Bilim insanları, Satürn’ün küçük uydusu Enceladus’ün buzlu yüzeyi altında termal hareketlilik tespit edildiğini, çok sayıda sıcak su kaynağı olabileceğini bildirdi.
ABD’deki Colorado Üniversitesi'nden gökbilimci Sean Hsu liderliğindeki uluslararası araştırma ekibi, Enceladus’un derinliklerinde mineral zengini sıcak su kaynakları olduğunu duyurdu. Eğer sonuçlar kesinleşirse, Güneş Sistemi içerisinde Dünya’dan sonra kaya ve sıcak suyun etkileşime girdiği belirlenen ilk yer Enceladus olacak.
YÜZEYİ BUZ TABAKASI İLE KAPLI
Çapı 500 kilometre olan bu küçük uydu, kalın bir buz tabakası ile kaplı. 1997’de fırlatılan ve Satürn çevresinde araştırmalar yapan Cassini Uzay Aracı, yaklaşık 10 yıl önce uydunun güney kutup denizinde faal olan buz volkanlarını tespit etmişti. Kütle çekimi ölçümleri doğrultusunda yapılan araştırmalar, Enceladus’un 50 kilometre kalınlığında bir buz tabakası ile kaplı olduğunu ve sıcak kaynakların olduğu tahmin edilen güney kutbu denizinin bu tabakanın altında 10 kilometrelik bir derinliğe sahip olduğunu ortaya koyuyor.
90 DERECE SICAKLIĞINDA SU
Bilim dergisi Nature’da yayınlanan araştırma sonuçlarına göre, kaynar su içerisindeki çözünmüş mineraller, buldukları çatlaklardan yüzeye büyük bir hızla çıkarken daha soğuk suyla ve sonunda soğuk uzayla etkileşime girip buz kristallerine dönüşüyor. Sean Hsu ve ekibinin 4 yıl süren deneyleri ve hazırladıkları simülasyonlar, suyun sıcaklığının 90 derece civarında olması gerektiğini gösteriyor.
Enceladus’taki volkanlardan saçılan buz parçacıkları Satürn’ün çevresindeki halkalardan birini oluşturuyor. Bu halkayı inceleyen Cassini Uzay Aracı, söz konusu parçacıkların silisyum dioksit (SiO2) içerdiğini belirledi. Dünyada cam üretiminin ana ham maddesi olan silisyum dioksit, gezegenimizde var olan kumun büyük bir bölümünü oluşturuyor.
YAŞAM BELİRTİSİ
Satürn'ün bu küçük uydusunda var olduğu üzerinde durulan deniz altı termal kaynakları Dünya’dakilere benziyor. Enceladus’teki sıcak su kaynaklarında, Dünya’daki kaynaklardaki gibi yaşayabilen organizmalar olabileceği düşünülüyor. Bilim insanları, gelecekte yapılabilecek insanlı ya da insansız görevler sayesinde uydunun gizeminin çözülebileceğine inanıyor.