. Eski bir atasözü ‘bir çocuğu yetiştirebilmek için bir köye ihtiyaç vardır’ der. Ama artık köyümüz, mahallemiz, geniş aileler pek kalmadı. Evde eğitim programı bunu bir miktar karşılayabilmekte” şeklinde konuştu.
Zamanı kullanım bilinci çok önemli
Cüceloğlu, ebeveynlerin öncelikli olarak üzerinde durulması gereken konuları şöyle izah etti: “Çocuğun zaman kullanım bilinci gelişmek çok önemli. Zamanımı nasıl kullanıyorsam yaşamımı öyle yönetiyorum demektir. İlişki yönetimi, ben merkezli mi bir ilişki kuruyorum yoksa biz olabiliyor muyum çok önemli. Para yönetimi konusu da çok önemli. Para mı sizi yönetiyor yoksa siz mi parayı yönetiyorsunuz meselesi çok önemli. Çocuklarımızı paranın esiri olmadan, parayı araç olarak görüp kendi öncelikleriyle, hedefleriyle yol alabilelim. Sağlık yönetimi ise her şeyin üstündedir. Bu konular üzerinde ısrarla kendinizi geliştirmenizi ve çocuklarınızın bu konuda bilinçlenmenizi isterim.”
Dil gelişiminde kadim kelimeler kullanılmalı
Ev Okulu Derneği Başkanı Uzman Psikolojik Danışman Mehmet Hilmi Eren, açılış konuşmasında teknolojinin hayatımızdan yitirdiği şeylere karşı bir eğitimci olduğunu söyleyerek, “Şimdi karşımızda her şeyi teknolojiyle halledebileceğini düşünen bir nesil var. Ödevler oradan yapılıyor, arkadaşlıklar oradan kuruluyor. Çocuklarınıza masal ve hikâye okumalısınız. Daha çok okumayı tercih edin. Kitap okuma aşkı okul öncesi dönemde kazandırılır. İlkokul birinci sınıftaki bir çocuk günlük sadece 30 dakika kitap okusa, üniversite mezunu olduğu gün 2500 kitap bitirmiş olur. Bu kitapların yapraklarını dizdiğinizde Edirne’den Ardahan’a yol olur. Özellikle dil gelişimi konusunda kadim kelimelere hâkim bir aile yapınız varsa kelimelerin çeşitliliğiyle kullanmanızı tavsiye ederim. Bin kelimelik sözcük dağarcığı olan bir çocuk bin kelimelik hayal kurar, fikir üretir, proje geliştirir. Dil gelişiminde ilk 7 yaşın çok kritiktir.”
Çocukları farklı mesleklerle tanıştırın
Eren, “Ev Okulu Derneği olarak evde bir takım sözleri evlerde yasaklıyoruz. Hayal kurma, gerçekçi ol, ayakların yere bassın, eski köye yeni adet getirme, bulutların üstünde uçma, icat çıkarma gibi kelimeleri yasaklıyoruz. Lütfen çocuklarınızın sorularını cevaplamayın. Çocuk size bir şey sorduktan sonra hemen cevap vermektense onların bulmalarına yardımcı olun. Görmediği, dokunmadığı, deneyimlemediği şeylerle ilgili çocukların fikirleri olamaz, bir şey söyleyemez. Bu yüzden küçük çocuklar meslek olarak genellikle şu üçünü söyler; doktor, öğretmen, polis. Çünkü dünyası bunlarla sınırlıdır. Bu yüzden her zaman alışveriş yaptığınız fırıncıdan, marangoz ustasından, avukat arkadaşınızdan çocuklarınızın yanında vakit geçirmesini rica edin. Çocuklarınızın farklı meslek mensuplarıyla buluşmaları hedef tayini açısından çok önemli” dedi.
Çocuklar sıra dışı düşünmeye sevk edilmeli
Okullarda ebeveyn eğitimi ve aynı zamanda camilerde 450 bin babaya da eğitim verdiğini söyleyen Eren, “Çocuklarımızın farkında bireyler olması çok önemli. Biz kimiz, ne yapıyoruz, nereye gidiyoruz gibi sohbetlerin evde yapılıyor olması lazım. Gelecekte nereye gidiyoruz, ne yapıyoruz bunun bilincinde olmamız lazım. Gelecekte çocuklarımızı ne bekliyor bunu biliyor olmamız lazım. Gelişen dünyayı, bilgi ve yazılım teknolojisini düşünüyor ve biraz uyanmamız lazım. Milli eğitimdeki klasik öğütler tutmuyor artık. Çocukları sıra dışı düşünmeye sevk edecek soruların evde soruluyor olması lazım. Bir fikri farklı bir biçime çevirerek, olayları tersine çevirerek soruların yöneltilmelidir” dedi.
Türkiye’de eğitimi hiç beceremedik
Prof. Dr. Erhan Erkut “Eğitim Evriliyor mu, Devriliyor Mu?” konu başlığıyla şu şekilde konuştu: “Türkiye’de işbirlikçi problem çözme sınavında sonda birinciyiz. Siz bana beka hikâyesi anlatmayın, beka meselesi budur. Biz bu ülkenin çocuklarına birlikte çalışmayı öğretemiyoruz. Siyaset yapmayın, beka meselesi eğitim! Deniliyor ki her şey son 10 senede bozuldu. Biz Türkiye’de eğitimi hiç beceremedik. Çok kez sınıfta kaldık.” Erkut, eğitimde neden dökülüyoruz sorusunun cevaplarını “Eğitimi yaygınlaştırırken kaliteden ödün verdik. Fakültelerin çoğu çağ dışı. Müfredat tutkusundan kopamadık. Gençleri sıralama sınavlarına esir ettik. Eğitimi siyasetin esaretinden kurtaramadık. Maalesef Türkiye’de eğitim, iktidarların kendi kendini çoğaltma ve geleceğe uzanma aracı oldu. Türkiye’deki eğitim sistemi kendi kendini tedavi edemez, evirilmez” şeklinde sıraladı.
Eğitim yeniden formüle edilmeli
Erkut, “Türkiye’de eğitimin geleceği hakkında kısa vadede eğitimin sisteminin evrilme ihtimali yok. Sisteme ümit bağlamaktan vazgeçmeliyiz. Dolayısıyla insanlara ‘şikâyet etmeyi bırakın, eğitim sen de. Herkesin çocuğu için doğru çözüm okulda değil artık, evde olmalı. Eğitimin sorumluluğunu aileler üstlenmeli’ diyorum. Şuanda okullarda sosyalleşme mi var. Veli olarak sosyalleşmenin, her şeyin daha iyisini yapabilirsiniz. Dolayısıyla evde okulu değil mahallede okulu, ailelerin kurduğu alternatif okulları öneriyorum. Bütün dünya da eğitim bitti. Yeniden formüle edilmesi gerekiyor. Eğitim siyasetçilere, tüccarlara, MEB’e, hatta öğretmenlere bırakılmayacak kadar önemli bir konu. Eğitimin alt üst olacağına eminim. Ya altında kalacağız ya da biz alt üst eder olacağız” dedi.
Ebeveynler uzun süre eğitilmeli
Prof. Dr. Üstün Dökmen “Ailede İletişim mi? İtişme mi?” başlığıyla toplumda ebeveynlerin uzun süre eğitilmesi gerektiğini vurgulayarak “Eğitim sistemimiz 50den sonra bozulmaya başladı. Bir toplum üretmek istiyorsa köy enstitüsü kurar, üretmeden tüketmek istiyorsa AVM kurar. Evde eğitime karşı değilim ama toplumun ana babaları uzun süre eğitilmesi gerekiyor. Evde dünyaya bakış tarzının ciddi olarak düzeltilmesi gerekiyor. Yetişkinlerin düşünme becerisinde ciddi sorunları var. Bütün Türkiye din ve ahlak dersinden beş alıyorsa o zaman bu kadar hırsız, ahlaksız nereden çıktı. Din öğrenilebilen bir şeydir. Ancak ahlak keşfedilir. Anne babaları eğitimden okulda da evde de eğitim işe yaramaz” şeklinde konuştu.