Güncel |
Ailenin geleceği, insanlığın geleceği |
"Din, Gelenek ve Modernite Bağlamında Bir Değer Olarak Aile" konulu konferans kapanış bildirgesi ile sona erdi. Doğuda ve Batıda sarsılan aile kurumunun güçlendirilmesi için çözüm teklifleri arayan, beş kıt’adan 600'ü aşkın akademisyen "ailenin korunması" çağrısında bulundu. Konferanstan aile ve evlilik eğitiminin devlet tarafından örgün eğitime konulması talebi çıktı. SAĞLIKLI NESİLLER, SAĞLAM AİLE YAPISI İLE GERÇEKLEŞİR "Din, gelenek ve hukuk yoluyla kurumsallaşan evliliklerin ve bu evlilik ortamında yetişen nesillerin sağlıklı ve verimli olacağına inanıyoruz" denilen bildirgede normal evliliklere dayalı çocukların çoğalması ve din temelli nikâhın küçümsenmemesi tavsiye edildi. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen konferansın sonuç bildirgesini Doç. Dr. Ayşen Gürcan sundu. GAZETECİLER ve Yazarlar Vakfı’nın organize ettiği “Din, Gelenek ve Modernite Bağlamında Bir Değer olarak Aile” konulu konferans iki günlük yoğun toplantıların ardından kapanış bildirgesi ile sona erdi. Doğuda ve batıda sarsılan aile kurumunun güçlendirilmesi için çözüm teklifleri arayan dünyanın 5 kıt'asından 600’ü aşkın akademisyen “Doğal ailenin korunması” çağrısında bulundu. Konferanstan aile ve evlilik eğitiminin devlet tarafından örgün eğitime konulması talebi çıktı. “Din, gelenek ve hukuk yoluyla kurumsallaşan evliliklerin ve bu evlilik ortamında yetişen nesillerin sağlıklı ve verimli olacağına inanıyoruz” denilen bildirgede tabiî evliliklere dayalı çocukların çoğalması ve din temelli nikâhın küçümsenmemesi tavsiye edildi. Konferansın kapanış bildirgesi öncesinde konuşan Yazar Ali Bulaç, modernizmin etkilerinden bahsetti. Küreselleşmenin her şeyi ve özellikle kadınları metalaştırdığına değinen Bulaç, “Kadın kişiliği arka plana atılıp, dişiliği ön plana çıkarılıyor. Kadın; spor, magazin, güzellik gibi alanlarda istihdam ediliyor. Güzel kadınların daha kolay iş bulabildiği algısı onları estetik yaptırmaya götürüyor. Bu da kredi kartlarında borçlanmaya, ailenin dağılmasına neden oluyor” dedi. Ailenin kurtulması için eleştirel bir bakışa sahip olunması gerektiğini öneren Bulaç, kutsal kitapla, din ile gelenek ve göreneklerle barışılması gerektiğini söyleyerek, “Modernizm tecrübesinden ders çıkararak yeni bir nikâh akdi yapmamız gerekiyor” yorumunu yaptı. Prof. Dr. Stephan Martin Kampowski ise toplantıya katılan bütün akademisyenlerin ailenin sosyal hayatın temeli olduğu mutabakatına vardığını belirterek, dünyanın geleceğinin aileden geçtiğini söyledi. Ailenin korunmasında dinin önemine de değinen Kampowski, dinin aileleri bağdaştırdığını dile getirdi. Aile içinde oluşabilecek bir krizin Allah inancı ile de ilgili krize sebep olacağını belirten Kampowski, aile olmadan insanların birbirlerini ve Allah’ı unutabilecekleri uyarısında bulundu. Ailenin etik ve ahlâkî değerlerin öğrenildiği bir okul olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Thomas Michel de ırkçılığı, kadına karşı şiddeti önlemek için çocuğa sevgiyi sosyal ortamla tanışmadan önce ailede öğretilmesi gerektiğini dile getirdi. Yazar Naci Bostancı da küreselleşme ile birlikte aile ilişkilerinin pazar ilişkisine dönüşmeye başladığı şeklindeki endişesini dile getirdi. “Ailenin geleceği insanın geleceğidir” diyen Bostancı, aileyi korumak için küresel işbirliği yapılması çağrısında bulundu.
AİLEYİ KORUMAK İÇİN KÜRESEL İŞBİRLİĞİ YAPILMALI
Konferansın sonuç bildirgesini Doç. Dr. Ayşen Gürcan sundu. Bildirgeden çıkan sonuçlar şöyle: Devlet politikaları ailenin korunması yönünde azamî çaba göstermeli. Sivil toplum kuruluşları devlet politikalarını yönlendirici çalışmalar yapmalı. Neslin korunması esasına dayalı olarak boşanmayı azaltacak her türlü tedbir hayata geçirilmeli. lAile içi şiddetin önlenmesi adına sivil toplum örgütleri devlet organları ile birlikte çalışmalı. Çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişiminin korunması adına medya araçlarının aileyi tehlikeye atacak yayınlar yapmamalı, evlilik birliğini tehdit altına alan cinsellik önlenmeli. Ailenin çocuklarıyla daha fazla zaman geçirmelerine imkân sağlayacak iş düzenlemeleri yapılmalı. Geniş ailenin korunması ve iletişiminin artması için devlet organları her türlü önlemi almalı. Şehirlere göçün önlenmesi için ailelerin ekonomik şartlarının düzeltilmesine yönelik çalışmalar desteklenmeli. Kürtajı önleyen ve azalan doğum oranlarının artmasını sağlayan politikalar ve projeler desteklenmeli.
MÜŞERREF AKSOY/ANTALYA |
29.11.2010 |
KPSS'ye giren adaylar,alınan tedbirlere şaştı |
LİSE mezunlarına yönelik Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) dün yapıldı. KPSS ortaöğretim sınavı yapıldı Temmuz ayında yapılan KPSS’deki iddialar dolayısıyla ertelenen sınavlardan biri olan KPSS Ortaöğretim Sınavı, Türkiye’de ve KKTC’nin başşehri Lefkoşa’da toplam 153 merkezde yapıldı. Sınava yaklaşık 2 milyon lise mezunu katıldı. Adaylar sınav salonlarına saat 08.30’dan itibaren kimlik ve güvenlik kontrolünden geçirilerek alındı. Salonlara polislerce tek tek aranarak alınan adaylar, sıkı kontrolden geçirilirken zaman zaman şaşkınlıklarını dile getirdi. Görevliler, adayların saç tokalarını, yüzüklerini, saatleri, kemerlerini çıkarttırıp çizmelerine kadar kontrol ederken bazı adaylar ‘’bu kadarını da beklemediklerini’’ ifade etti. Adaylar, kalem, silgi, anahtar, toka, sigara gibi eşyalarını dışarda bekleyenlere emanet etmek zorunda kaldı. Sınav başlamadan önce görevliler sınav kurallarını adaylara hatırlatarak, kurallara uymayanların sınavlarının iptal edileceği uyarısında bulundu. Sınav salonunda, ÖSYM amblemi bulunan duvar saatleri yer aldı. Ön lisans mezunları da saat 14.30’da başlayan ikinci oturumda sınava girdi. |
29.11.2010 |
“Performans Sistemi” üniversitelerde de başlıyor |
SAĞLIK Bakanlığı hastanelerinde bir süredir uygulanan performans sistemi, 1 Şubat 2011 tarihinden itibaren tıp ve diş hekimliği fakültelerinin yanı sıra diğer yükseköğretim kurumlarında da başlayacak. Uygulamaya ilişkin yönetmeliğin gelecek ay yayımlanması bekleniyor. Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği’nce düzenlenen toplantıda, Tam Gün Yasasıyla getirilen ve 1 Şubat 2011’de başlayacak üniversite hastanelerindeki performans sistemi, döner sermaye uygulamaları, üniversite rektörlerince tartışıldı. Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Yunus Söylet, dernek olarak, çağdaş sağlık hizmetiyle birlikte eğitim ve araştırma faaliyetlerini etkinleştirerek ortak hareket etmeyi amaçladıklarını söyledi. Toplantıda, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davut Aydın, ‘’Döner Sermaye İşletmelerinin Yeniden Yapılandırılması: Tek Ortaklı Şirket (CEO) Modeli’’ başlıklı projesiyle ilginç bir teklif dile getirdi. |
29.11.2010 |
Son şahitlerden Mustafa Kırıkçı duâ bekliyor |
BEDİÜZZAMAN’I gören ve ona hizmet eden son şahitlerden Mustafa Kırıkçı, rahatsızlanarak Haseki Hastanesine kaldırıldı. Yoğun bakımda müşahede altında tutulan Kırıkçı, herkesten duâ bekliyor. 12 Nisan 1926 tarihinde Konya-Bozkır ilçesinin Sopran Köyünde dünyaya gelen Kırıkçı, 1971 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine girdi ve 20 Mart 1979’da İstanbul İmam Hatip Lisesi Edebiyat Öğretmeni iken emekli oldu. 1960’dan sonra Nur, Bediülbeyan, Bediüzzaman gibi gazeteler yayınladı. Kırıkçı, Mektubat’ın ilk baskısı yapılırken merhum Atıf Ural’la beraber de çalışmıştı. Mustafa Kırıkçı, “Son Şahitler” isimli eserde Bediüzzaman’la görüşmesini şöyle anlatıyor: “Zannediyorum, 1958 senesi idi. Üstadı ziyaret için Isparta’ya gitmiştim. Üstad, o sırada hizmetçilerin hepsi Ankara’da hapis oldukları için, evinde yalnız kalmıştı. Gerçi evin sofası ile öteki odalarında Mustafa Gül Ağabeyle, Küçük Ali Ağabey de gözüme ilişmişlerdi. Fakat onlar, ziyaretim esnasında Üstadın odasında bulunmadıkları için ben, Üstadla başbaşa kalmıştım. Bana, yanındaki yardımcı ve hizmetçilerini hapse koymaktaki maksadın, ‘kendisini yalnız bırakarak müşkül bir vaziyete sokmak’ olduğunu anlattı. Ayrılmak için ben ayağa kalkınca, Üstad da kalktı, bu hiç görmediğim bir haldi, benimle beraber odasının kapısına kadar beraber geldi, orada bana şöyle dediğini hiç unutamam: ‘Ben çoktan beri bir Mustafa bekliyordum, meğer o Mustafa senmişsin.’" |
29.11.2010 |
İş kurmaya bürokrasi engeli |
İŞSİZLİK sorununa kalıcı çözüm getirmek isteyen devlet, iş kurmak isteyenler için kesenin ağzını açarken, diğer taraftan girişimcilere uygulanan bürokratik engeller sebebiyle her yıl milyonlarca liralık kaynak devletin kasasında kalıyor. Daha önce gelir getirici projelere kaymakamlıklar aracılığıyla 10 bin lira faizsiz kredi veriliyordu, bu rakam 15 bin liraya yükseltildi. Faizsiz olarak verilen krediler 2 yıl ödemesiz 6 yıl eşit taksitle faizsiz olarak gençlere kullandırılıyor. Ancak kredi kullanmak isteyen girişimciler karşılaştıkları bürokratik engellerden şikayetçi. Balıkesir’in Burhaniye ilçesinden Selim Karabıyık’ın (41) yaşadıkları ise işini kurmak isteyenlerin karşılaştıkları sorunları özetliyor. Burhaniye Kaymakamlığı’na koltuk döşeme atölyesi ve imalatı için kredi başvurusunda bulunduğunu anlatan Karabıyık, devletin sunduğu imkânlardan memurların inisiyatifi sebebiyle yararlanamadıklarından yakınıyor. Karabıyık, “Kaymakamlığın istediği bütün evrakları tamamladım. Kuracağım iş için 7 bin lira önermişler. Ankara’ya dosyam gidince de ‘7 bin lira bu işi kurmaya yeterli değil’ diyerek talebimi reddettiler. 2 yıl boyunca bu krediyi bekledim. Kaymakamlık görevlileri dosyaya meblağ yazmasaydı yaklaşık 15 bin lira kredi alarak işimi kuracaktım” ifadesini kullandı. Bazı kaymakamlıkların çay ocağı işletmecisi, kasap, fırıncı, kuaför, zücaciyeci ve bakkala dahi kredi verdiğine dikkat çeken Karabıyık, “Devlet kanunlar çıkarıyor, ama memurlar uygulamıyor. Kraldan daha kralcı davranıyorlar. İş kurmak isteyen var, ama kapıdan gönderiyorlar. Devlet ‘banka’ değil diye bizi geri çeviriyorlar. Sadaka istemiyorum iş kurmak için devletimin verdiği imkanlardan yararlanmak istiyorum.” diyor. Burhaniye Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yetkileri ise Selim Karabıyık’ın kendilerine başvururken 7 bin lira talep ettiğini, rakamın Ankara tarafından reddedildiğini söyledi. Yetkililer, 2010 yılı içerisinde yaklaşık 50 bin nüfuslu ilçede iş kurmak için 2 kişinin müracaatta bulunduğunu 2 sinin ise taleplerinin reddedildiğini kaydetti. Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü tarafından kaymakamlıklar aracılığıyla 2003-2009 yılları arasında 11 bin 625 proje desteklendi. 107 bin kişiye 217 milyon lira finansal destek sağlandı. Ancak desteklenen bu rakamın 3 katı, iş kurmak isteyenlerce talep edilmemesi ve bürokratik engeller sebebiyle devletin kasasında kaldı. |
29.11.2010 |
Kredi borçluları ikiye katlandı |
Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, takipteki kredilerin, kriz dönemine gelen son iki yılda yüzde 100’den fazla artış gösterdiğini belirterek, bu şekildeki tüketici kredileri ve kredi kartı borçlarının da yeniden yapılandırılması gerektiğini bildirdi TÜKETİCİLER Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, takipteki kredilerin, kriz dönemine gelen son iki yılda yüzde 100’den fazla artış gösterdiğini belirterek, bu şekildeki tüketici kredileri ve kredi kartı borçlarının da yeniden yapılandırılması gerektiğini bildirdi. Kaya, yaptığı açıklamada, tüketicilerin, 2008 yılında baş gösteren ekonomik kriz sebebiyle gelir kaybı yaşadığını söyledi. Bu dönemde tüketicilerin, temel ihtiyaçlarını dahi kredi kartı ile temin etmenin yanında biriken borçlarını ödeme noktasında zora düştüğünü anlatan Kaya, 2009 yılında 5915 sayılı yasa ile getirilen yapılandırmanın dar kapsamlı tutulmasından dolayı talep görmediğini, tüketicilerin kredi kartına olan borç birikimi ve takibe alınan borçlarının artarak devam ettiğini söyledi. Krizin borç sarmalına sürüklediği tüketicilerin, aldıkları konut, taşıt veya ihtiyaç olmak üzere tüketici kredilerini de ödemekte sorunlar yaşadıklarını ifade eden Kaya, şöyle konuştu: ‘’Kredi borçları tüketicinin kabusu haline gelmiştir. Takipteki krediler, kriz dönemine gelen son iki senede yüzde 100’den fazla artış göstermiştir. Kredi kartı borçları kriz nedeni ile sürekli artış gösterdiği gibi, 2007 yılında takibe alınan borç oranı yüzde 8 iken bugün itibariyle yüzde 10’un üzerindedir. Kredi kartı borçları kriz sürecinde daha çok olmasına karşın tahsili zor alacakların varlık yönetim şirketlerine devri ve birçok tüketicinin servetlerini kaybetme pahasına borçlarını ödeme arzusu nedeniyle, kredi kartının tüketiciye maliyeti resmi rakamların çok üzerindedir.’’ Kriz sürecinin akabinde düşünülen yapılandırma çalışmalarında, kredi kartı ve kredi borçlarının da yer alması gerektiğinin altını çizen Kaya, ‘’Kredi kartı ve kredi borçlarına yeniden yapılandırma ile tüketicinin rahat nefes alması sağlanmalıdır’’ diye konuştu. |
29.11.2010 |
Belediyelerin borçları yeniden yapılandırılacak |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, belediyelerin vergi ve sigorta gibi borçlarının yapılandırılacağını belirterek, uygulamadan belediyelere emlak ve çevre temizlik vergisi borcu olan vatandaşların da yararlanacağını bildirdi. Tanrıverdi, yaptığı açıklamada, hükümetin belediyelere ait borçların yapılandırılması ile ilgili bir çalışma yürüttüğünü ifade ederek, söz konusu çalışmanın TBMM’ye geldiğini ve ilgili yasal düzenlemenin önümüzdeki haftalarda Meclis’ten geçeceğini söyledi. Söz konusu düzenleme ile belediye borçlarının taksitlendirilerek, 36 ayda ödeme kolaylığı getirileceğini belirten Tanrıverdi, şunları kaydetti: “Belediyelerin vergi ve sigorta gibi benzeri borçları yapılandırılacak. Uygulamadan belediyelere emlak ve çevre temizlik vergisi borcu olan vatandaşlar da yararlanacak. Bu yapılandırma kapsamında belediyelerimizin vergi ve sigorta borçlarının yanı sıra vatandaştan alacaklarının da yapılandırılması var. Yani belediyelere, emlak ve çöp vergisi gibi borcu bulunan vatandaşlar da bu yapılandırmadan yararlanacak. Dolayısıyla vatandaşın sırtındaki bu yükü alan, borcunu kolayca ödeyebileceği bir hale dönüştürecek bir uygulama olacak.” İller Bankası Kanun Tasarısı’nda da belediyelerden kesilen yüzde 5’lik payın yüzde 2’ye indirilmesinin öngörüldüğüne işaret eden Tanrıverdi, ortaklık pay oranının düşürülmesiyle birlikte belediyelere yaklaşık 700 milyon lira kaynak sağlanacağına işaret etti. |
29.11.2010 |
Sosyal devlet dinamitlendi |
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘’Millî gelir artışından emekliye pay verilemez’’ hükmünü içeren yasal düzenlemenin sosyal devlete aykırı bir düzenleme olduğunu belirterek, ‘’Bana göre, o karar Anayasa’nın sosyal devlet tanımının dibine konmuş bir dinamittir’’ dedi. Kılıçdaroğlu, geçirdiği fıtık ameliyatı sonrasında ilk kez dün Tüm İşçi Emeklilileri Derneği’nin DSİ Konferans ve Toplantı Salonu’nda düzenlenen Genel Kuruluna katıldı. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, emeklinin gerçekten ‘’köşeye atılmış bir kişi mi?’’ yoksa toplumun ayrılmaz bir bireyi mi olduğunun tanımlanması gerektiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ‘’Şunun için söylüyorum bunu; bir yasa çıktı. Yasanın bir maddesi de şu: Emekliye millî gelir artışından pay verilemez... Bir ülkede, yaratılan milli değerden, yani bir yılda elde edilen katma değerden herkes bir şekilde pay almazsa, o toplumda huzur olur mu? Herkes alacak, tek istisnası var, o da emekliler almayacak. Kim söylüyor bunu, kanun söylüyor. Bir arkadaşımız konuştu az önce. Bir gecede 15 bin dolara çıkmış kişi başına milli gelir. İsterse 150 bin dolara çıksın, emeklinin aylığında asla değişiklik olmayacak. Çünkü, kanuna göre, millî gelir artışından emekliye pay verilemez. Bu çok önemli bir düzenleme, sosyal devlete aykırı bir düzenleme. Bu düzenlemeyi, Anayasa Mahkemesi’ne götürdük, ama Yüksek Mahkeme düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı görmedi. Bana göre, o karar Anayasa’nın sosyal devlet tanımının dibine konmuş bir dinamittir. Ne demek, herkes pay alacak ama emekli almayacak. Bunun anlamı şudur: Emekli, bu ülkenin ikinci sınıf vatandaşıdır.’’ |
29.11.2010 |
Kanser hastasının bulunduğu sokaktan “baz istasyonu”mahkeme kararıyla kaldırıldı |
MANİSA'NIN Salihli ilçesi Aksoy Mahallesi’nde bir evin çatısı ve camide bulunan baz istasyonları, kanser hastası olan Salihli Devlet Hastanesi’nde görevli Dr. Haydar Kaya’nın ve mahalle sakinlerinin başlattığı hukuki süreç sonucu kaldırıldı. Dr. Kaya, Aksoy Mahallesi Şüheda Caddesi’nde bir vatandaşın 2009 yılında evinin çatısına baz istasyonu kurulmasına izin verdiğini, mahalle sakinlerinin bu istasyonun kaldırılmasına yönelik imza kampanyası düzenlediğini, kendisinin de kampanya devam ederken dava açtığını söyledi. Mahalle sakinlerinin de dava sürecine ve masraflarına katkı sağladıklarını anlatan Kaya, ‘’Mahallemizde 4 tane ağır hasta var. Ben kanser hastasıyım. Davayı açarken, baz istasyonlarının bu hasta kişilere daha fazla zarar vereceğini düşündüm. Salihli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açmış olduğumuz davayı kazandım. Hedefime ulaştığım için mutluyum’’ dedi. Kaya, Aksoy Mahallesi’ndeki Yerliler Camisi’nin minaresine 2006 yılında kurulan baz istasyonunun da, cami cemaatinin ve çevrede oturan vatandaşların 4 yıldır verdiği hukuk mücadelesi sayesinde kaldırıldığını söyledi. Avukat Atkıcı da kararın emsal teşkil ettiğini, bundan sonraki davaları da etkileyeceğini belirtti. |
29.11.2010 |
HAS Parti, ilk kongresini yaptı |
HALKIN Sesi Partisi (HAS Parti) 1. Olağan Büyük Kongresi’ni dün yaptı. Atatürk Spor Salonu önünde erken saatlerde toplanmaya başlayan partililer, Genel Başkan Numan Kurtulmuş lehine sloganlar atarken, salon içerisinde ise bu kongre için bestelenen marşlar söylendi. Kurtulmuş salona girişinde partililer tarafında ‘’Başbakan Numan’’ sloganları ile karşılandı. Kurtulmuş salon turu atarak partilileri selamladı. Protokoldeki yabancı konuklarla tek tek selamlaşan Kurtulmuş’a daha sonra partililerce çiçek verildi. Bazı davetliler de Kurtulmuş’un eşi Sevgi Kurtulmuş’a da çiçek sundu. Kurucular Kurulu üyesi Mükadder Başeğmez’in açılış konuşmasını yaptığı kongrede, Divan Başkanlığına HAS Parti Kurucular Kurulu Üyesi Teoman Rıza Güneri seçildi. Bu arada İsrail askerlerince Filistin’e yardım götüren Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıda vefat eden Fahri Yaldız’ın fotoğrafı yakınları tarafından, Kurtulmuş’a hediye edildi. Çok sayıda davetlinin katıldığı kongrede AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdulkadir Aksu’nun yanı sıra bazı partilerden ve sendikalardan temsilciler ile çok sayıda yabancı davetli katıldı. Tek liste ile seçimlere giren Numan Kurtulmuş, kongrede kullanılan 210 oydan 207'sini alarak genel başkanlığa seçildi. Bu arda, Saadet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, HAS Parti 1. Olağan Büyük Kongresi ile ilgili bir soruya, ‘’Böyle şeylere ayıracak vaktimiz yok’’ karşılığını verdi. |
29.11.2010 |
Şener, hazine yardımı için AİHM’e başvurdu |
HAZİNE yardımı alamayan Türkiye Partisi, en az hazine yardımı alan MHP’ye 2011 yılında ödenmesi gereken 58,5 milyon liralık tutarın kendilerine de ödenmesi talebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, seçimlere girme hakkına sahip 12-13 siyasi parti olmasına rağmen, Siyasî Partiler Kanununa göre, yalnızca AKP, CHP ve MHP’nin Hazine yardımı aldığını belirtti. 2011 yılı bütçesinden AKP’nin 190,8, CHP’nin 85,5, MHP’nin 58,4 milyon lira seçim yardımı alacağını bildiren Şener, ‘’Necip Fazıl’ın dizeleriyle, bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa’’ dedi. AKP’nin, siyasi partilere yardımla ilgili kanunu kendi çıkarlarına göre düzenlediğini iddia eden Şener, bu düzenlemenin mevcut yasalar ve Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi. Anayasa Mahkemesi’nin, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun, ‘’Siyasi partilere hazine yardımının hangi şartlarda yapılacağını’’ düzenleyen maddesinin iptal talebini reddine ilişkin 2008 yılında karar verdiğini haırlatan Şener, bu karar sonrasında iç hukuk yolları tükendiğinden AİHM’e başvurma kararı aldıklarını anlattı. Başvuru dilekçesini 13 Kasım 2010’da postayla AİHM’e gönderdiklerini bildiren Şener, başvuru dilekçesinde, ‘’düzenlemenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı olduğunu, haklarının ihlal edildiğini, bu nedenle en az Hazine yardımı alan parti MHP’ye 2011 yılında ödenmesi gereken 58,5 milyon liralık tutarın Türkiye Partisine de ödenmesini istediklerini’’ bildirdi. |
29.11.2010 |
İnsan Hakları Komisyonu Heyeti İsviçre’ye gidecek |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu heyeti, bugün resmi bir ziyaret için İsviçre’ye gidecek. Komisyon Başkanı Zafer Üskül’ün başkanlık edeceği heyet, 29 Kasım-3 Aralık tarihlerinde çeşitli temaslarda bulunacak. Üskül, ziyaretle ilgili yaptığı açıklamada, İsviçre’de yaşayan Türk kökenlilerin içinde bulundukları sorunları belirlemek ve çözüm yolları bulunmasına katkıda bulunmak üzere görüşme ve incelemelerde bulunacaklarını bildirdi. Komisyon olarak daha önce de Hollanda, Almanya, Avusturya, Fransa ve Belçika’da aynı amaçla inceleme ve görüşmelerde bulunduklarını ifade eden Üskül, yapılan temaslar sonucu, bu 5 ülkedeki Türklerin çalışma şartları, uyum sorunları ve benzeri sıkıntılarının giderilmesinde önemli gelişmeler sağlandığını, İsviçre’de de benzer çalışmalarda bulunacaklarını kaydetti. Heyette, Üskül’ün yanı sıra, AKP Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan, CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir ile MHP Kars Milletvekili Gürcan Dağdaş yer alacak. Heyet, 4 Aralık Cumartesi günü Türkiye’ye dönecek. |
29.11.2010 |
HSYK kanunu Meclise geliyor |
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki bütçe maratonunu tamamlayan Mecliste, önümüzdeki hafta HSYK Kanunu Tasarısının görüşülmesi bekleniyor. HSYK Tasarısı Meclis’te TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki bütçe maratonunu tamamlayan Meclis, bu hafta da çalışmalarına yoğun bir şekilde devam edecek. TBMM Genel Kurulunda, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) kuruluşu, teşkilâtı, görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarının yeniden düzenlenmesini öngören HSYK Kanunu Tasarısı’nın görüşülmesi bekleniyor. Tasarı, önceki HSYK’nın meslekten çıkardığı hakim ve savcılara mesleğe dönüş yolunu açıyor. Önceki HSYK tarafından haklarında meslekten çıkarma cezası verilen hakim ve savcıların, bu cezanın kaldırılması için idarî dâvâ açmadan önce tasarının yasalaştığı tarihten itibaren 60 gün içinde Kurula başvurması gerekecek. Hakimlik ve savcılık mesleğine kabulde aranan niteliklerin kaybedilmemiş olması şartıyla ilgilinin bu mesleklere tekrar atanmasına karar verilecek. Başvurunun reddedilmesi durumunda Danıştay’a dava açılabilecek. Tasarıya göre, HSYK üyeliği seçimleri 4 yılda bir yapılacak. Seçimler, YSK’nın yönetim ve denetiminde gerçekleştirilecek. Yargıtay, Danıştay ve Türkiye Adalet Akademisi’nde yapılacak seçimlerde, her hakim ve savcı, seçilecek asıl ve yedek üye toplamı kadar aday için oy kullanabilecek.HSYK Birinci Dairesi; Adalet Bakanlığı Müsteşarı, Yargıtay’dan seçilen 1, adlî yargı hakim ve savcıları arasından seçilen 3, idarî yargı hakim ve savcıları arasından seçilen 1 ve Cumhurbaşkanınca seçilen 1 asıl üyeden oluşacak. İkinci Daire, Yargıtay ve Danıştay’dan seçilen 1’er, adli yargı hakim ve savcıları arasından seçilen 2, idarî yargı hakim ve savcıları arasından seçilen 1 ve Cumhurbaşkanınca seçilen 2 asıl üyeden meydana gelecek. Üçüncü Daire, Yargıtay ve Danıştay’dan seçilen 1’er, Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca seçilen 1, adli yargı hakim ve savcıları arasından seçilen 2, idari yargı hakim ve savcıları arasından seçilen 1 ve Cumhurbaşkanınca seçilen 1 üyeden kurulacak. Adalet Bakanlığı Müsteşarı daire başkanı seçilemeyecek. HSYK üyeliği seçimleri 4 yılda bir olmak üzere, üyelerin görev süresinin dolmasından önceki 65 gün içinde yapılacak. HSYK üyeliklerinin ölüm, emeklilik, istifa gibi sebeplerle boşalması halinde, Cumhurbaşkanı tarafından seçilen üyelikler için boşalmayı takip eden 60 gün içinde kalan süreyi tamamlamak üzere yeni üyelerin seçimi yapılacak. Diğer üyeliklerin boşalması halinde, asıl üyenin yedeği tarafından kalan süre tamamlanacak. HSYK üyeliği için aday olanlar, kendilerini tanıtan ve mesleki konularda düşüncelerini açıklayan mektup, elektronik posta, kısa mesaj gönderebilecek, kapalı yer toplantısı yapabilecek. YASAKLARI YASAKLAYIN
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Üniversitelerimiz artık Türkiye’nin kronik sorunlarına yoğunlaşsın. Yasakları yasaklasınlar. Statüko bekçiliği yapmasınlar” dedi. Başbakan Erdoğan, demokratik açılım süreci kapsamında bazı üniversite rektörleriyle bir araya geldi. Toplantı, saat 13.30’da başladı. Erdoğan, konuşmasında, üniversite öğrencilerin yaptıkları protestolarla ilgili suç duyurusu yapmadıklarını söyledi. Üniversitelere gelenlere karşı yapılan eylemlere tepki gösteren Erdoğan, şöyle konuştu: “Kim olursa olsun o insanlara yumurtayla saldırmak, ayakkabıyla saldırmak bulunmak, herhalde bu da demokratik özgürlüklerin içinde yer almasa gerekir diye düşünüyorum. Çünkü düşünceyi, düşüncenizle eleştirebilirseniz, takdire şayan olursanız ama diğerleri aslında bir aczin ifadesidir. Buna hiç kimse demokratik ortam süsü veremez. Hiç kimse demokratik, özgürlük ortamından istifa ederek, bu hakkı başkalarını susturmak, başkalarına şiddet uygulamak için kullanamaz. Özgürlük ortamı, eleştiriye açık olmaktır. Hakaretlerle bu süreci devam ettirmek de yanlıştır. Üniversitesi için yatırım yapan devlet yöneticilerine karşı öğrencileri kışkırtmak, eyleme sevk etmek özgürlükten yana olmak değildir.” Erdoğan, iktidarları döneminde üniversitelerin siyasileşmediğini belirterek, kutuplaşan üniversitelerin bilim, hizmet üretemeyeceğini söyledi. Üniversitelerin toplumdan, şehirden, ülkenin ve milletin gerçeklerinden uzak olmaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, “Biz istiyoruz ki artık üniversitelerimiz Türkiye’nin kronik sorunlarına yoğunlaşsınlar. Üniversitelerimiz şekil sorunlarını aşsınlar. Yasakları yasaklasınlar. Statüko bekçiliği gibi bir hatanın içinde asla bulunmasınlar” dedi. Başbakan Erdoğan, bazı rektörlerle de ‘’Dolmabahçe Buluşmaları’’ kapsamında gelecek hafta görüşecek. Bu arada, Başbakanlık Ofisi girişi önünde toplanan Türkiye Gençlik Birliği üyesi bir grup, Başbakan Erdoğan’ın gelişi sırasında pankart açarak YÖK aleyhine sloganlar attı. Gruptakiler, daha sonra olaysız şekilde dağıldı. |
29.11.2010 |
Kışa “sıcak” karşılama |
Lodosun etkisiyle önümüzdeki hafta Marmara’da hava sıcaklığı 25 dereceye kadar çıkacak. Bölge, kış mevsiminin ilk ayını güneş ve sıcakla karşılayacak. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, lodos önümüzdeki haftada da Marmara’da etkisini sürdürecek. Lodosla birlikte hava sıcaklıkları 25 dereceye kadar ulaşacak. Aralıktaki uzun yıllar ortalaması 7,2 derece olan Bursa, Kasım ayının son günleri ile kış mevsiminin ilk günlerini 25 derece civarında geçirecek. Önümüzdeki hafta Balıkesir’de hava sıcaklığı 22-23 derece, İstanbul’da 22-24 derece ve Çanakkale’de ise 21-22 derece civarında olacak. Yetkililer, sıcaklığı yükseltecek lodosun hafta boyunca etkili olacağını belirterek, özellikle karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı dikkatli olunmasını istedi. |
29.11.2010 |
Ergene Nehri taştı |
Kırklareli’nin Pehlivanköy ilçesinden geçen Ergene Nehri ve Kanı Dere aşırı yağış sonucu taştı. Taşkında 5 bin dönüm boş tarım arazisi sular altında kaldı. Kırklareli Meteoroloji Müdürlüğünden edinilen bilgiye göre, Kırklareli’nde son 24 saatte metrekare düşen yağış miktarı 38.5 kilogram olarak kaydedildi. Kırklareli’nde, hava sıcaklığının gündüz 18, gece 10 derece civarında olması öngörülüyor. Pehlivanköy ilçesinden geçen Ergene Nehri ile Kanlı Dere yağış sonucu taştı. Nehir ve derenin taşması sonucu 5 bin dönüm boş tarım arazisi ile Pehlivanköy Panayırı’nın yapıldığı saha ile bir bina ve iş yeri de sular altında kaldı. Yetkililer, taşkının yerleşim yerlerini tehdit etmediğini bildirdi. DSİ 11. Bölge Müdürlüğünce yapılan ölçümde Ergene Nehri’nin İnanlı’daki debisi 64,2, Lüleburgaz’da 298,0 ve Yenicegörece’de ise 91,6 metreküp/saniye olduğu belirlendi. |
29.11.2010 |
e-imza bugün resmen başlıyor |
Devlette kağıt israfını sonlandıracak ve işlemleri hızlandıracak olan e-imza bugün başlıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer imzasıyla 22 bölge müdürlüğü ile teftiş grup başkanlıklarına gönderilen yazıda, bugün tüm bakanlık bünyesinde e-imza’nın başlayacağı bildirildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, daha önce elektronik ortamdaki ilk yazışma denemesi ve e-imza kullanımını 23 Temmuz’da Bakan Dinçer’in, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a gönderdiği metinle uygulamıştı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bugünden itibaren tüm yazışma ve işlemlerinde e-imza’yı kullanacak. E-imza ile tüm yazışmalar sistemden yapılacak ve kağıt kullanılmayacak. |
29.11.2010 |
Danaya DNA testi |
Ardahan’da yaşayan yaşlı çift İstanbul’a giderken gebe ineklerini para karşılığı bakması için İrfan Çimen isimli akrabalarına emanet etti. Gebe inek doğum yaptı. İstanbul’dan gelen aileye ineği ve danası teslim edildi. Ancak, dana ineği emmeyince danalarının değiştirildiğinden şüphe eden aile, DNA testi istedi. Yapılan DNA testinden sonra inek ile danasının DNA’ları aynı çıktı. İrfan Çimen, Aydın çifti hakkında tazminat açacağını söyledi. |
29.11.2010 |
Tabiatta mantar şöleni |
BazI çeşitleri ilkbaharda ancak büyük bir bölümü sonbaharda boy gösteren mantarlar, özellikle yağışların ardından toprağı yarıp gün yüzüne çıkarken, fotoğraf tutkunlarının da ilgi odağı oluyor. Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli, Türkiye’nin mantar florası yönünden oldukça zengin olduğunu, yapılan araştırmalarda sadece Türkiye sınırlarında yaklaşık 2 bin 500 çeşidinin bulunduğunun tahmin edildiğini bildirdi. Anadolu’da yüzyıllardır bilinen ve yoğun olarak tüketilen mantar çeşitlerinin bulunduğunu ancak en büyük tehlikenin ise zehirli ile zehirsiz mantarın birbirinden ayırt edilememesinden kaynaklandığını vurgulayan Prof. Dr. Düzenli, şunları söyledi: ‘’Bilimsel bir inceleme olmaksızın mantarın zehirli ya da zehirsizini ayırt etmek mümkün değil. Ölümcül derecede zehirli olan mantarlar beyazdır. Zehirli mantarların böceklenmeyeceği söylenir ancak bu da yanlış. Çünkü ‘Amanita Phalloides’ en çok ölüme neden olan mantar olmasına karşın sıklıkla böcek larvaları da barındırır’’ Prof. Dr. Düzenli, mantarın zehirli ya da zehirsiz oluşunu ayırt eden kriterlerin yanıltıcı olduğunu vurgulayarak, ‘’Doğal mantarlar yerine artık kültür mantarları da oldukça yoğun olarak üretiliyor. Bu mantarlarda hiçbir risk bulunmuyor. Tüketici bu mantarları tercih etmeli’’ dedi.
ÇUBUK TURŞUSU DÜNYAYA AÇILIYOR
Kendİne has lezzetiyle ‘’Çubuk Turşusu’’ adıyla ünlenen Ankara’nın Çubuk ilçesinde, turşu üretimi yapan imalathaneler, kooperatif çatısı altında güçbirliği yaparak dünyaya açılmayı hedefliyor. Çubuk’ta turşuculuk yaparak geçimlerini sağlayan üreticiler, Belediye Başkanı Lokman Özden’i makamında ziyaret etti. Üreticilerden İbrahim Kayhan, burada yaptığı konuşmada, Çubuk’ta bir sektör haline gelen turşuculuğun geçmişinin 1960’lı yıllara dayandığını belirterek, bugün ilçede çok sayıda turşu imalathanesi bulunduğunu söyledi. Belediye Başkanı Lokman Özden ise, Çubuk’ta önemli bir sektör haline gelen turşuculuğun, böyle bir oluşuma ihtiyacı olduğunu belirterek, ‘’Biz belediye olarak ilçemizde yatırım yapmak isteyen herkese destek ve öncü oluruz. Turşu üreticilerimizin bir araya gelerek kooperatif kurmalarını ve üretim kapasitelerini arttırmalarını da destekliyoruz’’ diye konuştu. |
29.11.2010 |
Etiyopya’da 865 hisse kurban kesildi |
Cansuyu, Kurban bağışlarını aç çocukların yüzü gülsün, anneleri bir gün dahi olsa endişelenmesin diye Afrika’ya gönderen hayırseverlerin emanetlerini Etiyopya’da 865 hisse kurban keserek, bayramda evine et girmeyen 15 bin yoksul Müslüman’a ulaştırdı. Bilal-i Habeşi ve Necaşi’nin memleketi Etiyopya’ya 3 kişilik bir heyetle giden Cansuyu ekibi, Oromiya, Arse, Addis ve Aboba’nın fakir mahallelerinde Türkiyeli hayırseverlerin kurban bağışlarını kestirerek, et olarak dağıttı. Cansuyu Derneği adına Etiyopya’ya giden Cansuyu Kurban Organizasyonu Etiyopya Sorumlusu Yunus Emre, emaneti teslim etmenin huzuru ile rahatladıklarını söyleyerek, “Giderken sizlerin emanetlerini onlara götürdük dönerken de onların selâm emaneti ile döndük hepinize ayrı ayrı selâmlar, hürmetler, muhabbetler yolladılar” dedi. |
29.11.2010 |
86 yıldır gelinlerin kınasını yıkayan su |
Lozan mübadelesinde Kayseri’nin Özvatan ilçesine gelen Arnavutlar, kına gecesinde gelinin el ve ayaklarına yakılan kınanın ‘’Yunak’’ adı verilen su kaynağında yıkanması geleneğini 86 yıldır sürdürüyor. Özvatan Yenimahalle’de kadınların çamaşır, halı, kilim ve yün yıkadığı Yunak, 1924 yılında Lozan mübadelesi kapsamında Yunanistan’dan ilçeye göç eden Arnavutların yıllardır sürdürdüğü gelin kınası yıkama geleneğine de ev sahipliği yapıyor. Kına gecesi el ve ayaklarına kına yakılan gelin, yakınları ve arkadaşlarıyla düğün gününün sabahı güneş doğmadan bu mekânın yolunu tutuyor. Gelin ve beraberindekiler, türküler söyleyerek yunağa ulaştıktan sonra, burada gelinin kınaları yıkanıyor. |
29.11.2010 |
Yasakları yasaklayın |
Daha önce sanatçıları, yazarları, sivil toplum kuruluşlarının kadın temsilcilerini ve medya yöneticilerini ağırlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, rektörleri konuk ettiği toplantıda, “Üniversitelerimiz artık Türkiye’nin kronik sorunlarına yoğunlaşsın. Yasakları yasaklasınlar. Statüko bekçiliği yapmasınlar” dedi. YASAKLARI YASAKLAYIN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Üniversitelerimiz artık Türkiye’nin kronik sorunlarına yoğunlaşsın. Yasakları yasaklasınlar. Statüko bekçiliği yapmasınlar” dedi. Başbakan Erdoğan, demokratik açılım süreci kapsamında bazı üniversite rektörleriyle bir araya geldi. Toplantı, saat 13.30’da başladı. Erdoğan, konuşmasında, üniversite öğrencilerin yaptıkları protestolarla ilgili suç duyurusu yapmadıklarını söyledi. Üniversitelere gelenlere karşı yapılan eylemlere tepki gösteren Erdoğan, şöyle konuştu: “Kim olursa olsun o insanlara yumurtayla saldırmak, ayakkabıyla saldırmak bulunmak, herhalde bu da demokratik özgürlüklerin içinde yer almasa gerekir diye düşünüyorum. Çünkü düşünceyi, düşüncenizle eleştirebilirseniz, takdire şayan olursanız ama diğerleri aslında bir aczin ifadesidir. Buna hiç kimse demokratik ortam süsü veremez. Hiç kimse demokratik, özgürlük ortamından istifa ederek, bu hakkı başkalarını susturmak, başkalarına şiddet uygulamak için kullanamaz. Özgürlük ortamı, eleştiriye açık olmaktır. Hakaretlerle bu süreci devam ettirmek de yanlıştır. Üniversitesi için yatırım yapan devlet yöneticilerine karşı öğrencileri kışkırtmak, eyleme sevk etmek özgürlükten yana olmak değildir.” Erdoğan, iktidarları döneminde üniversitelerin siyasileşmediğini belirterek, kutuplaşan üniversitelerin bilim, hizmet üretemeyeceğini söyledi. Üniversitelerin toplumdan, şehirden, ülkenin ve milletin gerçeklerinden uzak olmaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, “Biz istiyoruz ki artık üniversitelerimiz Türkiye’nin kronik sorunlarına yoğunlaşsınlar. Üniversitelerimiz şekil sorunlarını aşsınlar. Yasakları yasaklasınlar. Statüko bekçiliği gibi bir hatanın içinde asla bulunmasınlar” dedi. Başbakan Erdoğan, bazı rektörlerle de ‘’Dolmabahçe Buluşmaları’’ kapsamında gelecek hafta görüşecek. Bu arada, Başbakanlık Ofisi girişi önünde toplanan Türkiye Gençlik Birliği üyesi bir grup, Başbakan Erdoğan’ın gelişi sırasında pankart açarak YÖK aleyhine sloganlar attı. Gruptakiler, daha sonra olaysız şekilde dağıldı. |
29.11.2010 |