Dünyada tespit edilen bitki sayısının 390 bin 900 olduğu açıklandı ve bitki sayıları ile ilgili yapılan araştırma, Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur'dan Asa-yı Musa adlı eserinde 1943 - 1944 yıllarında kaleme aldığı risalede
bitkilerle ilgili olarak -eserden san'atkara yönelme prensibiyle- gençlere Allah'ın varlığı ve birliği hakikatini ders verdiği önemli satırları hatırlattı.
Merkezi Londra'da bulunan Kew Kraliyet Botanik Bahçesi tarafından yayımlanan raporda, dünyada tespit edilen bitki türlerinin sayısının 390 bin 900 olduğu belirtildi.
BBC'nin rapora dayandırdığı haberinde, sadece geçen yıl 2 bin 34 yeni bitki türünün keşfedildiği kaydedildi.
Kew Kraliyet Botanik Bahçesi'nin dünyada bitki örtüsünün incelendiği ilk kapsamlı değerlendirmesi niteliği taşıyan raporda, bitkilerin yüzde 21'inin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bildirildi.
Raporda, bitkileri tehdit eden faktörler, iklim değişikliği, tabii yaşam alanlarındaki kayıplar, hastalıklar ve istilacı bitkiler olarak sıralandı.
Kew Kraliyet Botanik Bahçesi Bilimsel Araştırmalar Merkezi Müdürü Profesör Kathy Willis, insanlık için yaşamsal öneme sahip bitkilerin sayılarını, nerede yaşadıkları ve bitki grupları arasındaki ilişkileri bilmenin önemini vurgulayarak bitkilerin gıda, yakıt ve ilaç temin edilmesini sağladığı, iklimi kontrol ettiğini söyledi.
Bitki sayısını, mevcut veri tabanlarını inceleyerek hesaplayan araştırmacılar, 390 bin 900'e, yosun ve benzer bitkilerin dahil olmadığını belirtti.
Her yıl birçok yeni bitki çeşidiyle karşılaşan araştırmacılar, geçen yıl Batı Afrika'nın Gabon ormanlarında 45 metre büyüyen ve Gilbertiodendron Maximum adını verdikleri bir ağaç keşfetmişti.
İklim değişikliği, bitkileri tehdit ediyor
Dünya bitki örtüsünün karşılaştığı sorunlara da dikkati çeken bitki bilimciler, yaşam alanlarındaki değişikliklerin ve ormanların yok olmasının, birçok bitkiyi önemli ölçüde etkilediği uyarısında bulundu.
'Karbon ayak izi' nedir ve Bediüzzaman Said Nursî’nin 'ayak izi' ne kadardır?
Bugün insanların tüketimleri oranında çevreye verdiği zararlar ölçülerek karbon ve ekolojik ayak izleri numaralandırılmaktadır.
Devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/karbon-ayak-izi-nedir-ve-bediuzzaman-said-nursi-nin-ayak-izi-ne-kadardir_371170
Araştırmacılar, zararlı böcekler ve hastalıkları başlıca problemler arasında gösterirken, Dr. Colin Clubbe, istilacı bitkilerin, tabii bitkisel çeşitliliğin en büyük sorunu olduğunu söyledi.
İstilacı bitkilerin çevreye verdiği zarar ve bunların ortadan kaldırılmasının maliyetinin, dünya ekonomisinin yüzde 5'ine tekabül ettiği tahmin ediliyor.
DÖRT YÜZ BİN ÇEŞİT NEBATAT... (BİTKİLER)
Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi'yi ziyarete gelen lise talebeleri son derece önemli bir konuda kendisinden yardım istemişlerdir.
Bir 'karanlık' dönem hakkında bizlere bilgi veren çarpıcı bir kaynak niteliğinde değerlendirilebilecek bu 'yardım talebi', 'eğitim' adı altında işlenen ve nice gençlerin dünyevi ve ebedi hayatını mahveden karanlık anlayışı gözler önüne sermektedir.
"BİZE HALIKIMIZI TANITTIR, MUALLİMLERİMİZ ALLAH'TAN BAHSETMİYOR''
Din ve fen ilimlerinin birlikte okutulmasını isteyen ve Medresetüzzehra Projesi ile bu projesini gerçekleştirmek idealinde olan Bediüzzaman'ın yanına gelen ve kendisine "Bize Hâlıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar" diyen gençlere verdiği cevaplar çok önemlidir.
1943 - 1944 yıllarında telif edilen konuyla ilgili risalede Üstad Bediüzzaman'ın bitkilerle ilgili olarak ifade ettiği ''...Öyle de, küre-i arz eczahanesinde bulunan dört yüz bin çeşit nebatat...'' şeklindeki sözleri günümüzde ulaşılan ve kamuoyu ile paylaşılan bitki türleri sayısı ile ilgili araştırmanın neticeleri açısından oldukça dikkat çekici...
Risale-i Nur'daki konuyla ilgili bazı bölümleri istifadenize sunuyoruz;
Dört yüz bin çeşit nebatat...
Altıncı Mesele
Risale-i Nur'un çok yerlerinde izahı ve kat'î hadsiz hüccetleri bulunan "iman-ı billâh" rüknünün binler küllî burhanlarından birtek burhana kısaca bir işarettir.
Kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. "Bize Hâlıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar" dediler.
Ben dedim:
Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah'tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.
Meselâ, nasıl ki mükemmel bir eczahane ki, her kavanozunda harika ve hassas mizanlarla alınmış hayattar macunlar ve tiryaklar var; şüphesiz gayet maharetli ve kimyager ve hakîm bir eczacıyı gösterir.
Öyle de, küre-i arz eczahanesinde bulunan dört yüz bin çeşit nebatat ve hayvanat kavanozlarındaki zîhayat macunlar ve tiryaklar cihetiyle bu çarşıdaki eczahaneden ne derece ziyade mükemmel ve büyük olması nisbetinde, okuduğunuz fenn-i tıb mikyasıyla, küre-i arz eczahane-i kübrasının eczacısı olan Hakîm-i Zülcelâli, hatta kör gözlere de gösterir, tanıttırır.
Hem, meselâ, nasıl bir harika fabrika ki, binler çeşit çeşit kumaşları basit bir maddeden dokuyor; şeksiz, bir fabrikatörü ve maharetli bir makinisti tanıttırır.
Öyle de, küre-i arz denilen yüz binler başlı, her başında yüz binler mükemmel fabrika bulunan bu seyyar makine-i Rabbâniye ne derece bu insan fabrikasından büyükse, mükemmelse, o derecede, okuduğunuz fenn-i makine mikyasıyla, küre-i arzın Ustasını ve Sahibini bildirir, tanıttırır.
Hem meselâ, nasıl ki, gayet mükemmel bin bir çeşit erzak etrafından celb edip içinde muntazaman istif ve ihzar edilmiş depo ve iaşe ambarı ve dükkân şeksiz, bir fevkalâde iaşe ve erzak mâlikini ve sahibini ve memurunu bildirir.
Dünya'dan bir milyon defa büyük bir lamba ve soba olarak tasarlanan Güneşimiz...
''...Hem nasıl ki bir harika şehirde milyonlar elektrik lâmbaları hareket ederek her yeri gezerler. Yanmak maddeleri tükenmiyor bir tarzdaki elektrik lâmbaları ve fabrikası, şeksiz, bedahetle elektriği idare eden ve seyyar lâmbaları yapan ve fabrikayı kuran ve iştial maddelerini getiren bir mucizekâr ustayı ve fevkalâde kudretli bir elektrikçiyi hayretler ve tebriklerle tanıttırır, yaşasınlar ile sevdirir.
Aynen öyle de, bu âlem şehrinde, dünya sarayının damındaki yıldız lâmbaları, bir kısmı kozmoğrafyanın dediğine bakılsa küre-i arzdan bin defa büyük ve top güllesinden yetmiş defa sür’atli hareket ettikleri halde, intizamını bozmuyor, birbirine çarpmıyor, sönmüyor, yanmak maddeleri tükenmiyor.
Okuduğunuz kozmoğrafyanın (Astronomi, Gök Bilimi) dediğine göre, küre-i arzdan bir milyon defadan ziyade büyük ve bir milyon seneden ziyade yaşayan ve bir misafirhane-i Rahmâniyede bir lâmba ve soba olan güneşimizin yanmasının devamı için, her gün küre-i arzın denizleri kadar gazyağı ve dağları kadar kömür veya bin arz kadar odun yığınları lâzımdır ki sönmesin.''
Risale-i Nur'dan konuyla ilgili bölümün tamamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/asayimusa/#40
Tefekkürün faziletleri
Risale-i Nur, baştan sona bütün satırlarında tefekkürü ibadet haline getirmiş; “Bir saat tefekkür, bir sene ibadetten hayırlıdır.”6 Hadisinin feyiz ve bereketine mazhar olmuş bir tefekkür ummanıdır.
“Âyet, Hadis ve Risale-i Nur’a göre tefekkürün önemi nedir?”
Konuyla ilgili son derece önemli makalenin devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/tefekkurun-faziletleri_216654
''Her biri, birer yörüngede akar, durur" Merkür'ün Güneş'in önünden geçişi...
9 Mayıs Pazartesi günü Merkür kendisine belirlenen yörüge doğrultusunda Güneş'in önünden geçti.
''Her biri, birer yörüngede akar, durur..."
"Ay için de birtakım safhalar, duraklar tâyin ettik; dolaşa dolaşa, nihayet eski hurma salkımının çöpü gibi kuru, sarı, kavisli bir hâle gelir. Ne güneş aya kavuşabilir, ne gece gündüzün önüne geçebilir. O gök cisimlerinden her biri, birer yörüngede akar, durur..." (Yasin Suresi, 36/39, 40)
İşte yaratılış harikası o muhteşem geçiş...
Devamını okumak ve izlemek için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/bilim-teknoloji/her-biri-birer-yorungede-akar-durur-merkur-un-gunes-in-onunden-gecisi_396284
Risale-i Nur’da delillendirme yöntemleri
http://www.yeniasya.com.tr/tarik-yilmaz/risale-i-nur-da-delillendirme-yontemleri_395739
Risale-i Nur’da Bediüzzaman Said Nursî delillendirmeye giderken gerek mantık ve felsefe ilimlerinde kullanılan istidlâl usûllerini gerekse kelâm ilmi ile özdeşleşmiş delil yöntemlerini kullanmıştır. Onuncu sözünün giriş kısmında; “bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz bir harf kâtipsiz olamaz biliyorsun. Nasıl oluyor ki nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?” diye muhatabına sorarak kâinatı idare eden, yapan, yazan, her şeyi tasarrufu altında bulunduran bir idareciyi, yani bilinenin ve görünenin bilgisini kullanarak maddî gözle göremediğimiz Cenâb-ı Hakk’ı bilmeyi ve manen onu görmeyi sağlamaktadır.
Devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/tarik-yilmaz/risale-i-nur-da-delillendirme-yontemleri_395739
Bahar dahi bir çiçektir: Bahardaki haşir nümunelerine dikkat lâzımdır...
http://www.yeniasya.com.tr/foto-galeri/bahar-dahi-bir-cicektir-bahardaki-hasir-numunelerine-dikkat-lazimdir_392483
Mirac Gecesi'nin anlamı ve önemi nedir ve Mirac hadisesi nasıl gerçekleşmiştir?
Üstad Bediüzzaman Risale-i Nur'un birçok bölümünde Mirac Gecesi'nin hakikati, Mirac gecesinde gerçekleşen hadiselerin manaları, Mirac Gecesi'nin önemi ve Mirac Gecesi'nin izahı ile ilgili aklı, kalbi ve ruhu doyuran hakikatli izahlar yapıyor.
Bediüzzaman Hazretleri din ilimleri ile fen ilimlerinin beraber okutulmasını istemektedir.
Bu doğrultuda atılacak adımlarla, din ve fen ilimlerinin birlikteliği ile tefekkür ve tahlil edilebilecek 'Mirac hadisesi' ve daha birçok mesele daha iyi anlaşılacaktır ve ''Hak olup Haktan gelip hak diyen ve hakikati gösteren ve nuranî hikmeti neşreden'' Kur'an-ı Hakim ve 'Yürüyen Kur'an' olan Efendimiz Aleyhissalatu Vesselamın hakikatli veciz sözlerinden akıl, kalp, ruh ve diğer bütün duygular derecesine göre hissesini alacak ve tatmin olacaktır.
Nobel ödüllü ilk Müslüman olan Pakistanlı fizikçi Prof. Dr. Abdüsselam’ın “Kur’an’da 250 ayetin hukukî konularda olmasına karşılık karşılık 750 ayet müminleri tabiatı araştırmaya, düşünmeye, aklı en iyi şekilde kullanmaya ve ilmî araştırmalara davet ediyor” tesbiti aynı mananın bir diğer ifadesi.
Ve Bediüzzaman'ın ''O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder'' ifade ettiği gibi, din ve fen ilimlerinin birlikteliği ile yapılacak okumalarla talebelerin çalışmaları, gayretleri çift kanatlı olacak şekilde kanatlanacaktır.
Devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/mirac-gecesi-nin-anlami-ve-onemi-nedir-ve-mirac-hadisesi-nasil-gerceklesmistir_395550
AA