Yurt Haber |
Bitki çeşitliliğinde Türkiye farkı |
Türkiye’de üniversitelerin çalışmaları sayesinde, son 10 yılda Türkiye’ye özgü yaklaşık 500 yeni tür bulundu. Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Biyoloji Bölümü Botanik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sadık Erik, Türkiye’nin topografik özelliklerinin yanı sıra 3 farklı bitki coğrafyası bölgesinde yer almasının, bitki çeşitliliğini sağlayan başlıca etmen olduğunu söyledi. Türkiye’de 12 bin bitki çeşidi bulunduğunu, bunlardan 2 bin 778’inin endemik olduğunu belirten Erik, ‘’Endemik bitkiler anormal, kendine özgü iklim ve çevre şartlarının bulunduğu, izole bölgelerde ortaya çıkıyor. Türkiye’nin endemizm oranı ise yüzde 32. İngiltere’nin toplam bitki türü sayısı 2 bin, Avrupa’nın da 12 bin civarında. Türkiye, Avrupa’daki kadar bitki çeşitliliğine sahip’’ dedi. Türkiye’nin Asya ve Avrupa arasında köprü konumunda olduğuna ve bitki geçişini sağladığına dikkati çeken Erik, şöyle devam etti: ‘’Bu, bitki türlerinde zenginleşmemizi de sağlıyor. Bitkiler tohumlarıyla, rüzgâr veya diğer vasıtalarla siyasî sınır dışına çıkarak, komşu ülkelerin florasının doğal parçası haline de gelebiliyor. Bu konumdaki bitki endemikse, bu özelliği ortadan kalkıyor. Aynı süreçle komşu ülkelerin sınıra yakın bölgelerinde yetişen bazı türler de floramızın parçası haline gelerek, tür sayısının artmasına neden olabiliyor.’’
YENİ TÜR VE CİNSLER
Erİk, Türkiye’nin endemizm oranının artmasında, bu alanda çalışan araştırmacıların, üniversite sayısına bağlı olarak artması ve genç araştırmacıların yoğun çabalarının önemli etken olduğunu vurguladı. Özellikle son yıllarda yerli araştırmacıların flora üzerindeki çalışmalarıyla neredeyse her hafta bilim dünyası için yeni bitki türü keşfedildiğini anlatan Erik, son 10 yılda Türkiye’ye özgü 500’e yakın yeni tür bulunduğunu bildirdi. Erik, bunların bir kısmının bilimsel dergilerde yayınlandığını ifade ederek, ‘’Yani bunlar bilim dünyasında kabul görmüştür. Ayrıca yayınlanmak üzere bilimsel dergilere gönderilmiş birçok yeni veri de sırada bekliyor’’ diye konuştu.
SADECE GURUR DUYMAYALIM
Dİğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de çeşitli amaçlarla tabiata müdahalelerde bulunulduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Sadık Erik, şunları kaydetti: ‘’Hidroelektrik santraller, barajlar, çeşitli maden işletmeleri, Abant örneğinde olduğu gibi bazı rekreasyonel çalışmalar, konut inşaatları, golf sahaları yapımı gibi birçok girişim tüm ekosistemi geri dönülmez şekilde etkiliyor. Süreçten etkilenen, dar yayılışlı bir endemik bitki ise nesli yok oluyor. Biz de ülkemizin florasının zenginliğiyle gurur duymalıyız elbette, ancak bu zenginliğe bakarak koruma önlemlerini de ihmal etmemeliyiz. Aynı şeyler fauna için de söylenebilir. İşin esası doğaya saygılı olmak ve onu hoyratça kullanmamaktır.’’ |
27.11.2010 |
Kaymakam,çarptığı 28 koyunun parasını ödedi |
Kayseri’de, Bünyan Kaymakamı Hakan Kılınçkaya’nın özel aracıyla çarpması sonucu telef olan 28 koyunun bedeli sigorta şirketi tarafından karşılandı. Kaymakam Kılınçkaya, geçen ay ailesi ile piknikten dönerken Büyük Tuzhisar beldesi yakınlarında özel otomobili ile koyun sürüsüne çarpmış ve kazada 28 koyun telef olmuştu. Kaza sonrası, sürü sahibi Ali Ceylan ile görüşen Kaymakam Kılınçkaya, telef olan koyunların parasının sigorta şirketi tarafından karşılanacağını, aksi halde Ceylan’ın zararını kendisinin karşılayacağını söylemişti. Kazada 28 koyunu telef olan sürü sahibi Ceyhan, Kaymakam Kılınçkaya’nın aracının sigorta şirketi tarafından koyunların bedeli olarak hesabına 16 bin 900 lira yatırıldığını bildirdi. |
27.11.2010 |
Evsizler kışı otelde geçirecek |
Ankara Valiliği, başşehir sokaklarında yaşayan evsizlerin kışın barınabileceği otel kiraladı. Vali Alaaddin Yüksel’in talimatıyla, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ve Ankara Emniyet Müdürlüğü birlikte, evsizlerin soğuk havaları atlatabilmeleri için proje hazırladı. Proje kapsamında Ankara Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü görevlileri, sokakta, araçlarda, Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali’nde ve kapalı banka ATM’lerinde kalan ve 100 civarında olduğu belirlenen evsizlere ulaşacak. Görevlilerin projeyi anlattığı evsizler ikna edilmeye çalışılacak. İkna olan evsizlerin kiralanan otelde barınması sağlanacak. |
27.11.2010 |
Jet-lag, beyni kalıcı olarak etkiliyor |
SIk sık farklı saatlerde çalışanların ya da jet-lag (saat farkından dolayı rahatsızlık) olanların beyin işleyişinin kalıcı olarak etkilenebileceği belirlendi. Amerikan “PloS One” dergisinde yayımlanan araştırma, bu şekilde çalışanlarda ya da sık sık jet-lag olanlarda konsantrasyon ve hafıza sorunlarının yanı sıra şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, kanser ve kısırlık riskinin artabileceğini gösterdi. ABD’nin Berkeley Üniversitesi’nden bilimadamları, dişi fareleri, gündüz ve gece düzenlerini bir ay boyunca, üç günde bir 6 saat ileri alarak jet-lag etkisine maruz bıraktı. Böylece üç günde bir New York’tan Paris’e uçma etkisi oluşturuldu. Son iki hafta farelerin öğrenme ve hafıza becerilerini ölçen bilimadamları, jet-lag olan farelerin normal düzende yaşayanlara göre en basit “görevleri” bile yerine getirmekte çok zorlandığını gördü. Bilimadamları, normal düzene geçilmesinden bir ay sonra da bu olumsuz etkilerin devam ettiğini vurguladı. |
27.11.2010 |
Hollanda’da doğan göçmenler daha başarılı |
Hollanda’da doğan batılı olmayan göçmenlerin, ilk nesle göre topluma daha iyi uyum sağladıkları ve daha başarılı oldukları belirtildi. Hollanda Merkezi İstatistik Bürosu’nun (CBS) hazırladığı “2010 Yılı Entegrasyon Raporu” için göçmenleri sosyal, ekonomik, uyum ve eğitim gibi konularda mercek altına alan araştırmacılar, burada doğanların aynı zamanda daha iyi sosyoekonomik şartlara sahip olduğuna da dikkat çekti. Ülkede bulunan en büyük dört azınlık grubunu oluşturan Türkler, Faslılar, Surinamlılar ve Hollanda Antilleri kökenlilerin yaklaşık yarısının Hollanda’da doğduklarına işaret edilen raporda, yabancıların eğitim konusunda yerli halka oranla daha geri kaldıkları vurgulandı. Araştırmada, batılı olmayan göçmenlerin ekonomik kriz dönemlerinde daha çabuk işlerini kaybettiklerine ve yeniden iş bulmalarının ise zaman aldığına vurgu yapılarak, “İkinci nesil ilk nesle göre iş piyasasında daha çok şansa sahip” denildi. |
27.11.2010 |
Misafir odaları nostalji oldu |
TÜRK Sanayici ve İş Adamları Vakfı (TÜSİAV), 3 bin 718 ev sahibi ile görüşerek, ev satın alırken aranılan özellikleri ve en çok kullanılan hayat alanlarını araştırdı. Araştırma sonuçlarına göre, ev sahibi olmak isteyenlerin ‘’küçük olsun, bizim olsun’’ düşüncesi yerini, 3 oda, salon tercihine bıraktı. Araştırmaya katılanların yüzde 80’i 3 oda, salon evleri tercih ettiğini belirtti. Türk aile geleneğinde evlerde bir oda mutlaka misafir odası olarak ayrılırdı. Araştırma, misafir odalarının büyük oranda tarihe karıştığını ortaya koydu. Bir çok evde misafir odaları, günün şartları gereği, bilgisayar ya da çocukların çalışma odasına dönüştürüldü. Araştırmaya göre Annebabalar, çocuklarının evlenip yanlarından ayrılmasına kolay kolay alışamıyorlar. 40 yaş üstü annebabaların yüzde 75’i çocukları evlenip yanlarından ayrıldıktan sonra bile çocuklarının odalarını muhafaza ettiklerini belirtti. |
27.11.2010 |
Sığırcıklar ilçeyi elektriksiz bıraktı |
Edİrne’nİn İpsala ilçesinde, tarlalardaki tohumları yemek için bölgeye gelen sığırcık sürüleri, 15 gündür elektrik kesintilerine sebep oluyor. TREDAŞ İpsala İşletme Şefliği yetkilileri, 15 gündür İpsala merkez ve köylerinde yaşanan elektrik kesintilerinin, elektrik ana dağıtım tellerine konan kuş sürülerinin uyguladığı baskıdan kaynaklandığını söyledi. Tarlalardaki tohumları yemek amacıyla tarlaların olduğu bölgelere gelen sığırcıkların iletim telleri üzerinde dinlendiğini, konuş ve kalkışları sırasında da, bir çok telin kopmasına sebep olduğunu belirten yetkililer, arızaların kısa sürede giderilmesine rağmen kuş sürülerinin farklı bölgelerde ve zamanlarda yeniden arızaya sebep olabildikleri için kesintilerin zaman zaman uzadığını belirttiler. TREDAŞ görevlileri, ekiplerin yoğun bir şekilde çalıştığını, önümüzdeki günlerde havaların mevsim normallerinin altına düşmesiyle sığırcıkların kendilerine daha sıcak bölgeler bulmak için göç etmesiyle, arızaların azalacağını tahmin ettiklerini söylediler. |
27.11.2010 |
Şeneriana çamı özel korumada |
Kütahya’nIn Domaniç ilçesinde yetişen ve dünyada başka bir örneği olmadığı öne sürülen ‘’Şeneriana’’ çamı, iki yıl önce oluşturulan koruda muhafaza ediliyor. Halk arasında ‘’Topkaraçam’’ ya da ‘’Çoban çamı’’, literatürde ise ‘’Pinus Nigra Şeneriana’’ diye bilinen Şeneriana çamının varlığı, ilk kez Türk bilim adamı Prof. Dr. Faik Yaltırık tarafından 1955 yılında ortaya çıkarıldı. Domaniç’e bağlı Çokköy ile Aksu Köyü yakınlarında yer alan, dünyada başka örneği olmadığı iddia edilen ve bu özelliğiyle bilim insanlarının dikkatini çeken bu çam türünün Türkiye’deki tek korusu ise Domaniç’te bulunuyor. Domaniç Orman İşletmesi’nce 28 hektar alanın 2008’de koruya dönüştürülmesiyle korunmaya başlanan Şeneriana çamının, dallarının ince olmasından dolayı ekonomik değerinin olmadığı belirtiliyor. 4-5 yılda az sayıda tohum veren Şeneriana çamının yer aldığı Domaniç’teki koru, çevresi dikenli tellerle çevrilerek tabiî olarak yayılmasına ortam hazırlandı. Şeneriana çamı burada yeni filizleriyle çoğalmaya devam ediyor. |
27.11.2010 |