Kültür-Sanat |
KEŞKE BÜTÜN TÜRKİYE KİTAP FUARI GİBİ OLSA |
BU yıl 29’uncususu düzenlenen İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı Cumartesi günü kapılarını ziyaretçilere açtı. 7 Kasım’a kadar sürecek fuarda yer alan Yeni Asya Neşriyat da düzenlenen imza günleriyle okuyucu ve yazarı bir araya getiriyor. Kitapseverleri kendine çeken fuarda; asırlık kitaplar da Sahaflar Çarşısı’nda görücüye çıktı. Kitap fuarında yaptığı söyleşinin ardından sorularımızı cevaplayan Prof. Dr. İhsan Dağı, ülkemizde kitap okuma oranının düşük olma sebebini şöyle değerlendirdi; “Biz sözlü kültürden geliyoruz hâlâ sözlü kültürü aşamadık. Sözlü kültürden yazılı kültüre geçiş aşamasında televizyon denilen bir aletle karşılaştık. Televizyon kitabî kültüre geçişimizi geciktirdi. Televizyonun ardından internet, cep telefonu, iPhone derken sözlü kültürden kitabî kültüre geçmekte hakikaten geciktik gibi görülüyor. İlk emri ‘Oku’ olan bir dinin yaygın olduğu bir toplumda, okuma oranının bu kadar düşük olması ve kitapların bu kadar az olması pek hoş bir manzara değil.” Prof. Dr. Dağı, “Keşke tüm Türkiye kitap fuarındaki gibi canlı hareketli olsa. Her türden yayınevi ve kitap var. Tam bir çoğulculuk söz konusu” diyerek kitap fuarının birleştirici rolünden bahsetti. “Okumayan, tartışmayan gençler, ileriki dönmelerde daha çok okuyan daha çok tartışan gençlerle rekabette zorlanacaklar” diyerek kitap okumanın önemine dikkati çeken Dağı, bütün gençlere, daha çok okuyup araştırarak geleceğe hazır olmalarını tavsiye etti.
TÜRKİYE’DEKİ YAZARLARDA DİL PROBLEMİ VAR Gazeteci-yazar Şamil Tayyar ise kaleme aldığı araştırma kitaplarının aşk romanlarıyla yarıştığını, insanların ilgisini çektiğini söyledi. Okur kitlesinin ağırlıklı olarak üniversite öğrencileri olduğunu belirten Tayyar, gazetemize verdiği demeçte “Zaten kitaplarımı da gençliğe yönelik çıkarıyorum. Daha sade bir dil kullanıyorum. Gençler arasında apolitik bir kuşak da var okuyan, sorgulayan, araştıran bir gençlik de var” dedi. Türkiye’de okuma oranına paralel olarak gazete tirajlarının da düşük olduğunu vurgulayan Şamil Tayyar, “Biz televizyon izleyen bir nüfusuz. Ben inanıyorum ki zamanla bu yaşanan toplumsal değişime paralel olarak her geçen gün okuma oranı artacak ve kitaba ilgi yoğunlaşacak. Bu konuda karamsar olmamak gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda yazarlara da çok büyük görev düşüyor. Meselâ geçmişte derin konulara çok ilgi duyulmuyordu, ama sade bir dil daha kolay anlaşılır bir ifadeyle kaleme aldığınızda okur buna ilgi gösteriyor. Demek Türkiye’deki yazarlarda bir dil problemi de var.”
KİTAP OKUMAK, BOŞ ZAMAN İŞİ DEĞİL TÜYAP’ta koleksiyoncuların gözbebeği eski kitapların yer aldığı Sahaflar Çarşısı da ilgi çekiyor. Sahaflar Çarşısında dikkatimizi çeken bir ayrıntı da geçmiş döneme ait her türlü yazılı belgenin satışa sunulması. Kullanılmış boş zarflar, faturalar, tanıtım broşürleri ve eski fotoğrafların satıldığı sergide, stand görevlisi bu tarz malzemelerin, genellikle pul koleksiyoncularının veya sahne tasarımı yapan insanların ilgisini çektiğini söyledi. Sahaflar Çarşısı’nda karşılaştığımız Lütfü Seymen, ilkokuldan beri sahaflık yaptığını ve her türlü malzemeyi biriktirdiğini, bunun da farklı bir merak olduğunu ifade etti. Seymen, kitap okunmamasından şikâyet ederek “Fuarda kitaba ilgi var gibi gözüküyor, ama insanlar gerçekten aldıklarını okuyorlar mı? Bütçelerinden her ay kitap için belli miktar para ayırıyorlar mı? Bana sorarsan almıyorlar. Genel olarak bizde okuma alışkanlığı ne yazık ki zayıf. Öğretmenlerin, öğrencilerin, çocukların okuma alışkanlığı yok. Boş zamanlarında ne yaparsın diye sorulduğunda birçok insan ‘abi müzik dinlerim, kitap okurum’ diyor. Kitap okumak boş zaman işi değil. Tam tersine zaman ayırma işi. Boş zamanda spor yapılır, yemek yenir, ama kitap okunmaz. Kitap dolu zaman işi. Problem oradan kaynaklanıyor” dedi.
ELİF NUR KURTOĞLU/İSTANBUL |
01.11.2010 |