"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yıllarca sır gibi korundu... "Muhafaza etmekten gurur duyuyorum"

28 Mayıs 2017, Pazar 12:21
Osmanlı döneminde Bosna Hersek'e hediye olarak gönderilen Sakal-ı Şerif'in varlığı, eski Yugoslavya döneminde rejim tarafından ülkedeki Müslümanlara unutturulsa da bu mukaddes emanet Travnik şehrinde sır gibi korundu.

Osmanlı döneminde Bosna Hersek'e hediye olarak gönderilen Sakal-ı Şerif'in varlığı, eski Yugoslavya döneminde rejim tarafından ülkedeki Müslümanlara unutturulsa da bu mukaddes emanet Travnik şehrinde yarım asırdır sır gibi saklandı.

Yarım asırdır sır gibi korunan ve çok az sayıda kişi tarafından varlığı bilinen mukaddes emanet, ilk kez görüntülendi.

Rivayete göre, Osmanlı döneminde devlete hizmetlerinden dolayı ordu subaylarından Süleyman Paşa'ya 19. yüzyılın başlarında Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in -Aleyhissalatu Vesselam- iki tel sakalı gönderildi. Travnik şehrindeki Alaca Cami'de korunan Sakal-ı Şerif, mübarek günlerde ziyarete de açılıyordu. Ancak eski Yugoslavya döneminde rejimin bu geleneğe yasak getirmesiyle zaman içinde Müslümanlar Sakal-ı Şerif'in varlığını unutmaya başladı.

Ülkedeki Müslümanların büyük çoğunluğu tarafından varlığı hatırlanmayan bu mukaddes emanet, sadece onu saklayan kişilerin bildiği bir sır olarak nesilden nesile aktarıldı.

Bosna'daki savaş yıllarında da itinayla korunan Sakal-ı Şerif, 19. yüzyılda Bosna Hersek'e getirildiği özel kutu içinde, çevresi güzelce sarılmış bir biçimde muhafaza ediliyor.

Yeniden ziyarete açmak istiyorlar

Travnik'teki Alaca Cami'nin imamı Dzemail İbranovic, İslam tarihinde sahabelerin Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in -Aleyhissalatu Vesselam- sakalına özel bir hürmet gösterdiğini belirterek, Osmanlı zamanında, devletin farklı bölgelerini şereflendirmek için Sakal-ı Şerif'in gönderildiğini anlattı.

Travnik'in yanı sıra Bosna Hersek'te üç farklı yere daha Sakal-ı Şerif gönderildiğini söyleyen İbranovic, "İnsanlar onu ziyaret eder, bakar ve salavatlar getirirdi. Bu gelenek Travnik'te komünistler gücü eline alana ve yasaklanana kadar sürdü. Gelenek kaybolsa da Sakal-ı Şerif'i korumaya, saklamaya devam ettik." diye konuştu.

İbranovic, yasağın ardından Sakal-ı Şerif'in korunması için birkaç kişinin sorumluluğuna bırakıldığını ifade ederek, 1945'ten sonra çok az sayıda insanın burada Sakal-ı Şerif olduğunu bildiğini ama bir şekilde öğrenip ziyaret etmek isteyen olursa onlara gösterdiklerini kaydetti.

Bosna Hersek İslam Birliğinden (Diyanet İşleri Başkanlığı) Sakal-ı Şerif'i yeniden ziyarete açmak için işaret beklediklerini dile getiren İbranovic, başkent Saraybosna'daki Gazi Hüsrev Bey Camisi'nde bu geleneğin tekrar hayata geçirilmesi halinde Travnik'te de bunu başlatacaklarını aktardı.

İbranovic, bugün özellikle Avrupa topraklarında Peygamberimiz Hazreti Muhammed'den -Aleyhissalatu Vesselam- bir emanetin olmasının Müslümanlar için çok büyük anlam taşıdığını vurguladı.

"Muhafaza etmekten gurur duyuyorum"

Travnik'te türbedarlık yapan, Sakal-ı Şerif'i muhafaza edenlerden Esad Bazdalic, Sakal-ı Şerif'in getirildiği orijinal kutusunda, 19 ayrı özel kumaşa sarılı olarak korunduğunu söyledi.

Sakal-ı Şerif'i muhafaza etmekten gurur duyduğunu belirten Bazdalic, onlara her gün Yasin-i Şerif okuduğunu sözlerine ekledi.

***

Bediüzzaman, Sakal-ı Şerif, Hırka-i Şerif ziyaretleri hakkında ne diyor?

Sakal-ı Şerif ziyareti salâvata vesiledir

Dünyanın ve Türkiye'nin birçok yerinde Sakal-ı Şerif, Hırka-i Şerif, Lihye-i Şerif ziyaretleri büyük bir heyecanla gerçekleştiriliyor.

Bediüzzaman Said Nursi bu ziyaretlerin vesilelik cihetine dikkat çekerek 'Sakal-ı şerif ziyareti salâvata vesiledir' diyerek Peygamber Efendimize (SAV) hürmete ve teveccühe ve salâvata vesile olduğunu vurguluyor.

SAKAL-I ŞERİF VE SALAVAT

Sakal-ı şerif ziyareti salâvata vesiledir

Eğer bir saç hakikî olarak Lihye-i Saadetten olmazsa, madem zâhir hale göre öyle telâkki edilmiş ve o vesilelik vazifesini yapıyor ve hürmete ve teveccühe ve salâvata vesile oluyor; katî senetle o saçın zâtını teşhis ve tayin lâzım değildir.

Bugün Refet Beyin bir mektubunu aldım. Lihye-i Şerife hakkındaki suali münasebetiyle diyorum ki:
Hadisçe sabittir ki, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın lihye-i saadetinden düşen saçların taneleri mahduttur. Otuz kırk tane veya elli altmış tane gibi az bir miktarda iken, binler yerde Lihye-i Saadetin saçları bulunması, beni bir zaman çok düşündürdü. O vakit hatırıma gelmiş ki, Lihye-i Saadet, yalnız Lihye-i Şerifin saçlarından ibaret değil. Belki re's-i mübarekinin tıraş oldukça hiçbir şeyini kaybetmeyen Sahabeler, o nurlu ve mübarek ve daimî yaşayacak saçları muhafaza etmişler. Onlar, binlerdir; şimdiki mevcuda müsâvi gelebilirler.

Yine o vakit hatırıma geldi ki: Acaba her camide bulunan, sened-i sahih ile bu saç Hazret-i Risaletin saçı olduğu sabit midir ki, ona karşı ziyaret makbul olabilsin?

Birden hatıra geldi ki, o saçların ziyareti vesiledir. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma karşı salâvat getirmeye sebep ve bir hürmet ve muhabbete medardır. Vesilelik ciheti o şeyin zâtına bakmaz, vesilelik cihetine bakar. Onun için, eğer bir saç hakikî olarak Lihye-i Saadetten olmazsa, madem zâhir hale göre öyle telâkki edilmiş ve o vesilelik vazifesini yapıyor ve hürmete ve teveccühe ve salâvata vesile oluyor; katî senetle o saçın zâtını teşhis ve tayin lâzım değildir. Yalnız, aksine katî delil olmasın, yeter. Çünkü telâkkiyât-ı âmme ve kabul-ü ümmet, bir nevi hüccet hükmüne geçer.

Bazı ehl-i takvâ, böyle işlerde, ya takvâ veya ihtiyat veya azîmet noktasında ilişseler de, hususî ilişirler. Bid'a da deseler, bid'a-i hasene nevinde dahildir. Çünkü vesile-i salâvattır.
Refet Bey mektubunda diyor: "Bu mesele ihvanlar beyninde medar-ı münakaşa olmuş." Kardeşlerime tavsiye ediyorum ki, inşikaka ve iftiraka sebebiyet veren münakaşa etmesinler. Yalnız müdavele-i efkâr suretinde, nizâsız mübahaseye alışsınlar.
Lem’alar, On Altıncı Lem’a, Hâtime, s. 272

LÛ­GAT­ÇE:

Lihye-i Saadet: Peygamberimizin (asm) saç ve sakalının taneleri.
re's-i mübarek: mübarek baş.
müsâvi: eşit, denk.
telâkkiyât-ı âmme: umumî anlayış, genel telâkki.
ihvan: kardeşler.

beyn: ara, arası.
inşikak: Parçalanma, kırılma.
müdavele-i efkâr:  Fikir alış-verişi.
nizâ: Çekişme, kavga.
mübahase: sohbet, konuşma.

AA

Etiketler: sakal-ı şerif
Okunma Sayısı: 3968
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı