Kültür-Sanat |
Gazeteci gazete koleksiyonu yapar! |
Gazetecİ Hüseyin Kanber, dünyanın ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden topladığı Osmanlıca gazetelerle büyük bir koleksiyon oluşturdu. AA Antalya Bölge Müdürlüğü’nde haber kameramanı olarak görev yapan Kanber’in gazetecilik mesleğine atıldığı 1995 yılında başlayan merakı, bugün büyük bir koleksiyonun oluşmasına neden oldu. İstanbul’da basılan ve dönemin önemli Osmanlıca gazetelerini toplayarak koleksiyon oluşturmaya başlayan Kanber, daha sonra Anadolu’da basılan ve Millî Mücadele döneminde önemli bir yere sahip olan vilayet (yerel) gazeteleri ile Osmanlı coğrafyasının çeşitli bölgelerinde basılan gazeteleri koleksiyonununa dahil etti. Koleksiyon yapmanın bir tutku olduğunu ifade eden Hüseyin Kanber, Osmanlıca gazeteleri günümüzde neredeyse bulmanın imkânsız hale geldiğini söyledi. Gazetelerin kitap veya başka objeler gibi kolay korunamadığını anlatan Kanber, ‘’Bugün nasıl günlük bir gazeteyi okuyup bir kenara atıyorsak o dönemde de bu yapılmış. Gazetelerin kendi arşivleri ve devlet kurumları dışında gazeteler korunmamış. Bu nedenle ismi çok duyulan ancak bir türlü ulaşamadığım onlarca gazete var’’ diye konuştu. Koleksiyonunda 500’ü aşkın Osmanlıca gazete ve derginin yer aldığını bildiren Kanber, gazeteleri okuyabilmek için Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim görevlilerinden özel olarak Osmanlıca dersi aldığını anlattı.
TÜRKİYE’NİN EN NADİR GAZETESİ
Koleksİyonuna, Balkanlarda çıkan gazetelerin yanı sıra Kırım, Azerbaycan, Hicaz gibi Osmanlı toprakları içerisinde olan bölgelerde çıkan Osmanlıca gazeteleri de kattığını anlatan Kanber, koleksiyonun en önemli parçasını ise ABD’de çıkan Osmanlıca gazetenin oluşturduğunu söyledi. ABD’ye giden ilk Türklerin 1916 yılında Türkiye ve ABD’den haberlerin yer aldığı ‘’Hilâl’’ isimli gazeteyi çıkardıklarını belirten Kanber, gazetenin şu ana kadar bir örneğine, Basın Müzesi ve Millî Kütüphane kayıtlarında rastlayamadığını anlattı. Kanber, bu gazetenin, koleksiyonun en nadir parçaları arasında yer aldığını vurgulayarak, koleksiyonunda, Türk basınının ilk şehidi Gazeteci Hasan Fehmi’nin çalıştığı Serbesti Gazetesi’nin Fransa’da basılan nüshasının da bulunduğunu da kaydetti. Kanber, koleksiyonunda Osmanlıca Sabah, Akşam, Zaman, Tasviri Efkâr, Servet-i Fünun gazeteleri ile Donanma, Şehbal, Karagöz dergileri ve Ahenk, Kastamonu, Konya, Sinop, Adana, İzmir, Zonguldak, Mardin, Manisa, Sarıkamış gibi vilayet gazeteleri ile çok sayıda derginin de yer aldığını belirtti. Koleksiyonun genişleyerek büyüdüğüne de dikkati çeken Kanber, özellikle iletişim öğrencileri ve vatandaşların bu gazeteleri inceleyebilmeleri için önümüzdeki aylarda koleksiyonun bir bölümünden oluşan sergi açmayı planladığını da sözlerine ekledi. |
29.10.2010 |
Sadık Yalsızuçanlar Zeytinburnu’nda |
SadIk Yalsızuçanlar, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde periyodik edebiyat söyleşilerinin ilkini bugün saat 19.30’da gerçekleştirecek. Ankara’da yaşayan yazar her ay bu söyleşiler ile İstanbullularla buluşacak. “Hikmet Burcunda Edebiyat” başlıklı ilk söyleşisinde yazar, tasavvuf erbabının, Allah dostlarının edebi yönlerini anlatacak. Hikmet ve edebiyatla yoğrulacak söyleşi herkese açık. İrtibat için tel: 0 212 415 58 58 - www.zeytinburnukultursanat.com |
29.10.2010 |
“Ali ile Ayşe” |
Okul öncesi dönemde çocukların eğitimi çok önemli ve bütün dünyada gittikçe ön plana çıkan bir konu. Yeni Asya Neşriyat, bundan hareketle okul öncesi yaşlardaki çocuklara yönelik olarak “Ali ile Ayşe” isimli 5 kitaptan oluşan yeni boyama kitabı serisi çıkardı. Boyama kitabının arka kapağında yazarımız Psikolog Banu Yaşar şu değerlendirmeyi yaptı: “Sevgili anne babalar, Elinizdeki bu çalışma sadece bir boyama kitabı olarak düşünülmemiştir. Çocuğunuz boyama yaparak güzel vakit geçirirken, aynı zamanda bazı yeteneklerinin de geliştirilmesi amaçlanmıştır. Kitabımızdaki ‘ANLAT’ diye adlandırdığımız sayfalarda, resim okuma dediğimiz teknikle, çocuğun resimde gördüklerini ayrıntıları ile anlatması istenir. Burada anne baba, çocuğun dikkat ve konsantrasyon becerisini arttırmak için resimle ilgili sorular da sorabilir. Bu bölümde çocuğun sözel becerilerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. “İfade etme, doğru cümle kurma, kelime hazinesini geliştirme” hedeflerimiz arasındadır. Kitabımızdaki ‘BOYA’ diye adlandırdığımız sayfalarda ise, okul öncesi yaştaki çocuğun motor-kas gelişimine ve objeleri ayırt edebilme yeteneğine katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Boyama yapmak el becerilerini geliştirirken, ruh sağlığı açısından da rahatlatıcı olacaktır.” Çocuklar için yayınlamayı düşündüğümüz yeni kitaplar önümüzdeki dönemlerde kitap raflarında yerlerini alacak. Her sene düzenlenen TÜYAP Kitap Fuarı’na bu yıl Yeni Asya Neşriyat olarak biz de katılacağız. Kitap Fuarı’nın açılışı yarın yapılacak. Fuarda yazarlarımızın imza günlerine bütün okuyucularımızı bekliyoruz. Yayınlamayı planladığımız kitaplar için çalışmalarımız bütün hızıyla devam ediyor. Aileden çocuğa, eğitimden psikolojiye, tarihten topluma kadar geniş bir yayın yelpazesiyle okurlarımıza farklı alanlarda kitaplarla ulaşmaya devam edeceğiz. Bu kitapları www.yeniasyakitap.com isimli internet adresinden de takip edebilir; -İnşallah aşamayacağımız bir engel olmazsa- bir hafta içerisinde bu sitemizden arzu ettiğiniz kitabı alabilirsiniz. Çalışmalarımızla ve kitaplarımızla ilgili bütün eleştiri, öneri ve yazılarınızı bekliyoruz. Yarının dünyasına bilgi, düşünce, fikir, okuma, kitap, araştırma ve bilim yön verecek. İnsanlık, tarihte hiç olmadığı kadar, delil ve ispat ağırlıklı bir zeminde, geleceğe yürüyecek. İddiaların şatafatlı ve süslü bir şekilde ifade edilmesi, muhtevadan yoksun olarak dillendirilmesi işe yaramayacak. Tam bu noktada Üstad Bediüzzaman’ın şu sözünü hatırlamak gerekir: “Biz ehl-i hâliz. Namzet-i istikbaliz. Tasvir ve tezyîn-i müddea zihnimizi işbâ’ etmiyor, bürhan isteriz.” Üstadın bu tesbitine katılıyor, yayınevi olarak bu çizgide çalışmalar yapıyoruz. Kitapla, fikirle, düşünceyle kurulacak yepyeni yarınlarda buluşmak duâsıyla hoşçakalın…
YENİ ASYA NEŞRİYAT |
29.10.2010 |
Bir günlüğüne Ferrari’ye binmek 2 bin 500 Euro |
Oto kiralama sektörü, Ferrari, Lamborghini gibi otomobilleri kış sezonunun gelmesiyle birlikte yüzde 50’ye varan indirimlerle sunuyor. İstanbul’da faaliyet gösteren Yeşiller Turizm Oto Kiralama Merkezi Sahibi Oktay Yeşil, fiyatların çok yüksek olması dolayısıyla ultra lüks ve lüks araçlara binemeyen vatandaşlar için fiyatların yarı yarıya düştüğü kış sezonunda araç kiralamanın tam zamanı olduğunu belirtti. Yaz sezonunda 4 bin Euro’ya kiralanan ultra lüks grubundaki Ferrarilerin fiyatlarının 2 bin 500 avroya kadar düştüğünü vurgulayan Yeşil, ultra lüks grubundaki araçların kiralama fiyatlarının yüzde 50’ye, lüks araçların fiyatlarının da yüzde 30 düştüğünü bildirdi. Yeşil, bazı otomobillerin kiralık fiyatlarını şöyle sıraladı: ‘’Ferrari F430 günlük 2 bin 500 avro, Lamborghini Gallardo günlük 2 bin 400 avro, Audi Q7 günlük 200 avro.” |
29.10.2010 |
Kurbanlıklar pazara indi |
Kurban Bayramı’na yaklaşık 3 hafta kala büyükşehirlere hayvanlar gelmeye başlarken fiyatların geçen yılla hemen hemen aynı olduğu bildirildi. Bursa’nın merkez Yıldırım İlçe Belediyesi ve Bursa Kasaplar Odasının kurduğu İsabey Hayvan Pazarı’nda hareketlilik hızlandı. Doğu ve Güneydoğu illeri başta olmak üzere hayvancılığın yoğun olduğu Afyonkarahisar, Balıkesir ve Konya gibi bölgelerden kamyonlarla getirilen hayvanlar, kurulan çadırlara konuluyor. Üreticiler belli bir maliyetle getirdiği hayvanları elden çıkarmanın yollarını ararken vatandaşlar da bugünden bütçelerine uygun kurbanlık arıyor. Kurban Bayramı’na 3 hafta kala pazarlarda oluşan fiyatlara göre kurbanlıklar, geçen yılla hemen hemen aynı değerlerde satılıyor. Büyükbaş hayvan satıcısı Şinasi Aydar, Bitlis’ten dana ve düve getirdiğini belirterek, ortalama canlı kilogram fiyatının 10 lira olduğunu söyledi. Danaların 11 liraya kadar varan fiyatlardan satıldığını ifade eden Aydar, şöyle konuştu: “Pazarlıkla fiyat 10 liraya düşebiliyor. 750 kilogramlık bir danayı 7 bin liraya sattım. Sığırlar ve düveler ise daha ucuz. Yaklaşık 700 kiloluk bir düve 5 bin liraya satıldı. Bu hayvanın yaklaşık 350 kilogram eti olur. 800 kilogramlığı ise 6 bin liradan alıcı buldu. Bazı kesimler fiyatları özellikle şişiriyor. Fiyatlar geçen yıla göre aynı. Çok artış yok. Türkiye’de bol miktarda hayvan var. Yurt dışından getirmeye gerek yok. Tek sorun yem fiyatları. Yem fiyatı artmazsa bu ülkede herkese yetecek kadar hayvan üretilir.’’ Küçükbaş hayvan satıcısı Muzaffer Demirkol ise koçların canlı ağırlık kilogram fiyatının 9-11 lira olduğunu belirterek, “50 kiloluk bir koç 450-500 lira arasında gidiyor. Koçlar pazarda 400 ile 800 lira arasında değişiyor. Küçükbaşları geçen yıl da aynı fiyattan satıyorduk’’ dedi. Bursa Kasaplar Odası Başkanı Muhsin Yıldız ise kurbanlık fiyatlarının beklendiği gibi yüksek olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Geçen yıl da kurbanlık danalar 9-10 liradan satılmıştı. Bu yıl da hemen hemen aynı. Bu beni çok mutlu etti. Üretici kurbanlık satmak istiyor, vatandaş da almayı... Bugün oluşan fiyatlar gayet normal. Kurban Bayramı’na 1-2 gün kala fiyatlar biraz daha düşebilir.”
En ucuz kurbanlik Trakya’da
TARIM ve Köyişleri Bakanlığı’nın firmalara tanıdığı kurbanlık hayvan ithal izni kapsamında Bulgaristan’dan ithal edilen küçük baş hayvanlar, Edirne’de kilosu 9 liradan satışa sunuluyor. Edirne Ticaret Borsası Başkanı Mustafa Yardımcı, Bulgaristan’dan ithal edilen kurbanların Edirne’ye geldiğini belirtti. Türkiye’de en ucuz kurbanlık fiyatının Trakya’da olacağını düşündüğünü ifade eden Yardımcı, ‘’Küçükbaş hayvanların ithal izni sadece Trakya Bölgesine verildiği için bölgemize çok fazla kurbanlık hayvan geliyor. Ben bu kurbanlıkların Türkiye’deki diğer şehirlere göre daha ucuza satılacağını düşünüyorum. İthal edilen hayvanların talebin üzerinde olması durumunda insanlar çok ucuz fiyatlara kurbanlık alabilir. Zaten kilosu 9 liradan satışa sunuluyor. Yerli kurbanın bayramda kilosunun 11-12 lira olması bekleniyor’’ dedi. Yardımcı, Kurban Bayramından sonra fiyatların yarı yarıya düşeceğine inandığını bildirdi. Edirne Ticaret Borsası Meclis Başkanı Aslan Kıyunat ise hükümetin özel firmalara tanıdığı kurbanlık hayvan ithalat izninin bayramdan sonra da devam etmesi gerektiğini söyledi.
İthal çözüm DEĞİL, hayvanciliğin çöküşü
TEKİRDAĞ Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği (DSYB) Başkanı Şaban Aytaç, “Hayvan ithali çözüm değil, Trakya hayvancılığının çöküşüdür” görüşünü bildirdi. Aytaç, yaptığı açıklamada, hayvancılık sektöründe son günlerde yaşanan krizin daha önceki yıllarda uygulanan yanlış politikalardan kaynaklandığını savundu. Yapılan canlı hayvan ithalatının Trakya’da ve Türkiye’de hayvancılığı bitireceğini öne süren Aytaç, Trakya Bölgesi’nin hastalıktan ari bölge olarak ilân edildiğini ifade etti. Trakya’ya Anadolu’dan hayvan girişinin yasaklandığını hatırlatan Aytaç, şöyle konuştu: “Trakya olarak İstanbul’un et ve hayvan ihtiyacını karşılayamıyoruz. 15 bin hayvan dışarıdan getirildi. Bu hayvanların fiyatları bizimle eş değer. Eğer biz kendi hayvanımızı yetiştiremiyorsak her yıl dışarıdan ithal edeceğiz demektir. Bunun nedeni de süt tozu ithalinin serbest bırakılarak süt üreticisinin krize sokulmasıdır. Borçlu olan süt üreticisi 500 bin dolayında hayvanını kestirerek borçlarını ödeme yoluna gitti. Eğer süt krizi çıkmayıp, 500 bin hayvan kesilmeseydi şimdi bu ithalat krizi yaşanmazdı. Hayvan ithali çözüm değil, Trakya hayvancılığının çöküşüdür. Trakya üreticisinin kurtulması için Trakya’ya özgü bir destekleme modelinin çıkarılması gerek. Yoksa Trakya’da hayvancılık yakın gelecekte bitecek.“ |
29.10.2010 |