Kültür-Sanat |
Olçar’ın eserleri yoğun ilgi görüyor |
İSTANBUL’DA tedavi gördüğü hastanede vefat eden dünyaca ünlü çini ustası Sıtkı Olçar’ın Kütahya’daki mağazalarında yer alan bin 200’den fazla eserinin, bir günde koleksiyonerler ve vatandaşlarca satın alındığı ortaya çıktı. 15 Kasım’da İstanbul’da vefat eden ve 16 Kasım’da Kütahya Ulu Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Musalla Mezarlığı’nda defnedilen Olçar’ın eserleri, ölümünden sonra yoğun ilgi ve talep görüyor. Kütahya-Eskişehir karayolunun 33. kilometresinde, merkez Atatürk Bulvarı’nda ve Çarşı Kütahya Alışveriş Merkezi’ndeki satış mağazaları, koleksiyonerler ve vatandaşların akınına uğradı. Olçar’ın mağazaların açıldığı ilk gün, bin 200’den fazla eseri satıldı. Mağazaların raflarında birkaç parça çini ve seramik eser kaldı. Olçar’ın ölümünden önce tedavi gördüğü İstanbul’daki Vehbi Koç Vakfı (VKV) Amerikan Hastanesi’ne gelen Musevi ve Ermeni din adamlarının, hastane odasında onun sağlığına kavuşması için duâ ettikleri öğrenildi. 1980–2010 yılları arasında dünyanın çeşitli ülkelerinde sergiler açan Sıtkı Olçar, 8 ay önce yakalandığı pankreas kanseri hastalığı dolayısıyla 15 Kasım’da Amerikan Hastanesi’nde 62 yaşında vefat etmişti. Sıtkı Usta’nın izlerini taşıdığı eser ve çalışmaların kızları tarafından devam ettirileceği belirtildi. |
22.11.2010 |
Işıkkent’in Mostar’ı onarıldı |
İZMİR Bornova Belediyesi, Işıkkent Arap Deresi üzerindeki Osmanlı dönemine ait köprü onarıldı. Tarihî ve mimarî yapısıyla Bosna’daki Mostar Köprüsü’ne çok benzeyen köprü aslına uygun şekilde onarılarak yenilendi. Tarihî değerleri ortaya çıkaran projeleriyle öne çıkan ve Tarihî Kentler Birliği üyeliğine de kabul edilen Bornova Belediyesi bu uygulamalarına bir yenisini daha ekledi. Işıkkent’te mimarî yapısıyla Bosna’daki dünyaca ünlü ‘Mostar Köprüsü’ne çok benzeyen Osmanlı dönemine ait köprü, Bornova Belediyesi’nin çalışmalarıyla yeniden hayat buldu. Arap Deresi’nin üzerinden geçen ve uzun yıllardır yıkık ve harabe bir vaziyette kalan köprü, belediye çalışmaları ile aslına uygun şekilde restore edildi. |
22.11.2010 |
İlk santral müze olsun |
MERSİN’İN Tarsus ilçesinde, 1902 yılında Türkiye’de ilk elektrik enerjisinin üretildiği tarihî değere sahip santralin sanayi müzesine dönüştürülmesi için çalışma başlatılması istendi. Tarsus Kaymakamı Orhan Şefik Güldibi, 1902 yılında Türkiye’de ilk defa Tarsusluların elektrikle tanışmasının, ilçenin ne kadar önemli bir şehir olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi. Güldibi, Tarsus’un, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olduğunu dile getirerek, ‘’Türkiye’de ilk kez elektrikle tanışan Tarsus, elektrik enerjisinin bir fabrikada ilk kez kullanılmasına da öncülük etmiştir. İlk defa Tarsus halkı Anadolu’da ampullerin ışığı altında aydınlanma şansına kavuşmuşlar. Bu, övünç kaynağıdır’’ dedi. Santralin önemine dikkati çeken Güldibi, şunları kaydetti: ‘’Anadolu’da 1902 yılında ilk defa 2 kilovat gücünde türbinle elektrik üretilmesi bizim için çok önemlidir. Daha sonra ihtiyaçların artmasıyla 1934 yılında 2 yeni türbin ve dinamolarla 450 kilovat gücüne erişilmiştir. Bu tarihî tesis Tarsus’u Tarsus yapan önemli değerlerden birisidir. Buranın sanayi müzesi ya da tarihî eser olarak, gezilebilecek bir mekân haline dönüştürmelerini bekliyoruz. Biz de bu konuda elimizden geleni yapmaya hazırız.’’ |
22.11.2010 |
Gaz lambaları yine baş köşede |
GENELLİKLE aile yadigârı olan gaz lambalarının atıl vaziyette durmasını istemeyenler, gaz lambalarını evlerinin bir parçası haline getirmek için çeşitli yöntemler deniyor. Cam bölümleri istenilen renk ve desende boyanan gaz lambaları, evde dekorasyonun bir parçası olarak kullanılabiliyor. Trabzon Valiliği tarafından 14 yıl önce ‘’Geleneksel El Sanatları ve İstihdamı Geliştirme Projesi’’ kapsamında açılan Keşan Bezi Boyama Kursu’nun öğretmeni Güzin Sakallıoğlu, kurs kapsamında yaklaşık 200 kişiye eğitim verdiklerini söyledi. Kursiyerlerin boyama işine daha sonra evlerinde devam ettiğini belirten Sakallıoğlu, ‘’Kursumuzu tamamlayanlar şimdi talepler doğrultusunda hazırladıkları ev eşyalarını satarak gelir elde ediyor. Bir çok kadın bu sayede evinin mutfak ihtiyacını, çocuğunun okul masrafını karşılıyor’’ dedi. Güzin Sakallıoğlu, evlerde bulunan her türlü eşyanın elden geçirilerek kullanılabileceğine dikkati çekerek, son dönemde kendilerine eski gaz lambalarının değerlendirilmesi amacıyla başvurulduğunu söyledi. Aile yadigârı gaz lambalarını evlerinin baş köşesine koymak isteyenlerin, bu ürünün elden geçirilmesini istediklerini belirten Sakallıoğlu, ‘’Bu kişiler bize gaz lambalarının nasıl dekoratif bir ürün haline getirilebileceğini sordular. Biz de lambanın gaz konulan haznesi ile ateşin yandığı bölümdeki camları guaş boya ile boyamaya başladık. Bu bölümleri kişinin zevkine göre renk ve desenlerle süslüyoruz’’ dedi. Sakallıoğlu, yaptıkları bu çalışmanın ilgi gördüğünü ifade ederek, ‘’Şimdi evlerinde gaz lambası olanlar bu lambaları dekorasyonun bir parçası olarak değerlendirmek amacıyla bize başvuruyor. İsteyenlere boyama işlemini öğretiyoruz, isteyenlerin lambasını ise belli bir ücret karşılığında biz hazırlayarak veriyoruz’’ diye konuştu. |
22.11.2010 |