Dünya |
Bu mu’cize Allah’ın işi |
Şili’nin San Jose şehrindeki maden ocağında meydana gelen göçükte yerin yaklaşık 700 metre altında 70 gün mahsur kaldıktan sonra kurtarılan 33 madenciden 4’ü başlarından geçeni Allah’ın işi ve mu’cize olarak niteledi. ŞİLİ'NİN San Jose kentindeki maden ocağında meydana gelen göçükte yerin yaklaşık 700 metre altında 70 gün mahsur kaldıktan sonra kurtarılan 33 madenciden 4’ü başlarından geçeni Tanrı’nın işi ve mu'cize olarak niteledi. Hayatlarında ilk kez uçağa binerek Şili’den İspanya’nın başşehri Madrid’e gelen Ariel Ticona, Esteban Rojas, Victor Segovia ve Pablo Rojas, madendeki zor günlerini ve şimdiki mutluluklarını anlattı. Madenciler, Türkiye ile ilgili bir soruya, “Türkiye diye bir ülke olduğunu biliyoruz, ama başka bir bilgimiz yok. Televizyondan duyduk, o kadar. Galiba orada oynayan birkaç Şilili futbolcu da var. Ama Türkiye nerede bilmiyoruz” karşılığını verdi. “YAŞADIĞIMIZ HİÇBİR YERDE YAŞANMASIN” Madendeyken eşi doğum yapan ve kızına Esperanza (Umut) adını veren Ariel Ticona, yerin altında yaşadıklarına ilişkin olarak, “Olağanüstüydü. Tanrı’nın var olduğunu gördük. Oradan çıkmak ve yeniden hayatın tadını çıkarmak bir mu'cize” diye konuştu. Eşi ve bir aylık kızıyla birlikte Madrid’e gelen Ticona, artık kızıyla özlem gidererek, kız babası olmanın zevkini çıkarmak istediğini belirtti ve şunları kaydetti: “Yaşadığımız tecrübenin dünyanın hiçbir maden ocağında yaşanmamasını umuyoruz. Şu anda olağanüstü bir hayat yaşadığımız doğru. Herkes basının ilgi odağı oldu. Bu bizim alışık olduğumuz bir hayat değil. Ama sakin olmaya çalışıyoruz, çünkü 1 ay sonra işimize, kendi hayatımıza döneceğiz. Basın bizden çok şey bekliyor, ama bu hayatımız çok kısa sürecek, bunu biliyoruz.”
“DAĞ HAREKET ETTİ” Göçüğün hemen ardından 32 madenci arkadaşlarıyla birlikte yaptıkları ilk şeyin diz çökerek duâ etmek olduğunu ifade eden Esteban Rojas ise, “Dağ hareket etti. O yüzden şimdi buradayız. Bundan sonra çocuklarımızın daha iyi bir geleceğe sahip olması ve bizim yaşadıklarımızı yaşamaması için çalışacağız” dedi. |
24.10.2010 |
Pakistan’a 2 milyar dolar askerî yardım yapılacak |
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Pakistan’a 2 milyar dolar askerî yardım yapılacağını bildirdi. ABD Dışişleri Bakanı Clinton, ABD ve Pakistan arasında Washington’da önceki gün başlayan 3. Stratejik Diyalog Toplantısı’nda yaptığı açıklamada, Pakistan’ın terörle mücadele konusunda ABD’nin en yakın ortağı olduğunu belirtti. Pakistan’a terörizmle savaşta yardımlarında dolayı teşekkür eden Clinton, bu ülkeye birkaç yıl zarfından toplam 2 milyar dolar askerî yardım yapılacağını ifade etti. Clinton, “Kongre’den Pakistan’a 2012 ve 2016 yılları arasında 2 milyar dolarlık askeri yardım yapılması için talepte bulunacağız. Bu, sivil projeler için ve onaylanan 7,5 milyar dolarlık yardımın dışında yapılacak” dedi. ABD Dışişleri Bakanı, İslamabad yönetimine terör ile savaşlarından ABD’ye yardımlarında dolayı övgüler yağdırırken, Pakistan ile ortak çalışmanın gururunu yaşadıklarını ifade etti. Kongre’nin onaylaması gereken yeni yardımın, ABD’nin Pakistan’a yapacağı 7,5 milyar dolar yardıma ek olarak verileceği belirtildi. ABD Kongresi geçen yıl, Pakistan’a beş yıl süreyle 7,5 milyar ABD doları tutarında askerî olmayan yardım sağlanmasını onaylamıştı. |
24.10.2010 |
Pakistan’daki CIA ajanlarının sayısı arttı |
ABD'NİN son haftalarda Pakistan’ın Afganistan sınırında Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilâtı (CIA) unsurlarının sayısını arttırmaya çalıştığı belirtildi. Wall Street Journal gazetesinde üst düzey yetkililere dayanılarak verilen haberde, ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin, radikal dinci militanlara baskı yapabilmek amacıyla özel askerî operasyonlar düzenlenebilmesi için Pakistan’dan, daha fazla CIA üyesinin ülkeye girişine izin vermesi talebinde bulunduğu kaydedildi. Bu talebe şimdiye kadar İslamabad tarafından olumlu cevap gelmediği belirtilen haberde, bunun sebebinin İslamabad’ın ülkedeki Amerikan varlığının artması konusunda çekincelerinin bulunması olduğu ifade edildi. Gazete, son yıllarda Pakistan’daki CIA ajanlarının sayısının ciddî oranda arttığını da yazdı. Ancak bu sayının gizli tutulduğunu belirtti. Haberde, Pakistan’da şu anda 900 Amerikan askerinin bulunduğu, bunlardan 600’ünün sel felâketinin ardından yürütülen kurtarma çalışmalarında görev yaptığı, 150’sinin de eğitim misyonlarını icra ettiği açıklandı. |
24.10.2010 |
BM binasına saldırı |
AFGANİSTAN'IN batısındaki Herat’ta, silâhlı kişilerin BM binasına saldırdığı bildirildi. Yerel bir televizyon, silâhlı kişilerin, Herat’ta BM binasına saldırdığını duyururken, Reuters muhabiri de kentte üç patlama sesinin duyulduğunu, Afgan askerleriyle polisin BM binasını kuşattığını söyledi. Kabil’deki BM Sözcüsü Dan McNorton da Herat’ta BM binasındaki durumdan haberleri olduğunu ve saldırının sürdüğünü belirtti. NYT muhabiri ağır yaralandı NEW YORK Times için çalışan foto muhabiri Joao Silva’nın Afganistan’ın güneyinde mayın patlaması sırasında ağır yaralandığı bildirildi. Gazeteden yapılan açıklamada, 44 yaşındaki Silva’nın devriye gezen Amerikan askerleriyle birlikteyken mayına bastığı ve bacaklarından ağır yaralandığı belirtildi. Haberde, olayın dün meydana geldiği kaydedildi. |
24.10.2010 |
İsrail verdiği sözde durmadı |
BM İnsan Hakları Filistin Özel Raportörü Richard Falk, Mavi Marmara olayının ardından, İsrail’in ilk kez “politik söylem olarak” Gazze’ye ablukanın insanî yardımların girişine izin verecek şekilde sona ermesi gerektiğini kabul ettiğini, ancak uygulamada değişen birşeyin olmadığını söyledi. Gazze ablukası en büyük baskı BM İnsan Hakları Filistin Özel Raportörü Richard Falk, Mavi Marmara olayının ardından, İsrail’in ilk kez “politik söylem olarak” Gazze’ye ablukanın insanî yardımların girişine izin verecek şekilde sona ermesi gerektiğini kabul ettiğini, ancak uygulamada değişen birşeyin olmadığını söyledi. Falk, BM’nin Filistin’deki insan haklarının durumuyla ilgili özel raportörü olarak, BM Genel Kurulu’nun insan hakları komitesinde yaptığı konuşmanın ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. Gazze’de 3 yıldan beri devam eden ablukanın bütün Filistinliler üzerinde psikolojik ve fiziksel baskı oluşturduğunu, İsrail’in Gazze’den ne mal ihracatına ne de insanların diğer Filistin topraklarına gidişlerine izin vermediğini belirten Falk, “1967 yılından beri devam eden İsrail işgali, artık bugün defacto ilhak halini almıştır” dedi. Falk, Yahudi yerleşimleri inşaatının devam etmesinin ve İsrail’in Filistin topraklarını işgal altında tutmasının, “iki devlet kurulması vizyonuna” da zarar verdiğini ve “2 devlet çözümünü” adeta bir “illüzyona” çevirdiğini ifade etti. 31 Mayıs’ta Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırısının ardından, İsrail’in ilk kez siyasî olarak ablukanın, insanî yardımlara izin verecek şekilde sona ermesi gerektiğini kabul ettiğini belirten Falk, “Ancak uygulamada durum değişmemiştir. 31 Mayıs saldırısının ardından, Gazze’ye daha önceden insanî yardım taşıyan kamyonların ancak üçte birinin Gazze’ye girmesine izin verilmektedir” dedi. İngiltere Başbakanı David Cameron’un bu yıl 27 Temmuz’da Türkiye ziyareti sırasında “Gazze’nin hapishane kampı olarak kalmasına izin verilemez” dediğine de dikkat çeken Falk, Gazze’deki durumun son derece kötü olduğunu belirtti. “İki devletli çözümün neden giderek illüzyona döndüğünün” sorulması üzerine, Falk bunu şu an yaşanan gerçekler ışığında söylediğini, çözüm için önce İsrail’in 1967’de işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Yahudi yerleşimlerindeki artışın “tersine dönmesi” gerektiğini, ancak bugün yaşananların bunu tersi olduğunu belirtti. Falk bir soru üzerine, İsrail’in Gazze’de Hamas’ın 2006’da seçilmesinin ardından bütün Filistinlilere “toplu ceza” uygulamasına başladığını, ablukanın temel amacının bu olduğuna inandığını söyledi. Falk, “İsrail, Hamas’ı terör örgütü dışında bir siyasî aktör olarak görmediği sürece, ilerleme sağlanamaz” diye konuştu. |
24.10.2010 |
Savaş suçlusu Mladiç yakalansın |
HOLLANDA'NIN Lahey şehrinde Eski Yugoslavya için kurulan BM savaş suçları mahkemesi Başsavcısı Serge Brammertz, Saraybosna’da savaş kurbanlarıyla görüştü. Srebrenitsa ve Jepa Anneleri, Tecavüze Uğramış Savaş Mağduru Kadınlar, Kuşatılmış Saraybosna’da Çocukları Öldürülen Aileler, Toplama Kampı Esirleri gibi derneklerin temsilcileri, Başsavcı Brammert ile biraraya geldi. Savaş kurbanları yakınları, Başsavcı Brammertz’den altı ay içinde savaş suçlusu olarak aranan General Ratko Mladiç ve Goran Haciç’in yakalanmasını, aksi takdirde Avrupa Birliği’nin ve Birleşmiş Milletler’in, Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadiç ve ülkedeki diğer siyasetçilerin yurt dışı seyahatlerine izin vermemesini istedi. Srebrenitsa ve Jepa Anneleri Derneği Başkanı Munira Subaşiç, dâvânın gidişatından memnun olduğunu belirterek, ancak dâvâ sürecinin yavaş işlemesinden şikâyet etti. |
24.10.2010 |
Hristofyas: En kısa zamanda üçlü görüşme yapma arzusundayım |
RUM yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, BM Genel Sekreteri ve KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile en kısa sürede görüşmek istediğini dile getirdi. Rum lider Dimtiris Hristofyas BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un iki liderle New York’ta bir araya gelme isteğini reddetmediğini, yanlış bilgilendirme olduğunu açıkladı. BM Genel Sekreteri Ban’ın KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Kıbrıs Rum yönetimi Başkanı Hristofyas’la New York’da üçlü görüşme yapılması davetini ‘’yoğun programı’’ dolayısıyla daha önce reddeden Hristofyas, ‘’yanlış bilgilendirme’’ olduğunu belirterek, ‘’BM Genel Sekreteri ve Eroğlu ile en kısa zamanda New York’ta görüşme arzusunda’’ olduğunu söyledi. Rum lider, dün gece ara bölgede düzenlenen BM gününde yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Ban ve Cumhurbaşkanı Eroğlu ile en kısa sürede görüşmek istediğini dile getirdi. |
24.10.2010 |
ABD, Irak’taki işkenceleri görmezden gelmiş |
AÇIKLADIĞI gizli belgelerle dikkatleri üzerine çeken WikiLeaks, Irak’ta işkence iddialarına ilişkin yeni gizli ibareli belgeleri kamuoyuna sundu. Belgelere göre, Iraklı güvenlik güçlerinin tutuklulara işkence yaptığı, ABD ordusunun bilgisi olduğu halde görmezden geldiği dikkat çekiyor. 1 Ocak 2004 - 31 Aralık 2009 arasındaki dönemi kapsayan 400 bin gizli belgede, Iraklı asker ve polislerin Iraklı tutuklulara uyguladığı birçok işkence vak'aları bulunduğu, Irak devletinin izin verdiği bu işkenceden ABD’nin haberi olduğu, ancak birliklerine buna müdahale etmemeleri emri verdiği belirtiliyor. Belgelerde, Amerikan ordusunun Irak’taki kontrol noktalarında çok sayıda sivili öldürdüğü, ölen Iraklı sivillerin istatistiklerini tuttuğu da ortaya çıktı. Ordu, daha once bu yöndeki iddiaları yalanlamıştı. |
24.10.2010 |