Uzun yıllar var ki, ülkemiz resmî, gayr-i resmî şiddet, anarşi/terör ve buna bağlı olarak savrulmalar yaşıyor; huzura hasret!
Fakat, ne gam! Hakkı anlatan bir topluluk, milletimizin selâmeti için Nurlu dâvâya baş koymuş; Nurlu yollara düşmüş şöyle düşünerek:
Memleket AVM ve eğlence yerleriyle değil, “uhuvvvet, muhabbet, ittihad panayırları” ve emniyet ile asayişin temeli iman ve ahlâk dersleri veren “Medresetüzzehra” şubeleriyle donatılmaktan geçer.
Ve o medrese şubeleri merkez olmak üzere, evlerde, okullarda, basın-yayın kuruluşlarında, sosyal faaliyetlerde iman, Kur’ân hakikatlerini terennüm etmekle, insanları, bilhassa gençlerin akıl, kalb ve vicdanlarını mutmain etmekten geçer.
İşte, Van Bediüzzaman Mevlidi bu şaheser seyyar Medresetüzzehra örneklerinden birisidir.
Başta Peygamberimizin (asm) ruhuna ithaf edilmek üzere, Sahabe-i Kiram’ın, selef-i salihinin, müçtehidlerin, müceddidlerin, âlimlerin ve özellikle günümüz en büyük müceddidi Bediüzzaman’ın ruhuna ithaf edilen Van Mevlidi de, herkese örnek bir gönül köprüsü oldu. Gönüllerde, mübarek çehrelerde dalgalanan uhuvvet, muhabbet, tesanüd, birlik, beraberlik dalgalarıdır.
Hiçbir dünyevî maksat gütmeden, yalnız Allah rızası dairesinde ittihad, birlik, beraberlik için, bunca masraflar yaparak yurdun dört bir yanında ve batı bölgelerinden kopup gelen bu insanlar bunun ispatı değil mi?
İşte Van Bediüzzaman Mevlidi, doğu ile batının, kuzey ile güneyin kucaklaşması ve kaynaşması böyle sağlanır, mesajını bütün âleme ilân ediyor.
Bu mevlid, uhuvvet, muhabbet, birlik ve beraberliğimizin sembolüdür.
Bu mevlid, kaynaşmanın, imtizaç etmenin bu yolla olacağının alâmetidir.
Bu mevlid, istişarenin, pek çok gönül ve akılla bir araya gelip istişare etmenin ifadesidir.
Bu mevlid, ülkenin emniyet ve asayişinin hangi değerlerde olduğunun bariz delilidir.
Bu mevlid, terör ve şiddeti önlemenin yegâne çaresini menbaını gösteren bir tablodur.
Bu mevlid, “Muhabbet, uhuvvet/kardeşlik, birlik, beraberlik, aşk ve şevkimiz asla bombalanamaz!” mesajıdır.
Bu mevlid; meselelerin, sıkıntıların “şiddet ve terörle” değil; iman ve Kur’ân hakikatleriyle, nezaketle, nezahetle, adalet, hukuk, demokrasi, hürriyetle çözülebileceğinin bizatihi mücessem bir belgesidir.
Bu mevlid; terör ve şiddeti doğuran “imansızlık, ahlâksızlık, cehalet, fakr, zaruret ve ihtilâf” bataklığının; sivrisinekleri bombalamakla bitirilemeyeceğinin; düşmanlığı, terörü, şiddeti azdıracağının lisan-ı hal ile anlatımıdır.
Bu mevlid, İslâm âleminin, ülkemizin ve bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun da ahlâkî, ekonomik, içtimaî, siyasî problemlerinin çözümünün Münâzarât, Hutbe-i Şamiye gibi Bediüzzaman’ın diğer eserlerinde olduğunun bürhanıdır. Bu mevlid; etnik kökenlerin İttihad-ı İslâm kardeşliğinde buluşması ve kucaklaşmasıdır. (Türkiye’de 27 etnik köken var. Bunların 21’inin etnik dili var.)
Evet, bu kavurucu sıcaklarda, ta uzaklardan, Van’a akın eden bu “gönül erleri, muhabbet fedaileri, uhuvvet timleri” gezmek ve eğlenmek için turistik bir seyahate çıkmamışlar!
Allah rızası için, uhuvvet/kardeşlik için, ittihad-ı İslâm için, kucaklaşmak için, kaynaşmak için buralara gelmişler.
Terörü, şiddeti, imansızlığı, ahlâksızlığı önlemenin tek yolunun, iman, Kur’ân hakikatlerinde olduğunu, çağımızın en büyük, en etkili, en muhteşem tefsiri Risale-i Nur’a olduğunu i’la ve ilân etmek izin buradalar.
Diyar-ı Van’dan, 16 Temmuz 2016 Bediüzzaman Mevlidi’nden bütün eğitimci, İlahiyatçı, sosyolog, pedagog, ilim adamı, idareci/yönetici, siyasetçi, araştırmacı, yazar, çizer, mütefekkir, kardeş, ehl-i iman, din ve kökeni ne olursa olsun hak ve hürriyetlerin savunucusu medeni insanlara, Peygamberimizin (asm) “Ey Allah’ın kulları, ey insanlar kardeş olunuz!” cihanşumül mesajı çerçevesinde gönül dolusu uhuvvet, kalb dolusu muhabbet, kucak dolusu selâmlar...
TAZİYE: Muhtereme Dr. Hülya Odabaşı Hanımefendi’nin vefatını, eşi Dr. Şaban Odabaşı’nın yaralandığını teessürle öğrendim. Merhumeye Cenâb-ı Hak’tan rahmet, mağfiret diler, aile ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz eder, taziyelerimi sunar ve acil şifalar dilerim.