Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşen Bingöl koordinatörlüğünde yapılan araştırmada, besin alerjisinin bölgesel farklılıklıklar gösterdiği belirlendi.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bingöl başkanlığındaki 50 kişilik ekip, İstanbul, Ege, Akdeniz, Çukurova, Karadeniz Teknik ve Fırat Üniversitelerinin de aralarında bulunduğu, Türkiye'deki farklı bölgelerdeki 25 üniversite hastanesinde besin alerjisine yönelik çalışma yaptı.
Yaklaşık iki yıl süren ve bin 248 besin alerjili çocuk üzerinde yapılan çalışmada, özellikle çocuklarda, astım ve egzamadan büyüme geriliğine, hatta ölüme kadar varan besin alerjisinin, coğrafi farklılık gösterdiği saptandı.
Araştırmaya göre, Ege ve Marmara'da daha çok "süt alerjisi"ne rastlanırken Akdeniz, Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde "yumurta alerjisi"nin sık görüldüğü tespit edildi.
Doğu Anadolu Bölgesi'nde araştırma yapılan çocukların yüzde 82,1, Akdeniz'de yüzde 71,8, İç Anadolu Bölgesi'nde yüzde 66,7, Karadeniz'de ise yüzde 55,6'sında yumurta alerjisi saptandı. Aynı yaş grubunda Ege Bölgesi'nde yüzde 65,6, Marmara'da ise yüzde 63,1'inde süt alerjisi belirlendi.
Besin alerjisinin, yüzde 16 hayati risk oluşturan alerjik şokla sonuçlanabildiği de tespit edildi.
"Besin alerjisi, hayati sorunlara neden olabilir"
"25. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Kongresi"nin de başkanı olan Prof. Dr. Bingöl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'deki çocuklarda besin alerjisinin durumunu öğrenmenin iki yıl süren zorlu bir araştırmayla gerçekleştiğini söyledi.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çocuklarda besin alerjisinin önemli bir sağlık sorunu haline geldiğini dile getiren Bingöl, şunları kaydetti:
"Yaptığımız çalışmanın sonuçlarına göre, Ege ve Marmara'da daha çok süt alerjisi görülürken, Akdeniz, Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde yumurta alerjisi sık olarak karşımıza çıkıyor. Kabuklu deniz ürünleri, balık, kuru yemişler ve una karşı da sıkça besin alerjileri görülmekte. Aynı zamanda, pirinç, et, susam gibi daha nadir besinlere karşı da besin alerjisi gelişebilmektedir. Besin alerjisi olan çocuklarda gözlemlediğimiz bulgular, iştahsızlık, kusma, dışkı değişiklikleri, egzama, astım ve büyüme geriliğidir. Bunlar son derece önemli. Besin alerjisi, hayati sorunlara neden olabilir."
"Çocuklarda alerjik şoka neden olabilir"
Besin alerjisinin çocuklarda alerjik şoka sebep olabildiğini belirten Bingöl, bu hastaların, yanlarında, yaşamı tehdit eden şiddetli allerjik reaksiyonların tedavisinde kullanılan adrenalin kalemi taşımaları gerektiğini aktardı.
Bingöl, besin alerjilerinin tanısının önemli olduğuna işaret etti. Fazladan besin alerjisi tanısı koymanın çocuğun ve ailenin yaşam kalitesini bozacağını vurgulayan Bingöl, bunun beslenmeyi de etkileyeceğini belirtti.
Besin alerjisinin teşhis edilememesinin çocukta önemli sağlık sorunlarına yol açacağını ifade eden Bingöl, alerji uzmanlarınca, klinik bulgular, belirtiler fiziki muayene, öykü ve laboratuvar sonuçlarına göre tanının konulabildiğini anlattı.
Yaş grubuna göre de farklılık gösteriyor
"Besin alerjisinin coğrafi özellikler taşımasının başlıca sebebi, kişilerin beslenme alışkanlıklarının ve besinin işlenme, pişirilme şeklinin farklı tüketmesindendir." diyen Bingöl, besinin moleküler yapısının, işlenmesine göre değiştiğini söyledi.
Tüm yaş grupları dikkate alındığında, en sık çocuklarda besin alerjisi görüldüğünü dile getiren Bingöl, şu bilgileri aktardı:
"Yaş grubuna göre ise 0-2 yaş içerisinde en sık süt, 2-5 yaşlarında süt, yumurta, kabuklu deniz ürünleri, kuru yemişler, balık, ve undan kaynaklanan besin alerjisi görülüyor. Çocuk büyüdükçe deniz ürünleri ve kuru yemiş önem kazanır. Coğrafi olarak zengin bir ülkeyiz. Farklı beslenme alışkanlıkları ve besinlerin farklı tüketim şekilleri, bu besin alerjilerinde farklılıklara yol açabilir."
AA