27 Aralık 2008’de İsrail ve Gazze savaşı resmen başladı. O tarihten itibaren günümüze kadar binlerce kişinin ölmesine ve büyük ülkelerinde kabul ettiği insanlık savaşı işlenmeye devam ediyor. Savaştan etkilenen insanların sayısı çok fazla olduğu için; resmi açıklamalarda bile tam anlamı ile yer almıyor. 

Savaşın en masum etkilenenleri olan çocukların oyun oynayacak en güvenilir alanlarının Mescid-i Aksa’nın bahçesi olduğu, geçtiğimiz günlerde Anadolu Ajans’ın haberinde yer almıştı. Doğu Kudüs’lü çocukların özgürce çocukluklarını yaşadığı Mescid-i Aksa gibi, Filistin’in çok güzel camileri de var. Ve işte özgürlüğe hasret çeken mabedlerden bazıları. 

Kubbet-üs Sahra, Kudüs’te Musevilerin Kudüs Tapınağı olarak isimlendikleri en kutsal binalarının bulunduğu ve bazan “Tapınak Tepesi” adını verdikleri bir tepenin üzerindedir. 1. Haçlı seferi sonunda 1099’da Kudüs’ü Müslümanlar’dan aldıktan sonra Haçlılar tarafından Kubbet-üs-Sahra “Augustinler” tarikatı kesişlerine verilmiş, Augustin tarikatı manastırına ait olan Katolik Kilisesine çevrilmiştir. Binanın kuzeyine Hıristiyan kesişler için hücreler ilâve edilmiştir. Aynı mevkide bulunan Mescid-i Aksa ise Haçlılar Kudüs Krallığı devlet sarayına dönüştürülmüştür. Bu binanın bir kısmı da Kubbet-üs-Sahra’yi Tapınak Şövalyeleri’ne merkez olarak verilmiştir. Tapınak Şövalyeleri bu binayı Süleyman Tapınağı olarak kabul edip buna atıfla isimlerini almışlardır. 1187’de Selahaddin Eyyûbî’nin Kudüs’ü fethinden sonra Haçlılar’ın yaptığı değişikliklerin büyük bir kısmı kaldırılmıştır.

Tarih boyunca bölgeye hâkim olan Müslüman hükümdarlar Kubbet-üs Sahra’ya büyük saygı göstermiştir. Kubbet-üs Sahra Eyyûbî ve Memluk sultanları tarafından çeşitli tarihlerde tamir ettirilmiştir. Bölge, Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı topraklarına katıldı. Kanuni Sultan Süleyman, Kubbet-üs Sahra’yı köklü biçimde tamir ettirdi. Daha sonra Osmanlı padişahlarından III. Murat, I. Abdülhamid, II. Mahmud, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid de tamir ttirmiştir. 11 Temmuz 1927 tarihinde Filistin’de meydana gelen depremde önemli ölçüde hasar gören mekân, 1955’de Ürdün hükümeti tarafından çok geniş bir restorasyon programına tabi olmuştur. Ürdün, diğer Arap ülkeleri ve Türkiye’nin katkıları ile esaslı bir şekilde tamir ettirilmiştir. Günümüzde İsrail’deki radikal bir grup Kubbet-üs Sahra’nın ve çok kutsal olan Mescid-i Aksâ’nın başka bir yere taşınmasını ve burada Yahudilerin üçüncü tapınağının inşa edilmesini istemektedir. 

Gazze Ulu Camii

Gazze Ulu Camii, aynı zamanda Büyük Ömer Camii olarak da bilinmekte olan, Gazze’nin eski şehir kısmında yer alan, Gazze Şeridi’ndeki en büyük ve en eski camidir. İlk yapıldığında bir pagan tapınağı olan Ulu Cami, önce Bizanslılar tarafından bir Rum Ortodoks Kilisesi’ne sonra 8. yüzyılda dört büyük halife zamanı başında camiye çevrilmiştir.

Haçlılar buraya bir katedral inşa eder, ancak Gazze’nin 1187’de Eyyubiler eline geçmesiyle yıkılır. 1200’lerin başında Memlukler tarafından cami inşa edildi. 1260’da Moğollar tarfından yıkıldı, yeniden inşa edildi ve yüzyılın sonunda bir depremde tekrar yıkıldı. Son renovasyonu 300 yıl sonra Osmanlılar tarafından yapıldı. 1. Cihan Harbinde İngilizler tarafından kötü bir şekilde hasar gören cami, 1925’de Ulu Müslüman Heyeti tarafından restore edildi. Bazı batılı 19. yüzyıl gezginleri tarafından “tarihi öneme sahip tek yapı” olarak tarif edilmiştir.

Vilayet Camii (Gazze)

Vilayet Camii veya Vilayet Katibi Camii, Gazze şehrinde Ömer Muhtar Caddesi üzerinde yer alan tarihi küçük bir camidir. Cami 1432 yılında Memluklar tarafından yaptırılmıştır. ancak yapının tarihi 1344’e kadar uzanmaktadır. Caminin batı tarafındaki eklentiler 1584 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun Şam Vilayeti Katibi Ahmet bey tarafından yaptırıldı. Caminin minaresi Aziz Porphyrius Kilisesi’yle bitişiktir. 

HABER: MERVE İRİYARI