Kutsal topraklarda bulunan yaklaşık 2,5 milyon hacı adayı, Kurban Bayramı öncesi Arafat'a çıkmaya başladı.
Yarın milyonlarca Müslüman, Arafat vakfesi yapacak. Bugün ihrama girerek Arafat yolculuğuna başlayan hacı adayları, yarın ''diriliş ve mahşeri'' yaşayacak.
Hac farizasını yerine getirmek için kutsal topraklarda bulunan Türk hacı adaylarının Arafat'a çıkışları, sabah namazından sonra başladı. Diyanet İşleri Başkanlığı, hacı adaylarını Arafat'a otobüslerle taşırken, diğer ülkelerden gelen milyonlarca hacı adayı da çeşitli vasıtalarla veya yürüyerek Arafat'a ulaşmaya çalışıyor.
Arafat'ta hacı adaylarının gece konaklamaları için çadırlar kurulurken, diğer ihtiyaçlar için de gerekli önlemler alındı. Müzdelife ve Mina'da da gerekli hazırlıklar tamamlandı.
Hacı adayları, arife günü öğle vaktinde, öğle ve ikindi namazlarını birleştirerek (Cem-i Takdim) kılacak. Daha sonra Müzdelife'ye hareket edecek adaylar, burada akşamı yatsı namazıyla birleştirerek (Cem-i Tehir) kılacak. Adaylar, hac görevinin vaciplerinden Müzdelife vakfesini yaptıktan sonra da Mina'ya hareket edecek.
Hazreti Muhammed’in Arafat vakfesini yaptığı Cebel-i Rahme (Rahmet Tepesi), Hazreti Adem ile Hazreti Havva'nın cennetten indikten sonra dünyada ilk defa buluştukları yer olarak biliniyor. Mekke'nin yaklaşık 25 kilometre güneydoğusunda bulunan Arafat'taki Cebel-i Rahme'de dikili beyaz bir sütun bulunuyor.
- "Hac, Arafat'tır"
Diyanet İşleri Başkanlığınca hacı adaylarına dağıtılan ''Haccı Anlamak'' isimli kitapta Arafat'a ilişkin bilgiler de yer alıyor.
Arafat kelimesinin ''bilme, anlama, tanıma'' ve ''güzel koku'' gibi manalara gelen bir kökten geldiği belirtilen kitapta, şunlar kaydediliyor:
''Dünyanın her tarafından gelen insanların bu yerde birbirleriyle görüşüp tanışmaları veya günahlarını itiraf ederek Allah'tan af dilemeleri, affedilmelerinden sonra günah ve kirlerinden temizlenip Allah katında güzel bir kokuya sahip olmaları sebebiyle bu ad verildiği ileri sürülmüştür.
'Hac nasıl (olmalı)dır?' diye sorduklarında Allah Resulü'nün verdiği cevap kısa ve gayet net idi; ‘Hac, Arafat’tır’. Hac, hakikati bilmek, tanımak, anlamak, kavramaktır. 'Hac, Arafat'tır' yani arif olmaktır; marufa, marifete, Marifetullah'a ermektir. Dirilişi, mahşeri, mahkeme-i kübra öncesi bekleyişi, ölmeden önce ölmeyi, hesaba çekilmeden önce muhasebe yapmayı bilmektir. Arif olan anlar, Arafat’ı idrak eden, hacı olur, Arafat’ı kavrayan marifeti bulur. Arafat, arif olma yeridir. Arafat marifeti yakalama yeridir. Arafat önce kendini bilme, kendini bulma deneyimidir. Ve 'Kendini bilen, Rabb'ini de bilir' fehvasınca, önce kendini tanıma ardından da Rabb'ini tanımadır. ''
-''Haşir ve hesaba çekiliş sahnesi''
Arafat'ta üstünlüğün sadece takvada olduğunun kavrandığı vurgulanan "Haccı Anlamak" adlı eserde, burada haşir ve hesaba çekilişin sahnelendiği belirterek, şunlar ifade ediliyor:
''Diğer müminlerle bir arada bulunan, kıyafetiyle artık bu dünyayı terk ettiğini gösteren mümin, haşir ve hesaba çekiliş sahnesini temsili bir şekilde yaşayarak sorumluluğun ve hesaba çekilmenin idrakine varır. Allah'ın huzurunda durmanın manasını, makam, servet ve ilim gibi üstünlüklerin gerçek değerinin hesaba çekileceği zaman ortaya çıkacağını anlar ve üstünlüğün sadece takvada olduğunu kavrar.''
AA