İsviçre Yabancı Gazeteciler Derneği (APES) Asbaşkanı Peter Kenny, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin sorumlularının adalete teslim edilemediğini belirterek "Gelinen noktada, ABD'nin müttefiki Suudi Arabistan, bu davada sorumluluğunu reddetmişe benziyor." dedi.
ABD'deki önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Kaşıkçı çağrısı
Trump'ın 'Kaşıkçı' inadı kırılamadı, yasa tasarıları hep Beyaz Saray engeline takıldı
Uluslararası topluma Türkiye'den 'Kaşıkçı cinayeti' çağrısı
Avrupa Birliği: Kaşıkçı cinayetinin sorumluları cezalandırılmalı
Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi ve İsviçre'nin önde gelen gazetecileri Kenny ve BM Cenevre Ofisine Akredite Basın Mensupları Birliği (ACANU) Başkan Yardımcısı Catherine Fiankan-Bokonga, Macaristan'ın günlük siyasi gazetesi Orta Doğu'nun Türkiye Uzmanı David Laszlo ile Bulgaristan'ın Kapital gazetesi Başeditör Yardımcısı Vesislava Antonova, Kaşıkçı'nın katledilişinin birinci yılında gelinen noktayı, değerlendirdi.
Kenny, Suudi Arabistan'ın Kaşıkçı cinayeti soruşturmasına ilişkin ciddi adım atmadığına dikkati çekerek "Kaşıkçı suikastı soruşturmasında hiçbir şey yapılmamış olması, 'adaletin gidişatının durdurulacağı' anlamına gelmez. Geçen bir yılda bu korkunç cinayetin sorumlularının adalete teslim edilmesi hususunda hiçbir şey olmadı." ifadelerini kullandı.
BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard'ın "adaletten hile ile kurtulmak istediği için" Suudi Arabistan'ı kınadığını anımsatan Kenny, "Gelinen noktada, ABD'nin müttefiki Suudi Arabistan bu davada sorumluluğunu reddetmişe benziyor. Bu gerek gazetecilik gerek insan hakları açısından kötü bir durum." değerlendirmesinde bulundu.
Dünya liderlerine çağrı
ACANU Başkan Yardımcısı Fiankan-Bokonga, BM veya başka bir kuruluşun birinci yılında Kaşıkçı cinayetini "uluslararası bir suç" kapsamında soruşturmaya başlamamasının endişe verici olduğunu vurgulayarak "İsviçre Basın Kulübü ve ACANU'nun seçilmiş Başkan Yardımcısı olarak, soruşturmaya duyarsız kalınmasının ifade özgürlüğünün korunmasını tehlikeye attığını düşünüyorum." dedi.
Callamard'ın 101 sayfalık raporunda, Kaşıkçı'nın katledilişinin küresel bazda "hedef gözeterek öldürülmelerin" bir simgesi olduğu, gazeteci ve medya çalışanlarına yönelik tehditlerin de düzenli olarak kınandığı bilgisine yer verdiğini belirten Fiankan-Bokonga, "Dünya liderlerinin, medya özgürlüğünü savunmak için harekete geçme zamanı geldi." diye konuştu.
"Kısa sürede tatmin edici cevaplar alabileceğimi sanmıyorum"
Laszlo, Kaşıkçı'nın öldürülmesinden bugüne kadar geçen bir yılda, öldürüldüğü gün başına gelenlerin çok detaylı şekilde ortaya çıktığını söyledi.
Birinci derecede faillerin mahkeme önünde olduğunu belirten Laszlo, şunları söyledi:
"Bu kadar kısa sürede kararın çıkmaması normal ama tabii ki bazı soru işaretleri hala duruyor. İlk olarak, cesedin akıbeti ne oldu? İkinci olarak, cinayetin üst düzeydekilerle bağlantısı ne ve Suudi Arabistan'da böyle bir şey nasıl meydana gelebildi? Üçüncüsü ise Kaşıkçı'nın rolü tam olarak neydi? Cinayet, siyasi bir olaya evrildiği için bu sorulara kısa sürede tatmin edici cevaplar alabileceğimi sanmıyorum."
"Bizzat Kaşıkçı cinayetine karışmış"
Antonova ise "Bir cinayetin, hele bir gazetecinin öldürülmesi asla haklı bir gerekçeye bağlanamaz." dedi.
Medya ve gazetecilerin temel görevinin, özellikle iktidara karşı eleştirel davranmak olduğuna işaret eden Antonova, "Zira bir medya eleştirel olma, soru sorma, kolay yanıtlara şüpheci yaklaşma yetkinliğini yitirdiğinde artık 'medya' olma tanımından çıkmış olur. Vatandaşa hizmet etme görevine ihanet etmiş olur." değerlendirmesinde bulundu.
Antonova, şunları kaydetti:
"Kaşıkçı olayında en büyük endişe verici olan şu ki; BM'nin bağımsız bilirkişisinin verdiği bilgiye dayalı uluslararası medyanın yayımladığı haberlere göre, Suudi Arabistan Savunma Bakanı ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman bizzat Kaşıkçı cinayetine karışmış, CIA'ye göre ise cinayet emrini bizzat vermiş.
Cemal Kaşıkçı olayı bir kez daha, güçlü bir iktidar yükünün altındaki siyasetçilerin asla medyaya baskı uygulamaktan vazgeçmeyeceklerini, hatta daha da kötüsü, tutumundan hoşlanmadıkları gerekçesiyle bir gazeteciyi öldürmekten dahi çekinmeyeceklerini gösteriyor."
AA