“Dijital çağda tahkikî imanı elde etmenin yolu” konulu seminer veren Prof. Dr. İlyas Üzüm, dijital çağın, insaniyete vereceği zararların önündeki en büyük Kur’ânî setin, tahkikî imanı kazanmak olacağını söyledi.
Beytullah Avcı - ADANA
Adana Yeni Asya Gazetesi Temsilciliği tarafından organize edilen “Dijital çağda tahkikî imanı elde etmenin yolu” konulu seminer geçtiğimiz Cuma günü Zübeyir Gündüzalp Toplantı Salonunda, ilahiyatçı-yazar Prof. Dr. İlyas Üzüm tarafından icra edildi. İlyas Üzüm ilgiyle takip edilen sunumunda, özet olarak, konuyla ilgili aşağıdaki hususları dinleyicileriyle paylaştı: “Bizler Yaratanın emriyle yer yüzüne gönderildik. Hiç birimiz anne babamızı, vb. kendimiz seçmedik. Dijital çağ Allah’ın kevnî kanunlarına dayanır. Dünya nüfusunun üçte ikisi dijitallikle alâkadardır. Dijital çağa bilgi çağı veya yapay zekâ çağı da denilebilir. Dijital çağın avantajlarından en önemlisi bilgiye kolay ulaşımdır. Ulaşım iletişim, vb. sahalarda kolaylık, manevî ihtiyaçların da karşılanması ilgili dijital din ve zamanın kısalmasıyla kendini gösterir. Dünya kütüphanelerindeki eserlerden istifade bile dijitallikte çok kolay ve ucuzdur.”
Risale-i Nur kalpleri mutmain ediyor
“Bu çağın gereçlerinden istifade sonucu tahkikî bir imanın elde edilmesine doğru müsbet yaklaşım da dijital çağın avantajları arasındadır. Bunun yanında, dijital çağın dezavantajlarının da olduğu ayrı bir gerçek. Bunların başında dijital bağımlılık gelmektedir. Manevî altyapısı zayıf olan gençliğin, ateizm, deizim, satanizm, vb. menfi ceryanlara kolaylıkla ulaşması sonucu ikilemlere ve inanç zaafiyetleriyle dejenerasyona uğraması kaçınılmazdır. Tahkikî imanı tahkim etmede insanın hem aklının, hem kalbinin ve hem de diğer duygularının manevî doyuma ulaşıp mutmain olması önemli bir yer tutar. Günümüzde Kur’ân’ın bu hususlarla ilgili mesajını verip zayıf olan imanları tahkikî imanla tahkim eden Kur’ân hakikatleri Risale-i Nurdur. Kâinatın idare ve sevkiyatındaki nizam ve intizam ise kâinat çarkının bir el tarafından idare edildiğini gösterir.”
Kâinat kitabı Allah’ın binbir isminin ayinesidir
“Cenab-ı Hak’ın kudret ve sanatını biz kâinattaki varlıklarla anlarız. Bu anlamada birinci argüman kâinattır. Cenab-ı Allah: “Ben gizli bir hazine idim bilmek ve bilinmek, görmek ve görünmek istediğim için şu kâinatı yarattım” diyor. Bu manada kâinat kitabı Allah’ın binbir isminin ayinesidir. Kültürel imanın ehemmiyeti yoktur; hakikatli olan tahkikî imandır. Tahkikî imana ise kâinat kitabını okumakla ancak ulaşılır. İkinci argüman Kur’ândır. Kur’ân şu kâinat kitabınını bir tercümesidir. Üçüncü argüman ise kâinat kitabının tarifçileri olan risalet müessesesi ve peygamberlerdir. Dördüncü argüman ise insandır. İnsan Cenab-ı Hak”ın en muhteşem san’atı ve san’atı içinde nakş-ı âzamıdır. İnsan ve kâinattaki Esmanın tecelli, nakış ve hikmetlerini okuyacak tek varlık ise insandır. Bu manada cin nev’inin bu konuda tavzif edildiği de ayrı bir gerçektir. Allah’a iman ilimlerin şahı ve padişahı marifetullahtır. Yukarıdaki dörtlü argümanlar imanın altı rüknünün hepsinin tecelli iman ve izahında aynı ehemmiyete sahiptir.”
Dijital çağın zararlarına karşı Kur’ânî set olacak
“Bütün bu anlattıklarımızdan hareket ederek bize düşen ise, bu asır ve gelecek asırlarının Kur’ân’ın tahkikî iman dersi olan Risale-i Nurları bir taraftan çok okuyup, duygu, hayat ve yaşayışımıza mal ederken; diğer taraftan bu hakikatleri en yakınımızdan başlayarak, ulaşabildiğimiz kadar insana ulaştırıp, onların da tahkikî imana kavuşmasına vesile olmak için, tebliğ ve ilânat çalışmalarına ihlasla devam etmektir. Bu manada yapılacak keyfiyetli çalışmalar, dijital çağın, insaniyete vereceği zararların önündeki en büyük Kur’ânî set olacaktır.
“Cenab-ı Hak başta ehli imanı ve bütün insanlığı, en dehşetli olan ahir zamanın dijital zarar ve fitnelerinden kurtarsın. Tahkikî imanın sulh-u umumî ve huzur mevsimine kavuşturup, mutlu ve bahtiyar kılsın!”