Kültür-Sanat |
“Mızrab’ın Gözyaşı” Filistin için aktı |
CEMAL Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda dünya çapında tanınan ünlü Türk ud sanatçısı ve İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Mehmet Emin Bitmez’in organize ettiği konserde, gözyaşları dinmek bilmeyen Filistin halkının hikâyesi Filistinli sanatçıların notalarından anlatıldı. Bitmez, projenin 7-8 ay öncesinde düşünüldüğünü ve Mavi Marmara gemisine düzenlenen baskınla bir ilgisinin bulunmadığını belirtti. Bitmez, konserde icra ettikleri ilk eserin ‘’Şafak Vakti’’ ismini taşıdığını ve bu ismi vermelerindeki amacın ise savaş gibi büyük kötülüklerin herkesin uykuda olduğu bir zamanda, yani şafak vaktinde başlaması olduğunu ifade etti. Kendisinin her zaman uzlaşmanın, dostluğun ve paylaşmanın yaşandığı bir dünya arzu ettiğini dile getiren Bitmez, şöyle dedi: ‘’Dünyada yaşarken üç şeye ihtiyacımız var; bir lokma ekmek, bir yudum su ve bir nefes. Her şey bundan ibaret. İnsan hayatı çok değerli. Bunları herkesin iyi kavraması gerekiyor. Ortadoğu’yu çok iyi biliyorum ve Filistin halkının içinde bulunduğu durumu da çok iyi biliyorum. Orada herkes sıkıntı ve stres içinde. Biz kimseye düşman değiliz. Biz yaptığımız müzikle paylaşmak, dostluk ve barış gibi mesajlar vermek istiyoruz. İnsanların ölmemesi gerekiyor.’’ Konserde yeni eserlerin müzikseverlerle buluştuğunu belirten Bitmez, projenin tamamen barışçıl ve müziksel ögelerin ön planda olduğu bir faaliyet olduğunu kaydetti. Dünyanın pek çok ülkesinde özellikle de Ortadoğu’da konserler verdiğini ifade eden Bitmez, Türkiye’de konserlerine duyulan ilgisizlikten yakındı. Mehmet Bitmez’e vokalde Lara Elayyan, perküsyonda Nasser Salameh, udda ise Nizar ve Michael Rohana eşlik ettiği konserde, Türk ve Arap ustalarının kendi müzikal karakterlerini öne çıkaran eserlerin yanı sıra günümüzün modern eserleri de seslendirildi. |
05.11.2010 |
Güneşin renkleri |
Yazarımız İslâm Yaşar, “Güneşin Renkleri: Nur Talebeleri” isimli yeni bir eser kaleme aldı. Bu eser, hayatını Risâle-i Nurların yayılmasına; iman ve Kur’ân hizmetine adayan bir kısım Nur Talebelerini anlatıyor. Üstadın yetiştirdiği bu talebeler, ondan aldıkları feyiz, ders ve ilhamlarla diyar diyar dolaştılar, İslâm ve Kur’ân mesajlarını olduğu gibi çevrelerine ulaştırdılar. Risâleleri hem yazdılar, hem okudular, hem de okuttular. Çevrelerine yaptıkları tesir öylesine farklıydı ki, bu tesirin gücüyle İslâm dünyasında yepyeni bir diriliş, farklı bir uyanış yaşanmaya başladı. Kitabın ilk bölümünde Sıddık Süleyman, Şamlı Hafız Tevfik, Hafız Ali, Albay Hulûsi Bey, Santral Sabri, Hüsrev Efendi, Binbaşı Asım Bey, Refet Barutçu, Rüştü Çakın, Tahiri Mutlu ve Abdülmecid Ünlükul anlatılıyor. Birinci Kuşak olarak adlandırılabilecek bu talebelerde ihlâs, fedakârlık, sadakat, kardeşlik, muhabbet, uhuvvet, diğergâmlık gibi üstün özellikler vardı. Öyle fedakârlık ki, yeri geldiğinde Üstadı için hayatını feda edecek kadar… Hafız Ali bu kahramanların en öndeki temsilcisiydi. Mekânı Cennet olsun. İkinci Kuşak talebeler Zübeyir Gündüzalp, Abdullah Yeğin, Mehmed Feyzi, Çaycı Emin Bey, Saniye Hanım, Hüsnü Bayram, Taşköprülü Sadık Bey, İbrahim Fakazlı, Mustafa Sungur, Ahmet Feyzi, Bayram Yüksel, Mustafa Gül, Hasan Feyzi, Mustafa Acet, Çelebi Hanedanı ve Çalışkanlar Hanedanı idi. Burada yer alan talebelerde, ilk talebelerin faziletleri olmakla birlikte ilim, takva, organizasyon kabiliyeti, feraset, empati, dikkat, sabır, murakabe, tefekkür ve tedbir gibi hasletler de göze çarpıyordu. Bunlardan Zübeyir Gündüzalp’in şu cümleleri ne kadar dikkat çekicidir: “Teessür ve ıztırap karşısında kalpten bir parça kopsa idi, bir genç dinsiz olmuş haberi karşısında o kalbin atom zerratı adedince paramparça olması lâzım gelir…” Zübeyir Gündüzalp’in bu uyarısının doğruluğunu geçtiğimiz asrın felâketlerine bakarak anlamak mümkündür. 20. yüzyılın bütün vahşetlerinin arka planında dinsizlik kasırgası vardır. Üçüncü Kuşak talebeler, kitabın son bölümünde yer alıyor: Atıf Ural, Mehmet Kayalar, Bekir Berk, Tahsin Tola, Said Özdemir, Mehmet Kutlular, Ali Ulvi Kurucu, Mustafa Türkmenoğlu, Zehra Dülek, Osman Demirci, Mehmed Emin Birinci, Hakkı Yavuztürk, Muzaffer Arslan, Salih Özcan, Mehmed Kırkıncı, Ahmed Aytimur, Sadullah Nutku ve Mehmed Fırıncı. Son kuşak Nur Talebelerinde görülen en önemli özellik, Müslümanların nasıl bir zaman diliminde ve hangi şartlarda yaşadıklarını çok iyi bilmeleriydi. Evet… Onlar zor şartlarda, manevî kış mevsimlerinde açan kardelen çiçekleri gibiydi. Kara, tipiye, karanlık ve uzun gecelere aldırmıyorlar, insanlığa manevî reçeteleri ulaştırmak amacıyla köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir dolaşıyorlardı. Bu kuşağın bir başka özelliği de, tıpkı Üstadları gibi, bütün insanlığa karşı besledikleri merhamet duygusuydu. Üstad Bediüzzaman ve eşsiz eseri Risâle-i Nur Külliyatı, bu milletin makûs talihini tersine çevirmiş, Nur Talebeleri de milletimizin irşadı için büyük bir manevî seferberlik başlatmıştı. Çok yakında bütün dünyada bu eserlerin yankılarını göreceğiz ve geleceğe dair ümitlerimiz artacak. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Bunu anlamak isteyenler Üstadın hâlâ hayatta olan talebelerine danışabilirler… Bir de hatırlatma yapalım: Yeni Asya’dan çıkan kitapların tamamına internet sitemiz olan www.yeniasyakitap.com adresinden ulaşıp, sipariş verebilirsiniz. Yüzlerce kitap ve diğer neşriyat ürünlerimizle isteklerinizi bekliyoruz. Tefekkür ve okumayla kurulacak yepyeni dönemlerde buluşmak duâasıyla hoşçakalın…
YENİ ASYA NEŞRİYAT |
05.11.2010 |
İlhan Ayverdi hatırlanıyor |
MİSALLİ Büyük Türkçe Sözlük isimli eseriyle Türkçemize en büyük hizmeti yapan Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucularından İlhan Ayverdi hakkında bir anma programı yapılıyor. Toplantı yarın saat 16.00’da vakfın Çemberlitaş’ta hizmet verdiği Köprülü Mehmet Paşa Medresesi’nde başlayacak. Vefatının birinci yılı dolayısıyla gerçekleştirilecek olan toplantıda ilahiyatçı yazar Prof. Dr. Mustafa Fayda ile edebiyatçı yazar Aysel Yüksel birer konuşma yapacaklar. Her iki konuşmacı hâtıralar eşliğinde İlhan Ayverdi’nin hayatını, hizmetlerini ve eserlerini anlatacaklar. Ömrünü Türkçeye adayan İlhan Ayverdi, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucuları arasında yer aldı. Mütefekkir Sâmiha Ayverdi ve eşi Ekrem Hakkı Ayverdi ile birlikte temellerini attığı vakıf, 40 yıldan beri ilim, kültür ve sanat dünyamıza hizmet veriyor. 2005 yılında neşredilen Misalli Büyük Türkçe Sözlük’ü (Kubbealtı Lugatı) 35 yılda tamamladı. Geçen yıl Hakka yürüyen İlhan Ayverdi hakkında yayımlanmış iki eser bulunuyor. Bu eserlerden birini Aysel Yüksel ve Zeynep Uluant, diğerini ise İsmet Binark hazırladı.
Said Temur / İstanbul |
05.11.2010 |
Ayhan Songar için anma programı |
TIP dünyasının, ilim ve fikir dünyamızın seçkin isimlerinden Prof. Dr. Ayhan Songar için bir anma programı düzenleniyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü ve Kültür A.Ş. ile Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) tarafından hazırlanan program, yarın Taksim Tünel’de Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde saat 14.00’te başlayacak. Hüseyin Sarıkoç’un yöneteceği toplantıda Prof. Dr. Süleyman Yalçın, Prof. Dr. Sefa Saygılı, Ümit Şimşek ve Mehmet Nuri Yardım konuşacak. Programın “Yakınlarının Gözüyle” bölümünde ise Neslihan Songar Tezcan, Prof. Dr. Nevzat Atlığ, Servet Kabaklı, Mustafa Miyasoğlu, Ahmet Özdemir, Sadettin Kaplan, Ali Akben ve İsmail Kapan hâtıralarını anlatacaklar. Dr. Adnan Çoban ve sanatkâr arkadaşları da Ayhan Songar’ın sevdiği şarkıları seslendirecekler. Programın sonunda “Hâtıralarla Ayhan Songar” sergisi gezilecek. |
05.11.2010 |