06 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Bitkisel yağlar sağlığa faydalı

SELÇUK Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özcan, dünyada ve Türkiye’de yağlı tohumlar, bitkisel yağ ve mamulleri sektörünün son 20 yılda büyük bir ivme kazandığını, son bir yıl içerisinde de küresel gıda ihtiyacı dolayısıyla yağlı tohumların öneminin daha da arttığını belirtti.

Yağlık tohumların içerisinde bulunan önemli yağ asitleri ve bileşenlerin vücut için gerekli olan maddeleri barındırdığını dile getiren Özcan, yağların, hayatımızı sağlıklı bir biçimde sürdürebilmemiz için gerekli olan temel besin ögelerinden biri olduğunu vurguladı. Vücutta birçok hayatî fonksiyonu tamamlayan yağların, besinlerden alınan vitaminlerin vücuda yararlı olmasını sağladığını dile getiren Özcan, ‘’Ayrıca A, D, E, K vitaminlerinin vücutta emilimini sağlayarak vücudun hayatî fonksiyonlarının yerine getirilmesine yardımcı olmaktadır. ‘Fonksiyonel Gıda’ terimi, genel olarak besinlerin yanı sıra sağlık için yarar sağlayan gıdaları tanımlamaktadır. Fonksiyonel yağlarda içerisinde bulunan yağ asitleri, fenolik maddeler ve çeşitli etken maddeler ile hastalıklara karşı koruma potansiyeline sahiptir’’ dedi.

Çok sayıda fonksiyonel bitkisel sıvı yağların bulunduğunu, bunların başında üzüm çekirdeği, nar çekirdeği, çörek otu ve haşhaş yağının geldiğini ifade eden Prof. Dr. Özcan, şunları kaydetti: ‘’Sağlıklı beslenmek istiyorsak, çörek otunun da aralarında bulunduğu nar çekirdeği, üzüm çekirdeği, haşhaş yağı gibi fonksiyonel yenilebilir sıvı yağlar tüketmeliyiz. Bu ve benzeri yenilebilir özellikteki yağları özellikle günlük diyetlerimizle tüketmeliyiz. Salatalarda, soslarda ve fırın ürünlerinde bu yağları kullanmalıyız. Soğuk presle elde edilen bu yağların fonksiyonel özelliklerinde fazla bir kayıp olmadığından, doğrudan tüketilebilir niteliktedirler. Bu özellikleri, hem kullanımını hem de yarayışlılığını arttıran temel unsurlardır.’’

KRONİK HASTALIĞA KARŞI ÇOK ETKİLİ

ÇÖREK otu, Orta Doğu ülkeleri arasında birçok derdin dermanı olduğu için ‘Habbat Al Barakah’ ya da ‘Kutsanmış Tohum’ olarak bilinir. Binlerce yıldır Orta Doğu, Asya ve Afrika’da kullanıldığı gibi günümüzde Amerika ve Avrupa’da da kullanılmaktadır. İçinde Omega-3 ve Omega-6 ihtiva eden yüzde 50-60 oranında temel yağ asidi vardır. Bunlar, bağışıklık sistemini alerji ve enfeksiyonlara karşı güçlendirip dengeleyerek kronik hastalıklara karşı korumaya yardımcı olmaktadır.

KALBE FAYDASI

İSPATLANDI

NAR çekirdeği yağı alanında yapılan çalışmalar çok yeni olmasına rağmen, alınan başarılı sonuçlar bu yağa duyulan ilgiyi bütün dünyada artırmıştır. Nar çekirdeği bileşeninde bulunan linoleik asit ve polifenollerin kalp damar hastalıklarındaki koruyucu etkisi deneysel çalışmalar sonucu belirlenmiştir.

KÖTÜ

KOLESTEROLÜN DÜŞMANI

ÜZÜM çekirdeği yağında yüzde 60-65 oranında bulunan Omega-6 da Omega-3 yağ asidi gibi damar iç çeperlerini koruyucudur ve kalp ritmini de düzenlemeye yardımcıdır. Yine yapısında tabiî olarak bulunan E vitamininin güçlü antioksidan etkisi sayesinde kötü kolesterol (LDL-oksidasyonu) azaltılabilir.

KAN DOLAŞIMINI DÜZENLİYOR

Haşhaş yağı, Omega-6 ve Omega-9 yağ asitlerince zengindir. Bu yağda yüksek oranda E vitamini bulunmaktadır. Antioksidan etkiye sahiptir. Vücudumuzdaki doku hücrelerinin önemli yapı taşlarını oluşturur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kan dolaşımını düzenler. Cildin nemini koruyarak, daha genç görünmesine ve bütün cilt hücrelerinin işlevlepgrini düzenlenmesine yardımcı olur.

06.12.2010


Sevdiğiniz gıdalar, sağlığınızı bozabilir

UZMANLARA göre, sağlıklı olduğunu düşündüğünüz, vazgeçemediğiniz birçok besin, vücudunuzda beklenmeyen etkilere yol açıyor olabilir.

Kullanılamadığı ve atılamadığı için vücutta ödem, gaz, şişkinlik, ağrı, kronik yorgunluk gibi birçok rahatsızlığa sebep olan bu yiyecekler, bir testle ortaya çıkarılıyor. Kişiye uygun yiyeceklerin de belirlendiği testle kişiler birçok rahatsızlıklarından doğru beslenerek kurtulabiliyor. İngiltere’de 2004 yılında keşfedilen Yorktest, kişinin sebebi bulunamayan birçok şikâyetinin nedenlerini ortaya çıkarıyor. Sindirilemeyen gıdalara vücudun tepki vermesi dolayısıyla oluşan ve ‘gıda intoleransı’ olarak adlandırılan bu olumsuz etki, kişinin hayat kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Yorktest’i Ankara’da uygulayan Uzman Diyetisyen Gökmen Gök, vücutta çeşitli enzimlerin olmayışı, bağırsak florasındaki bozukluklar veya geçici bağırsak sendromu gibi hastalıklar dolayısıyla besinlerin bağırsakta düzgün aminoasitleri oluşturacak şekilde parçalanmasını engellediğini ve gıdaların kana parçalanamadan geçmesini sağladığını belirtti. Gök, savunma sisteminin bunları yabancı bir madde gibi algıladığına vurgu yaptı.

06.12.2010


Hastanelere işaret dili bilen personel

SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, sağlık mekânlarının özürlülere yönelik yeniden düzenlenmesi ile ilgili bir genelge yayınladı.

Genelgeye göre, sağlık kuruluşlarında asansör, tuvalet, lavabo, müracaat bankosu gibi ortak alanlar her özür grubuna hitap edecek şekilde düzenlenecek. Görme özürlüler için ortak alanlarda takip izi oluşturulacak; özürlü ve yakınlarına tanınan öncelikleri belirten tabelâlar kolayca görebilecekleri yerlere asılacak, söz konusu bilgilere görme özürlülerin ulaşmalarını teminen braille alfabesinin de kullanılması sağlanacak. İşitme özürlü hastalarla iletişimi sağlamak üzere işaret dili bilen personel istihdam edilecek.

06.12.2010


Çocuklarda hipertansiyon fast-food ile yakından ilgili

BURSA Dörtçelik Çocuk Hastanesi Başhekimi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. İsmail Özcan, çocuklarda hipertansiyonun şişmanlıkla yakın ilgisi bulunduğunu söyledi.

Türkiye’de son yıllarda beslenme bozukluklarına bağlı olarak çocuklarda hipertansiyon vak'alarında büyük artış yaşandığını belirten Özcan, “Ülkemizde son senelerde özellikle büyük şehirlerde fast-food kültürü geldikten sonra çocuk bilgisayarın başına oturuyor, ne hareket ediyor ne koşuyor ne de oyun oynuyor. Onun için çocuklarımız obez oluyor ve buna bağlı hipertansiyon gelişiyor. Ebevenyler dikkat etmeli” dedi. Obezitenin diyabete, diyabetin de hipertansiyona yol açabileceğini anlatan Uzm. Dr. İsmail Özcan, yüksek tansiyonun zamanında tesbit edilmemesi halinde beyinde ödem oluşması sonucu çocuğun havale geçirebileceğine dikkat çekti. Çocuklarda hipertansiyonun tedavisi için hekim kontrolünün şart olduğuna işaret eden Dr. Özcan, kan basıncının çok yüksek tesbit edildiği durumlarda acil olarak damar içinden ilâçlar verildiğini, bunun kontrol altına alınmasının ardından ilâç tedavisine başlandığını söyledi. Kalp, damar ya da böbrek hastalıklarına bağlı yüksek tansiyonun bu hastalıkların tedavisinin ardından ortadan kalktığını vurgulayan Uzm. Dr. İsmail Özcan, “Ebevenyler çocuklarındaki en küçük rahatsızlıkları bile yakından takip etmeli. Çocuklarda hipertansiyonun ilerleyişinin takip edilmesi önemlidir. Çocuk hekimleri yetişkinliklerinde hipertansiyon riski taşıyan çocukları belirleyebilir ve erken yaşlarda koruyucu önlemleri başlatabilirler” diye konuştu.

06.12.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.