"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünyanın en büyüğü faaliyete başladı

25 Eylül 2016, Pazar 20:00
Çin, uzaydaki yaşamı araştırmak amacıyla yaptığı dünyanın en büyük radyo teleskobunun faaliyete başladığını bildirdi.

Ülkenin resmi haber ajansı Şinhua, 500 metre çapındaki Küresel Diyafram Radyo Teleskop'un, (FAST) Guicou eyaletindeki Pingtang kasabasında göreve başladığını duyurdu.

"Tienyen" (Gök Gözü) adı verilen ve yapımı bir milyar 200 milyon yuana (yaklaşık 180 milyon dolar) mal olan radyo teleskobun, uzaydaki yaşam bulgularını saptamak için çalışmalar yapacağı bildirildi.

Yapımına 2011 yılında başlanan Gök Gözü'nün, daha doğru ve sağlıklı radyo sinyali alabilmesi için bulunduğu bölgenin beş kilometre civarında yaşayan yaklaşık 8 bin kişinin başka bölgelere tahliye edildiği belirtildi. Taşınmaları istenilen halkın zararını karşılamak amacıyla 269 milyon dolarlık devlet fonu ayrıldığı kaydedildi.

Tienyen, Porto Riko'da bulunan 300 metre çapındaki Arecibo'yu geçerek dünyanın en büyük radyo teleskobu olurken, ölçüm hızının da Arecibo'dan 10 kata kadar daha hızlı olduğu vurgulandı.

Pekin yönetimi, 2022 yılına kadar yörüngede kalıcı bir uzay istasyonu kurmayı hedefliyor. Çin, bu hedefine ulaşması durumunda ABD ve Rusya'nın ardından uzay istasyonu kuran üçüncü ülke olacak. Pekin yönetimi, bu hedefi doğrultusunda 15 Ekim'de uzay modülü Tiengong-2'yi (Gök Saray-2) yörüngeye fırlatmıştı. Gök Saray-2, gelecek ay fırlatılması planlanan insanlı uzay mekiği, Şıncou-11 ile yörüngede kenetlenecek.

Çin, uzay projesi kapsamında gelecek iki yıl içinde Mars'a da bir misyon göndermeyi planlıyor. 

Konuyla ilgili olarak Yeni Asya yazarı İsmail Tezer'in makalesi:

DÜNYA'YA BENZER GEZEGEN VE UZAYLILAR MESELESİ?

Geçtiğimiz günlerde NASA’nın (Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi) internet sayfasında ilginç bir haber yer aldı. Haberde Dünya’ya benzeyen yeni bir gezegenin keşfedildiğinden söz ediliyordu. Büyüklük ve muhteva yönünden dünyaya benzediği kaydedilen gezegenin, yüzey sıcaklığı iki bin dereceyi buluyormuş.

Daha önce de buna benzer başka haberler yer almıştı. Yani dünyaya benzer başka gezegenlerin bulunduğu, hatta buralarda hayat şartlarının da olabileceği yönünde açıklamalar serdedilmişti.

Bu konu bize Risale-i Nur’da On İkinci Lem’a’da yer alan bir bahsi hatırlattı.

Bediüzzaman bu bahiste, “Allah, yedi göğü yarattı ve yeryüzünü de onlar gibi yarattı.” (Talâk Sûresi: 65:12.) âyetinin işaret ettiği mânâları açıklıyor. Âyet-i kerimenin çok vecihlerinin, asra veya muhataplarına göre değişebilecek çeşitli mânâ tabakalarının ve işaretlerinin olabileceğini söylüyor.

Konumuzla ilgili olan enteresan kısım ise, Bediüzzaman’ın ifade ettiği şu satırlar:

“..küre-i arzımıza [Dünyaya] benzeyen yedi küre-i uhrâ [başka dünyalar] dahi bulunmasına, zîhayata [hayat sahiplerine] makarr ve mesken olmasına işareten...”

Evet, doğrudan doğruya Kur’ân’a muhatap olarak onu kendisine hakiki üstad edinen ve böylelikle hakikat ilmine vakıf olan Bediüzzaman, âyetin işarî tefsiri bağlamında, ‘dünyamıza benzer yedi gezegenin’ bulunabileceğini ve hatta buralarda kimi ‘hayat sahipleri’nin olabileceğini açıkça ifade ediyor. “zîhayata [hayat sahiplerine/canlılara] makarr ve mesken olmasına” ifadesi bunu gösteriyor.

Peki Bediüzzaman’ın bahsettiği “dünyamız dışındaki gezegenler”de bulunan “hayat sahipleri” kimlerdir?
Uzaylılar olabilir mi?

Aslına bakarsanız, şu uçsuz bucaksız kâinatta “uzaylı” olmayan yok gibidir. Başta Dünya gezegeninde bulunan biz canlılar uzayda bulunmuyor muyuz? O halde bizler de “uzaylıyız”!

Elbette, insanın aklına, hayal ürünü (fantastik) ‘uzaylı yaratıklar’ da gelmiyor değil. Bu algı, maalesef Holywood sinema kültürünün günümüz insanının bilinç altına telkin ettiği bir şey. İnsan aklı, bu konuda sınır tanımıyor!
Elinde Kur’ân gibi “kâinatın manevî haritası” ve Risale-i Nur gibi, bu harita-i maneviyeyi harika bir şekilde izah eden eserler bulunanlar ise, elbette bu “uzaylılar” konusuna daha farklı bakacaklardır. Zirâ, hayat, sadece gördüğümüz canlılarla sınırlı değildir. Maddî âlemin dışında, göremediğimiz boyutlarda Cenab-ı Hakk’ın zîhayat ve zîşuur (hayat ve şuur sahibi) nice mahlûkları vardır. Ki, Kur’ân bunları “melekler, cinler ve ruhaniler” olarak tasnif eder.

Evet, belki de daha keşfedemediğimiz nice gezegenlerde, yıldızlarda, sistemlerde Cenab-ı Hakk’ın oralara münasip şekilde yarattığı sakinler, hayat ve idrak sahibi varlıklar bulunmaktadır. Kur’ân bu varlıkları melek, cin veya ruhaniler olarak isimlendiriyor. Eğer bir uzaylı varlık aranacaksa, işte Allah’ın bu nevîden bir değil, sayısız ‘uzaylı’ varlıklarının olduğu bilinmelidir.

Bu varlıklara ister uzaylı deyin, ister demeyin, neticede Allah’ın Dünya’nın dışında yarattığı gökcisimlerini boş, kimsesiz bırakmasının, hikmetine münafi olduğu açıktır. Elbette oralara da münasip canlılar yaratacaktır ve yaratmıştır da. Gözümüz önünde mütemâdiyen, bulanık sudan ve kesafetli topraktan “hayat” ve “ruh” sahibi harika varlıkları yaratan Kudret, elbette hayata ve ruha daha münasip olan latif maddelerden (nurdan, nardan, elektrikten, radyasyondan, ışından...) muhtelif hayat sahiplerini de halk edebilir ve etmiştir de...

İsmail Tezer

AA

Okunma Sayısı: 2674
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı